Cemil TURGUT

Hep aynı tipler

Cemil TURGUT

Yaşı ellinin üstünde olanlar çok iyi hatırlarlar, ülkemizde siyaset yapanlar ile ekranlarda sözüm ona yorum yapanlar genelde aynı tipler. Parti liderleri (birkaç küçük değişiklik hariç) uzun yıllardır aynı kişiler. Milletvekilleri ya da adayları da aynı kişiler. Televizyon ekranlarında kanal kanal gezip güya aydın olarak ülke meselelerine veya siyasetine ait yorumlar, değerlendirmeler yapanlar da aynı tipler.

Siyasetçiler, diyelim ki bir dönem milletvekili seçilemediler. Sonraki seçim dönemi yaklaştıkça bir bakıyorsunuz ortaya çıkmaya başladılar. İllerindeki küçük toplantılara kadar boy göstermeye başladılar. O havaya girince muhtardı, meclis üyesiydi, delegeydi artık dolaşıp duruyorlar. Bir bakıyorsunuz esnaf ziyaretindeler, bir bakıyorsunuz sıradan bir açılıştalar, bir bakıyorsunuz partisinin küçük bir törenindeler. Yani “ne olur beni bir daha seçin” modundalar. Aslına bakarsanız haksız da değiller. Zira parti liderleri tam da böyle tipleri arıyorlar. 

Âcizane teşehhüt miktarı bir siyasi denemesi olan biriyim. Ülkemizde kaliteli siyaset yapmak neredeyse imkânsız. Yanlış anlaşılmasın siyasetçilerimize kalitesiz demiyorum. Siyaset yapmak; dürüstlük, vefa, dava adamlığı gibi bazı değerlerin yok sayıldığı bir zemine kaymış durumda. Bu durumu yakından izleme imkânım oldu ve büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. Hele de paranız yoksa artılarınızın bir değerinin olmadığını yakinen gördüm. 

Siyasetin bu kadar hırslı yapıldığı bir başka ülke var mıdır bilemiyorum. Bildiğim bir şey var hem Avrupa ülkelerinde hem de Uzak Doğu ülkelerinde siyasetçiler başarısız olduklarında istifa edip başka hayatlara yöneliyor ya da gurularına yediremeyip kedilerini cezalandırıyorlar. Bunu nereden biliyoruz derseniz Avrupa’daki parti liderleri ya bir dönem ya da bilemediniz iki dönem liderlik yapıyorlar. Daha sonra seçimleri kaybettiklerinde tabir yerindeyse kabuklarına çekiliyorlar. Büyük oranda milletvekili ve senatörler de siyaset dışına itiliyorlar. Bir daha adlarını duyan olmuyor.

Tıpkı siyasetçiler gibi ekranlarda boy gösteren gazeteci ve akademisyenler de genelde aynı tipler. Yaptıkları analiz ve yorumlar da üç aşağı beş yukarı aynı. Hepsi için diyemeyiz belki ama çoğunlukla siyasi yaklaşımlarına göre değerlendirmeler yapıyorlar. Haklılığa, adalete göre değil de tarafı olduğu siyasi anlayışa göre değerlendirmeler yapıyorlar. 

Hele bir kısım akademisyenler var ki tamamen siyasi bakış açılarına göre analiz yapıyorlar. Oysa akademisyenler ülkenin aydınlarıdır. Aydın insanlar objektif olmak ve hem ülke meselelerine hem de ülke siyasetine katkı sunmak zorundadırlar. Üzücü olan ise yorum ve analiz yapanlar hep aynı tavrı sergiledikleri halde en çok onlar ekranlarda boy gösteriyor. 

Yani anlayacağınız siyaset cephesinde de gazeteci ve akademisyenler cephesinde de değişen bir şey yok. Siyasette de gazetecilikte de yorumcu akademisyenlikte de yeni soluklara ihtiyacımız var. Artık ülkemizin de siyaseti ve ekranlardaki analizleri dürüst zemine çekme vakti geldi de geçiyor. Eğer gelişmiş ülkeler düzeyine ulaşmak istiyorsak önce buralardan başlamamız gerekir diye düşünüyoruz vesselam.

Yazarın Diğer Yazıları