Dünyada üretimden ziyade vergiye dayalı bir ekonomi modeli var mıdır bilmem ama ülkemizdeki ekonomi modeli büyük oranda vergiye dayalıdır.
Elbette sağlık, eğitim, ulaşım, güvenlik, alt yapı ve diğer hizmetleri devletin yapabilmesi düzenli vergi tahsilatına bağlıdır. Elbette devletin halkı için yapacağı tüm hizmetlerin doğru ve yerinde yapılabilmesi verginin düzenli toplanmasına bağlıdır. Ancak hizmetlerin çoğunu vergiden elde edilen gelirle yapmak ne kadar doğrudur bunun sorgulanması lazım.
Kaldı ki ülkemizde adil ve sürdürülebilir bir vergilendirmenin olduğunu, özellikle bazı işletmelerden ve bazı esnaf sınıfından yeterli verginin tahsil edildiğini de söyleyemeyiz.
Bilindiği gibi ekonomilerin lokomotif unsuru üretimdir. Ülkelerin kalkınması, ilerlemesi ve gelişmesi öncelikli olarak üretime bağlıdır. Hem de her alanda üretim. Başta tarım ve hayvancılık olmak üzere; otomobil, beyaz eşya, ev gerekçeleri, bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi teknolojik ve sınai ürünlerin üretimi ile savunma sanayi ürünlerinin üretimi oldukça önemlidir.
Ülkemizdeki tablonun nasıl olduğuna bir bakalım isterseniz. Tarım verileri bu yıl yüzde 12 civarında eksildi. Hayvancılık derseniz et fiyatları ortada, oradan hareketle yeterli hayvanın olmadığını, kırsal kesimlerde hayvancılığın gittikçe azaldığını işin uzmanları da ifade ediyor. Et ve Süt Kurumunun önünde sabah erkenden başlayan uzayıp giden kuyrukları medyadan izlemişsinizdir. Bu da demektir ki kesim için yeterli hayvan yok. Zaten et ithalatı da bunun bir başka göstergesidir.
Öte yandan bilgisayar, tablet, cep telefonu, beyaz eşya, robotik ürünler gibi teknolojik ürün üretimi de yok denecek kadar azdır. Söz konusu ürünler daha çok ithal ediliyorsa vergilendirme de kaçınılmaz oluyor tabi ki. Yani üreten değil daha çok tüketen bir ülke konumuzdayız.
Peki ekonomi çarkları nasıl işleyecek diye baktığımızda vergiyi ciddi oranlarda artırarak toplumun bütün katmanlarına yayılması bir çare olarak ön plana çıkarılmış. Tasarruf yoluna gidilmesi bir alternatif olarak ön plana çıktıysa da kamu harcamaları konusunda önemli oranlarda bir tasarruf sağlandığı söylenemez.
Sonuçta ortaya her şeyin yüksek oranlarda vergilendirilmesi çaresi kalıyor. Mesela tapu ve emlak vergisine, ehliyet, pasaport ve yurt dışına çıkış harçlarına, motorlu taşıt vergilerine, trafik cezalarına oldukça yüklü zamlar yapıldı. Ayrıca elektrik faturalarına, ilaç fiyatlarına, ÖTV’ye (özel tüketim vergisi) yüksek oranlarda zamlar yapıldı. Bir örnek vermemiz icap ederse yurt dışına çıkış harcı 2023’ün ağustosunda 150 lira iken şu anda 1250 liraya çıkarıldı. Tüm bunların dışında vatandaşın başta kiralar olmak üzere iğneden ipliğe yaptığı zamlar da cabası.
Yani kıymetli okurlarımızın anlayacağı, bir ülkede üretim olmazsa yüksek vergilendirme kaçınılmaz olur. Hem ülke hem de toplum olarak hızla üretmeye yönelmeliyiz. Sadece vergilendirme ile bir ekonomi modeli oluşturulamaz. Zira istikrarlı ve dengeli bir ekonomi modeli üretmekle ancak olur.