Bir eğitim öğretim dönemine daha başladık çok şükür. Başta Milli Eğitim Bakanlığı ve Üniversiteler olmak üzere tüm eğitim camiasına hayırlı olsun.
Bilindiği gibi bir ülkenin; bilimde, teknolojide, sanayide, ekonomide, kültürde, gelişmesi, kalkınması ve ilerlemesi kaliteli bir eğitime bağlıdır. Eğitim ne kadar sistemli, kaliteli ve disiplinli olursa o ülkenin her alanda sıçrama yapması o kadar mümkün hale gelir.
Dünyadaki gelişmiş ülkelere baktığımızda eğitime çok ayrı başlık açtıklarını, neredeyse bu konuda hiçbir şeyden kaçınmadıklarını, eğitime büyük bütçeler ayırdıklarını görürüz. Eğitimin kalitesini artıracak parametreleri bilimsel verilerle desteleyerek bu alanda ciddi mesafeler kaydettiklerini de görüyoruz. Özellikle Japonya, Güney Kore, Finlandiya, Almanya, İngiltere gibi ülkeler eğitime gereken önemi verdikleri için hem bilim ve teknoloji hem de ekonomide oldukça ileri düzeydeler. Ayrıca bu ülkelerde mesleki eğitime de önem verilerek sanayide( Almanya, Japonya) çok iyi yerlere gelindiğine şahit oluyoruz. Bu gün dünyadaki otomotiv sektörünün mesleki eğitimle bu ülkelerde iyi bir yerde olduğunu ifade edebiliriz.
Peki ülkemizde eğitimin durumu nedir, bu konuda neler yapılmalıdır?
Ne yazık ki bu konuda çok iç açıcı şeyler söylemek mümkün değil. Okulların ve dersliklerin istenilen düzeyde olmadığını, okulların açılmasına rağmen bazı laboratuvar ve atölyelerin tam donanımlı olarak hazır olmadığını görmekteyiz. Tek tük onarımlar da var ama hadi onları görmeyelim. Hala kırsalda bazı branşlarda öğretmen açığının olduğu okullar olduğunu duyuyoruz. Neden okullar açıldıktan sonra öğretmen ataması yapılır onu da anlamış değiliz.
Ülkemizdeki eğitimin uluslararası kuruluşlarca(WEF) yapılan araştırmalarda 99. olduğu dikkate alınırsa ne durumda olduğumuz daha iyi anlaşılacaktır. Bu tespitlerden sonra çözüm önerilerimizi sıralayabiliriz.
Öncelikle okul yerleşkeleri, derslikler, eğitim öğretim araç gereçleri açısından bir alt yapının olması daha sağlıklı bir eğitim ortamının oluşmasına katkı sağlayacaktır. Bu alt yapının yaz dönemlerinde oluşturulması önem arz etmektedir.
İdarelerin okullarda öncelikle davranış disiplinini sağlaması, akran zorbalığına, okul önlerinde çeteleşmeye fırsat vermemeleri lazım. Öğretmenlere eski saygınlıklarını kazandırmak ve ekonomik olarak rahatlamalarını sağlamak eğitimde üst seviyeye ulaşmayı getirecektir.
Öğretmenlerin de kendilerini her açıdan yenilemeleri, güncellemeleri rol model olma noktasında gayret göstermeleri karizmalarına yansıyacaktır. Otuz sekiz yıllık bir eğitimci olarak diyebilirim ki eğitimcilerin öğrenci üzerindeki etkisi, kendi nevi şahıslarına münhasır duruşlarıyla mümkündür.
Tabi ki öğretim sistemimiz değişmelidir. Başta eğitimin süresi yeniden değerlendirilmelidir. Bizim zamanımızdaki sistem 5+3+3 şeklindeydi. Doğrusu da buydu. Zira isteyen ilkokuldan sonra meslek lisesine, isteyen de üniversite hedefiyle düz liseye gidiyordu. Eğitim ve öğretim de bu anlamda daha kaliteliydi. Meslek lisesine giden arkadaşlardan bazılarının bir arabanın motorunu söküp taktıklarını duyardık.
Elbette eğitim öğretim konusu uzun değerlendirilmesi gereken bir konu, tabir yerindeyse biz burada özetin özeti olarak çok kısa değindik. Diğer yazılarımızda da ara ara hem üniversitelerdeki hem de orta öğretimdeki eğitim konusuna değinmeye devam edeceğiz inşaallah.