Faruk YILDIZ

CUMHURBAŞKANIMIZ YENİ DÖNEMİN KODLARINI ELAZIĞ'DAN VERDİ

Faruk YILDIZ

Yeni Türkiye’nin ilk kodlarını Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN Elazığ’dan verdi. 18 Şubat Cumartesi günü Elazığ’da çok büyük bir coşku ve heyecan vardı. Havanın sıcak olması da alanın tıklım tıklım dolmasını sağladı. Hemşehrilerimiz saatler öncesinden alanı doldurmuş ve Sayın Cumhurbaşkanımızı heyecanla beklemeye başlamışlardı.  Havaalanından miting alanına birkaç saatte ancak ulaşabildi. Genel anlamda başkanlık sistemi üzerine yapmış olduğu o güzel ve anlamlı veciz konuşmasının dikkat çekici tarafı bir liderde olması gereken özellikleri anlattığı bölümüydü.   Konuşmanın bir özeti gibiydi sanki burası. Bir liderde olması gereken özellikleri sıralarken aslında önümüzdeki dönemin de siyasi kodlarını şimdiden kamuoyu ile paylaştı. Yeni Türkiye kavşağında her zamankinden daha umutlu beklerken devleti yönetenlerin çok önemli üç erdemli vasfı kendisinde bulundurması gerektiğinin ifade edilmesi  Cumhurbaşkanımız Sayın ERDOĞAN’ın Elazığ konuşmasını özetliyordu. İstişare Adalet Liyakat ve atalet sahibi kişilerce etrafını donatması; biçiminde ifade edilen bu üç erdem üzerinde Sayın Cumhurbaşkanının başkanlık sistemine geçiş sonrasında üzerinde ehemmiyetle duracağına tanık olmayı umut ediyoruz. Öncelikle siyaset yapmak isteyenlerde arayacağını düşündüğümüz bu üç özelliğin başkanlık sistemine geçiş sonrasında siyaset kurumu başta olmak üzere devletin bütün kurumlarında ağırlığını htireceğe benziyor. Özellikle parlamenter sistemin mevcut yapıyı kaldıramadığına ve siyaset de dâhil olmak üzere kurumlarda bir bozulma ve çürüme emarelerinin görülmeye başlandığına son zamanlarda yüksek sesle dile getirildiğine de şahit olduğumuz bu kritik dönemde yani başkanlık sistemine geçiş sürecinde siyaset kurumu başta olmak üzere devletin bütün kurumlarında öncelikle niteliğe ve liyakata büyük bir önem verileceği hiç tartışmasız Sayın Cumhurbaşkanımızın altını ısrarla çizdiği en başat koşul olarak görünüyor. Özetle; başkanlık sistemi ile beraber bütün kanun ve yönetmelikler sistemle uyumlu hale getirilerek sistemin işleyişi kolaylaştırılacak. Kurumlarda kişiler değil kurumsal kimliğin niteliği ön plana çıkarılarak daha iyi bir hizmet akışı sağlanacak. Sivil toplum kuruluşlarının, cemaatlerin iktidar  üzerinde baskı unsuru olmaları ortadan kalkacak, liyakat ve atalet sahibi kişiler yetenekleriyle ön plana çıkarak devlet kurumları içinde maksimum düzeyde fayda sağlayacak bir konuma gelecek. Başkanlık sistemiyle siyaset-iş ilişkileri minimize edilerek siyasetçi asıl yapması gereken işlere yönelecek ve modern dünya ile uyumlu ve insan odaklı yeni bir anayasa yapma sürecine kendini hazırlayacak. Ekonomik ilişkiler ağı içinde olanların yani nüfuzu ve parası olanların siyasette varlık sebeplerini ortaya koymalarının güçleşeceği ve daha çok iç ve dış siyaset algısı olan yerel ve ulusal düzeyde politik stratejiler üzerinde kafa yoran, alanında yetkin, geleceğe dair düşünceler üreten bir siyasetçi profilinin tercih edileceği yine Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmasında önemle vurguladığı satır başlarındandı. Evet, önümüzdeki dönemde daha dinamik bir Türkiye göreceğiz gibi. Her miting meydanında buna dair mesajların yoğunluklu bir şekilde verildiğini görüyoruz. Bulunduğu coğrafyada daha etkin ve uluslar arası düzeyde sözü dinlenen bir Türkiye arzusunu hep beraber taşıyoruz. Yeni dönem geleceğe dair yeni fikirleri olan, sadece siyaset yapmaya motive olmuş değerler ışığında modern dünyayla uyumlu bir Türkiye hayali kurabilen politikacıların olacağına dair mesajlar hepimizi umutlandırdı. Bütün bu düşünceler gelecek adına elbette umut vadediyor. Önemli olan bunları önümüzdeki dönem hayata geçirebilmek. Bunun içinde başkanlık sistemine ihtiyaç var. Yeni Türkiye yolunda ilerlerken geleceğe umutla bakan bir birey ve toplum olmanın gereğini yerine getirerek başkanlık sistemini milletçe sahiplenmeyi bir vatandaşlık görevi olarak görmeliyiz. Refah düzeyi daha yüksek ve özgüveni olan bir toplum olmayı istiyorsak başkanlık sistemi bunun çıkış yoludur. Kavramsal inancımızın eşiğinde beklerken Hak’la batılın, hayırla şerrin, iyi ile kötünün ya da EVET’le hayırın yol ayırımında hakikatin tarafında olma erdemliliğini gösterebilecek miyiz? Tefekkür, tefekkür, tefekkür… Kalın sağlıcakla.

Yazarın Diğer Yazıları