Postadan/ veya kargodan herkes farklı şeyler bekler/ veya sipariş verirler.
Bizim beklediğimiz, ya kitaptır, ya dergidir, ya gazetedir… Bizim
muhabbetimizde, ‘eserler üzerinde şekillenmektedir’
Bugün postadan, Sadık K. Tural’ın, “Sorulara Cevaplar” eserini aldım.
Eserin daha henüz mürekkebi kurumamış… Baskı Tarihi, Kasım-2025…
Eserin Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni, Mehmet Nuri Parmaksız… Kapak
Tasarım, Emin Aslan’a ait.
Sadık K. Tural Hoca, “Okuyucularıma” başlıklı yazıda şöyle diyorlar;
“Her varlığın, her eserin/ kitabın kaderi farklıdır. Kitaplar onun
ruhuyla anlaşan muhataplarda buluştukça zamanın elinden tutan bir
varlığa dönüşür. 900’e yakın soruya verdiğim cevaplar, Rabb’ın
emirlerinin, tarihin, ataların ve vatanın ruhunun beklentilerinin
oluşturduğu etkilerin bendeki yansımalarıdır.
Sorular-Cevaplar-1- (Tarih-Eğitim-Kültür)’in, kültürümüze mensupluğu
bilince dönüştürerek kendi olmayı; benzeşerek bütünleşmeyi vazgeçilmez
sayan iyi niyetli okuyucularla buluşmasını dilerim.”
Okuyucu o kadar önemlidir ki…
“Editörden Açık Mektup” başlığında, Serap Taşdemir Hoca,
“İnsanoğlu’nun hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu örgütlenmelerin en
üstünde yer alan devlet ise “vatandaş olmayı kabul edenlerin (rızâ),
benzeşmesini, bütünleşmesini, birliğini ve vatanın parçalanmazlığını
sağlayıcı kurumlar toplamıdır.” Sözleriyle tanımlayabiliriz. Devlet/
millet çatısı altında birleşme/bütünleşmeyi sağlamak ve devam ettirmek
konusunda “hangi sosyal ve kültürel kurumlaştırmaları, hangi ürün ve
teknolojileri hayata geçirdiklerini; hangi tür dış ve iç düşmanlarla
savaştıklarını; varlıklarını sürdürme mücadelesinde neleri mutlak
ihtiyaç saydıklarını” tarih anlatıyor.”
Sorulara Cevaplar isimli eser, 352 sayfadan oluşuyor. Sorulara verilen
cevaplar… Bu soruları ve verilen cevaplar üzerinde her aydının
düşünmesi elzemdir. Bu yazımızda, ‘soruları sizlerle paylaşmak
istiyorum’
Sorular hakkında sizler neler düşünüyorsunuz?
Hüseyin Barış Doster, “Son dönemlerde, Türklüğe, Türk Kimliğine
saldırmak, hem de bunu, bilim adına yapmak moda oldu. Bu kirli
bilgiyle beslenen insanların saldırganlıkları için neler
düşünüyorsunuz?”
Fatih Akbaba, “Yıllardır yüzlerce akademik öğrenci yetiştirmiş bir
hoca olarak, Türk Milli Eğitimini bize genel hatlarıyla değerlendirir
misiniz?”
Mustafa Yağbasan, “Günümüz Türkiye’sinin edebiyat hayatının genel bir
profilini çizer misiniz?”
Tuğba Erdoğan, “Bir Cumhuriyet çocuğu olarak ilk sorum şu;
Atatürk’ümüzün hayalinde yaşattığı, olmasını istediği cumhuriyeti
yaşıyor muyuz?”
Mehmet Aksoy, “Atatürk sömürgecilere; düvel-i muazzamaya karşı savaş
açarken dayanağı ne idi?”
Ahmet Doğan, “Çok akademik tartışmalar bir kenara, Türkiye
Cumhuriyeti’ne gerçekten sahip çıkıldığı konusunda şüphe ettiğiniz
zamanlar oluyor mu?”
Merve Can, “Toplumlardaki yozlaşma, çözülme, hatta çürüme sayılacak
haller için öncelikle kimler ne yapmalı ayrı bir konu. Başta şehre
göç, örneksiz ve denetimsiz ergenler için, mutsuz ve sevgisi azalmış
orta yaşlılar ile yarın korkusuyla yaşayan ihtiyarlar için medya ne
yapabilir?”
Serap Taşdemir, “Sayın Hocam, öyle şeyler söylediniz ki, bilmeyen
öğrenmiş olur, bilen birikimini güçlendirmiştir. Ankara da bir Ahi
Devleti kurulduğu konusunda ne söyleyeceksiniz? Bu Ahi devleti
bilgisini, bir iki makale ile beş altı konferans metninde okudum ve
sohbet etme imkânı kazandığım yaşlı hocalardan da duydum. Bu konuda
gerçek nedir?”
Halil Gür, “Son otuz beş yıl içinde birçok tarihi roman yazıldı.
Bunlardan bazıları da sinema filmi veya TV dizisi oldu. Buradan yola
çıkarak bazı konuları sizin yorumunuza açmak istedim. Gerçek niyet
tarihe ilgi mi, yoksa Türk kavramı başta olmak üzere tarihin ve
coğrafyanın ebedi gerçekliklerinden Türklüğü fitnelerle zayıflatmak mı
olduğu çok da açık değil. İlk sorum şöyle; Tarih nedir? Tarihçi
kimdir?”
Halil Özcan, “Sayın Hocam, Nutuk’un söylenişinin 90.yılındayız. Nutuk
nedir ve Nutuk’un daha fazla okunabilmesi, tanıtılabilmesi için sizce
neler yapılması gerekir?
Merve Can, “Vatanın ve Vatanseverliğin düşmanı kimlerdir –daha
doğrusu- bu iki kavramı savunanlara düşmanlık edenlerin cazip bir
gerekçesi var mı?”
Dinçer Atay, “Atsız Bey’in ismi geçince paylaşılması gerektiğini
düşündüğünüz cümleleri söyler misiniz?”
Çiğdem Cebeci, “Tarihten destana Akan Duyarlılık Adlı Kitaba İlişkin Sorular”
Yazarlar Birliği, “Çağımızın toplumlarındaki sanayileşme ve teknolojik
yoğunluğun kültür düzleminde bir analizini –Türkiye örneğini de
dikkate alarak- yapar mısınız?”
Sorulara Cevaplar isimli eserden sadece birkaç soruyu sizlerle
paylaşmak istedim. Bu eserin muhteviyatında onlarca soru yer alıyor.
Düşündüm ki, okuyanlar bu sorular üzerinde tefekkür etsinler. “Bir
saat tefekkür, bir sene ibadetten hayırlıdır” Hadisi, bizleri her
anımızla birlikte iyilikleri ve güzellikleri, insanlığın hayrına
olacak değerler üzerinde tefekkür etmemizi istiyor. Bu nezih eserin
editörü Serap Taşdemir ne diyorlar; “1982-2019 yılları arasında
değişik zamanlarda yapılmış dil ve üslup farkları da bulunan
mülakatların çoğu taşra dergilerinde yayınlanmış. Bu cevaplar kitabı,
“büyük şehirlere hapsolan ruhlar” ile ulusun dününü ve yarınını
düşünmekten korkmayanlar için birbirini tekrar edenlerin kitap ve
makaleleri yerine “niçin” sorusuyla zekâsını işleten; bildiklerini,
saldırganlığa ve gaddarlığa dönüştürmeyen kendisiyle ve yakın
çevresiyle barışık bilge bilginlere olan ihtiyacımızı bir kez daha
düşündürücü bir ışık niteliği taşımakta.”
Cemil Meriç, Dergiler için ne demiştir; “Hür tefekkürün kalesi…”
Sorulara Cevaplar (1) isimli eserde yer alan onlarca sorular ve o
sorulara verilen her birimizin istifade edebileceği cevaplar,
1985’lerden günümüze doğru, “Töre Dergisinde, Bilge Dergisinde, Bizim
Külliye Dergisinde, Yenises Dergisinde, Bizim Ayvalık Dergisinde…” ve
diyelim yer almıştır.
Bizler, Elâzığ’dayız… Elâzığ Şehri, başta MANAS YAYINEVİ olmak üzere,
dergileriyle, gazeteleriyle, radyo ve Ulusal Televizyonlarıyla ve
bilumum İletişim Teknolojileriyle, “Erdemli İnsanları bağrında
barındırmış/ ve de barındırmakta olan bir İlim Muhitidir!” Sesin,
sözün, sohbetin o nezih esintileriyle her gün kutlu bir sefere uyanır,
‘şehrin bilumum değerleriyle hemhal olarak’ gönülleri ihya ve inşa
etmenin birlikte gayreti içerisinde olan bir şehir…
Ahmet Hikmet Müftüoğlu asırlara seslenir; “Sen, Şark’ın kınına
giremiyen kılıcısın, dövüle dövüle tavlanır, vurula vurula kırılırsın.
Yine de her parçandan bir kıvılcım, her kıvılcımından bir şimşek
çıkar! İlahi bir kudretin, ebedi bir feyzin var, Ey Türk!”
Sorulara Cevaplar (1) eserini şahsım için bir atölye çalşıması olarak
gördüm. Her soru üzerinde zihnimde şimşekler çaktı… Bütün bu sorular,
münevver insanların ‘elbette ki cevap aradığı sorulardı’ O sorulara
verilen cevaplarda, bir nehir akışı misali kendi mecrasında, bu
milletin ruh kökünden bir kutlu seda olarak arınarak geliyordu…
Mutlaka okunması bizler için ihtiyaç haline gelen bir eser. Selam ve
Muhabbetle…