Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Yüreğimizden esintiler

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Rüzgâr, bulutları alır götürür
Üstümüze, börtü-böcek savurur
Zihnim, uçan kelebekler misali
Grup vaktinin kederiyle yüklü
Akça gönüllerin yurduna yürür
Rüzgâr es, maveradan ses gelir

SUS DERLER
Sus derler, yüreğine yükle sözünü
Utanç duyanda, diline kelepçe vur
Sabır ökçesini de asan eyle
Gönül dünyana mahkûm et özünü
Zamanın günah pençesinde öfken
Bilirim, dağlara yüklenir dalga...

BORAN MI?
Boran mıdır, tufan mıdır esen
Zamanın fırtınalı hali gibi
Yürürken bile solukları kesen
Soğuk düşlerimin ahvali gibi

DAĞLAR ÖTESİ
Dağlar ötesi keder mi, gurbet mi?
Ağlasam, gözyaşı nehir olur mu?
Rahle-i kaderde alın yazısı
Ebed yolcusu, köklerde mazisi
Aslına rücu eder ne olursa
İhlâsınla bin yaşa, zaman dursa

VATANIM
Ağın Konak Mezrasıdır, vatanım
Toprağında saklı onlarca anım
Yedi kuşak, yedi göbek sayarım
Duasıyla bezeli uhrevi yanım
Taş duvarlı konaklarda sohbetler
Söz ehli Âlimlerin irfan ocağı
Hala duvarında, gülyağı kokusu

BOMBALAR
Bombalar, ateş düşer can üstüne
Keder dağılır, feryadı ten üstüne
Soğuk rüzgârlar eser, an üstüne
Zalim dudaklarda kan lekesi,
Silinmez vebali, derya dökesi
Şafak söker,  gözyaşına uyanır

DÖNME DOLAP
Evir, çevir, bu dolap; döner dolap
Sanma, insan güç ile galip gelir
Ayakların, henüz yere basmadı
Toprakta, yüreğin atışı gelir
Bakarsın, güneşin batışı gelir
Dönme dolap, hesabı bize değil
Sapla, samanı ayırma zamanı!
Mazlumun, kıyamda duruş zamanı

KİM BİLİR
Kim bilir, bazen kendimle hemhal
Dış dünyaya gözlerim kapalıydı
Dalgın halime sitemkâr olmayın
O hal, ruhumun murakabe haliydi

ADI KONULMAMIŞ!
Henüz adı konulmamış bir savaş
Muğlak ifadeler, zalim bir heves
Bu mikrop nerelere kadar gider
Kanser gibi sinsice yavaş yavaş!
Vücudu kemirir, belaya ramak!
Gözleri kör eden cehennem günü
Ey zavallı, "son pişmanlık fayda vermez"
Toprak çoraklaşırsa,   soğuk düşer cana…

SEFERBER OLALIM
Sevgiye, hayra seferber olalım
El birliği, akıl ve iş birliği
Feraset yolu içinde olalım
Erdemli insan, dolunay misali
Rehber, Kur'an ışığında olalım
Birlik şuuru ruhumuzu sarsın
Emr-i bil maruf yolunda olalım
Resmet cihanı, çalışma ibadet

ÜMİTSİZLİK
Ümitsizlik, bizim dinimizde yok
Mahkûm mu edelim irademizi
İtibarsız mı kılalım söyleyin
Tarihe mi, kadere mi küselim
Sakın ha! Yurt bizim, ebed de bizim
İlacı, inancımız ihlâsımız
Zaferde, yükselen bayrak da bizim

YANGINLAR
Dağlar bir anda kızıla boyanırken
Ömürden, ömür gittiğini düşün
Ormanlarım alev alev yanarken
Cehennem dehşetini daha düşün
Akılsız, izansız beyinler zarar;
Zarara dur diyecek cesur karar;
Yüreklere su serpecek azminde!

EY ADALET
Ey adalet, gölgene esenlik ver!
Kurt, kuzu ile beraber yürüsün
Ey yağmur, gönlüme serinlik ver
Esen rüzgârlar, rahmetin bürüsün
Ata’dan bize miras terazi;
Mahşeri mi de doğruluk korusun

HAYKIR
Ümitsizlik kemirirken yurdunu
Haykır vesveseyi sök at kökünden
İste gönülden ilahi yardımı
Vefalı yar gelir, sanki akından

ÇAĞRIM VAR
Çağrım var; tebessüme merhaba!
Her iyilik birgün döner hesaba
Sevgiden uzak, günü etme heba
Tebessümdür, cihanda bir hoş eda

BEKLEMEK
Uzayan kuyrukta, sırada beklemek
Zamanın boşa geçtiği anlarmış
Gönlüne hitap edecek bir kitap!
Yalnızlığını, ancak o anlarmış

ESKİ DÜNYA YOK
Ziyanı yok, ölmedik ayaktayız
Günübirlik, öğle, akşam parktayız!
Ateş pahası derler ya adına
Şekersiz çayın doyulmaz tadına
Meraktayız, peynir, zeytin adına
Bedri, emeklinin beli bükülmüş
Eski Dünya yok, yerlere dökülmüş

TURİZM
          (Akrostiş şiir)
“Tebdil-i mekânda ferahlık var!”
Uzanır gönlüm, ufuk ötesine
Ruhun seyahate ihtiyacı var
İz sürerim âlemin (öte) berisine
Zihnimde her dem sıla-i rahim var
İlim, kıssaların ibret dersine
Mizandır, tarihe ihtiyacım var

ŞEHİRDEN KÖYÜMÜZE
Yol süreriz, şehirden köyümüze
Bağ ve bahçemizdeki toyumuza
Ayvası, armudu, narı, güz meyvesi
Üzüm şırası siner huyumuza

KÖYE GÖÇ OLUR MU?
Şehirden köylere göç olur mu?
Ata ocağı bekler, ne durursuz!
Kıyameti koparsa şehirlerin,
Sükût bizleri bekler, ne durursuz

KÖYÜMDEYİM
Yeşilin, mavinin halay oyunu
Serin bir iklimin nemli toyunu
Göz ufkumda, vadiye uzanan su...
Kuş sesiyle börtü-böcek düğünü

ŞEHİRDEN KÖYE
Kalktım göç eyledim, şehirden köye
Toprak bende farklı düş, farklı rüya
Kendimle başbaşa sessiz bir hayat
İçime sinmiş toprağın kokusu

Yazarın Diğer Yazıları