Edebiyat Akademisin bu haftaki konuğu, kıymetli dostum Turgut Özal Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Özger Bey idi. Yazının başlığını oluşturan “Yedi Güzel Adam ve Filistin” konuşmanın konusuydu.
Yedi Güzel Adam’ın Filistin ve Kudüs duyarlılığı bağlamında bir konuşma yaptı hocamız. Bu anlamda bir dertlerinin olduğuna vurgu yaptı. İlhamını vahiyden alan bir edebiyat anlayışı oluşturarak bir nesli uyarmaya ve şuurlandırmaya çalıştıklarını dile getirdi.
Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, M. Akif İnan, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Ali Kutluay, Alaaddin Özdenören gibi milli ve manevi değerlere son derece bağlı olan bu güzel adamların eserlerinde; “Kudüs kalbimin üstünde ince bir tüldü şimdi alın yazımız oldu, Mescid’i Aksa’yı gördüm düşümde, Kudüs ve Filistin’in acısını sadece analar anlar, Yürü kardeşim ayaklarımıza Kudüs gücü gelsin, Sırf sen üzülme diye bir gün saçlarını uzatacak Filistin” dediklerini ifade etti Mehmet hocamız. Bu güzel adamların her birinin derin acılar içinde Filistin ve Kudüs vurgusu yaptıklarını dile getirdi. Güzel adamlardan daha birçok güzel Kudüs mısraını hatırlattı hocamız.
Hocamız konuyu derinlemesine ve etkileyici bir üslupla anlatırken beni geçmişe götürdü. Bizim kuşak; Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve Yedi Güzel Adamla şekillenmişti. Yani adı geçen şair ve yazarlar bir kuşağın yetişmesinde, yeni bir ufuk ve bakış açısı kazanmasında çok büyük emekler sarf eden dava adamlarıydı. El hak doğruydu, biz bu dava adamları sayesinde milli ve manevi değerleri önceleyen bir kuşak olduk.
Bu dava adamları bizi ülke meselelerine daha duyarlı hale getirmişti. Üzerimizden dozer geçmişti, ezilmiştik ve fakat bu dava adamları bizleri yeniden düzeltti. Her birimiz daha idealist olduk, bayrağı devralıp gençliği bilinçlendirmek artık bizim görevimiz dedik. Necip Fazıl’la “Yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya” misali ayağa kalktık. Sezai Karakoç’la “Diril’meye başladık. Yedi Güzel Adam’la muştulandık, Eritre’yi, Moro’yu, Afganistan’ı da bildik.
“beton duvarlar arasında bir çiçek açtı” mısraının şuuruyla modernizmin dişlilerine karşı gençlerimizi direnmeye çağırdık. Körü körüne “Batı”cı olmayıp Batı emperyalizminin İslam dünyasını nasıl sömürdüğünün farkına vardık. ABD’nin medeniyetinin zihnimizi yıllarca işgal ettiğini anladık ve o vahşi medeniyeti söküp attık yerleştiği her yerden.
Necip Fazıl’ın Sezai Karakoç’un ve Yedi Güzel Adam’ın dizeleriyle hayat bulan ezgilerle tanıştık. Onları coşkun bir dille içten seslendiren; Ömer Karaoğlu, Eşref Ziya Terzi, Aykut Kuşkaya, Mustafa Demirci, Grup Yeni Çağ’ın marş ve ezgileriyle manevi yolculuklar yaptık. Onlarla birlikte “Sabır, Savaş, Zafer” dedik, Fetih marşını söyledik hep birlikte, Şehit Tahtında Rabbe Gülümser dedik.
Anlayacağınız bizim kuşak bir devrin kapanıp yeni bir devrin başlamasına şahitlik etti. Bu dava adamlarıyla kendimize geldik, yeni ufuklara, şuurlu zeminlere yöneldik.
Velhasıl Edebiyat Akademisinin düzenlediği sohbette konuşan Mehmet Özger Hoca hem bizi geçmişe götürdü hem de katılımcılara Yedi Güzel Adam ve Filistin konusunda çok aydınlatıcı bilgiler verdi. Mehmet Özger Hocama ve Edebiyat Akademisi düzenleme kurulu başkanı Yusuf Göğebakan kardeşime lütfedip bizleri davet ettikleri için teşekkür ederim.