Cemil TURGUT

Su meselesini ciddiye almalıyız

Cemil TURGUT

Eskiler (babalarımız, dedelerimiz)“öyle bir zaman gelecek ki insanlar yeniden köylere dönecek” derlerdi. Bu cümlenin o zamanlar kastettiği mana, “ilerde yiyecek ve su kıtlığı olacak bundan dolayı insanlar tekrar köylere dönerek hayatlarını zorluklarla devam ettirecekler” şeklindeydi. 

Ne yazık ki eskiler bu konuda da haklı çıktılar. Hayat şartları gittikçe zorlaşıyor. Dünya nüfusu gittikçe artıyor, buna bağlı olarak ihtiyaçlar sınırsız, kaynaklar sınırlı olduğundan başta su olmak üzere insanların en temel ihtiyaçları hızla tükeniyor. Yani anlayacağınız köye dönmekten başka çare yok gibi. 

Yalnız burada da bir problem var. İnsanlar köye dönmeye hazırlanırken köylerde de su kıtlığı başlamış durumda. Yakın zamanda bir köyü ziyaret etme imkânımız oldu. Büyük hayal kırıklıkları yaşadım. Sular adeta yer altına çekilmiş, o şırıl şırıl akan dereler, pınarlar, çeşmeler kurumuş; yol güzergâhımızdaki tarlalar bomboş, o canlı yemyeşil bahçeler bağlar solmuş durumdaydı. Çocukluğumuzda da köylere giderdik. Mesela bizim köyümüz iki derenin kesiştiği noktadaydı ve sular şırıl şırıl akardı. Bahçelerde meyve ağaçları, tarlalarda sebze ve bostan yemyeşil olurdu. Şimdilerde iki dere de kurumuş durumda. O güzelim bahçelerden, meyve ağaçlarından eser yok.
Öyle anlaşılıyor ki hem insanların hem de diğer canlıların hayat kaynağı olan su; yanlış kullanımdan, sanayi atıklarından, küresel ısınma ve benzeri sebeplerden dolayı dünyada gittikçe azalmaktadır. Kuraklıkların dünyanın farklı bölgelerinde artması, iklim değişikliklerinden dolayı yağışların azalması ya da dengesizleşmesi neticesinde suların azalması gelecekte su savaşları olacağına dair bir ihtimali de ortaya koymaktadır. 

Başta Türkiye olmak üzere hala birçok ülke su sıkıntısını yönetilebilir düzeyde hissediyor. Ancak başta Afrika, Asya ve dünyadaki bazı bölgelerde su; petrol kadar önem arz etmeye başladı bile. Bir bakıma su stratejik bir değer kazanmış durumda. Nehirlerin paylaşımı birçok ülke arasında diplomatik krizlere yol açıyor desek yeridir.

Ülkemizde; Kızılırmak, Yeşilırmak, Fırat, Dicle, Ceyhan, Seyhan, Sakarya, Aras, Büyük Menderes, Gediz, Meriç, Asi, Çoruh gibi irili ufaklı yaklaşık bin altı yüz nehir var.  Ama maalesef bu nehirlerden hem tarımda hem de diğer alanlarda yeterince yararlanamıyoruz. Bu nehirler hem tarım sulamasında hem de içme suyu için bulunmaz nimet olmalarına rağmen uygulanan yanlış politikalar sonucu her iki alanda da tam bir fiyasko ile karşı karşıyayız. Oysa kıymetini bilmediğimiz bu nehirler başka ülkelerde olsa kim bilir ne kazançlar elde ederler.

Su konusunda neler yapabiliriz dersek âcizane şu önerilerimiz olur: Öncelikle ve acilen bir su bakanlığının kurulması ve bundan mülhem su kaynaklarının son derece iyi yönetilmesi gerekir. Bakanlığın kamu spotlarıyla insanları eğitmesi buna bağlı olarak suyun israf edilmesinin önüne geçilmesi için çareler düşünmesi elzemdir. 

Tabi ki iş daha çok bize düşüyor. Suyu israf etmemeye gayret etmeliyiz. Bağ, bahçe, tarla sulamasını bilinçli yapmalıyız. Mümkün olduğunca araba, halı ve benzeri gereçleri temizlemek için az su kullanmalıyız. Atmosferi kirleten parfüm ve deodorantları kullanmamaya gayret etmeliyiz. Çevreyi kirleten atıkları, çöpü rastgele sağa sola atmamalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları