Birincisi geçen yıl, ikincisi bu yıl olmak üzere ata yadigârı, Osmanlı bakiyesi Balkan ülkelerine birkaç haftalık geziler yapma imkânım oldu. Başta Kosova olmak üzere, Makedonya, Arnavutluk ve Karadağ gibi Balkan ülkelerini yakından gözlemleme fırsatım oldu. Gözlemin hareket noktası şuydu: ortalama dört yüz yıl Osmanlı’nın hâkimiyetinde kalan bu yerlerde Osmanlı izleri nelerdi ve hangi özelliğinden dolayı bu ülkelerde bu kadar uzun süre kalabilmişti?
KOSOVA
Kosova’yla başlayacak olursak; Kosova Arnavut halkın yoğun olarak yaşadığı bir yer. Resmi dili de ağırlıklı olarak Arnavutça, başkenti Priştina olan Kosova’da, Arnavutlarla birlikte azınlıkta olan Sırplar da var. Yugoslavya’nın dağılmasının ardından Kosova Sırbistan’ın sınırları içinde kalmış. Kosova’nın özerklik talebi olumlu karşılanmadığı için de şiddet olayları başlamış ve Sırplar Kosova’yı işgal etme girişiminde bulunmuşlar.
Kosova’nın bağımsızlığı için mücadele eden UÇK da ( Kosova Kurtuluş Ordusu) bu süreçte ortaya çıkmış. UÇK’yı Adem Yaşari öncülük ederek kurdurmuş ve Sırplarla ciddi mücadeleler edilmiş. Sırpların yerel halka çok ciddi zulümler ettiğini Kosova halkı her fırsatta dile getiriyor. Âdem Yaşari’nin yaşadığı Prekaz ( Galatasaraylı Prekazi Buralıydı.)köyüne Sırplar bir baskın yapıyorlar ve orantısız güç kullanarak çocuk yaşlı demeden yüzlerce insanı katlediyorlar. Adem Yaşari’nin ve akrabalarının evlerinin enkazını yakından görme fırsatım oldu. O evlerde yaşayan küçük çocukları, kadınları ve seksenin üzerinde olan yaşlıları, tanklardan ve makineli tüfeklerden yapılan atışlarla acımasızca şehit etmişler. Tıpkı şimdi İsrail’in Filistinlilere yaptığı gibi Sırplar da Kosovalılara yapmadıklarını bırakmamışlar.
Yüze yakın insan burada şehit olmuş. Binlerce otomatik silah mermisiyle, onlarca tank topunun isabet ettiği evlerin enkazı çok şeyler anlatıyordu. O görüntüler karşısında dehşete kapılmamak mümkün değildi. Bir an şehitlerin çığlığını ruhumun derinliklerinde hissettim. ABD ve NATO’nun müdahalesiyle Sırplar durduruluyor. Sırbistan Kosova’yı kendi toprağı olarak gördüğünden devlet olarak tanımıyor.