Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şiirin ikliminde Harput

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Harput ikliminde, tarihi soluklarız. O iklimde,  İla-yı Kelimetullah vardır.
Malazgirt Zaferinden 14 yıl sonra fethedilen, Harput’un  “Belek Gazi”
gibi bir kahramana sahip olmasıdır.

Harput Hükümdarı Belek Gazi, Artuk Bey’in torunudur.
Artuklular da, tıpkı Osmanlılar gibi, “Kayı Boyundan…” gelmektedir.
Kayı Boyunun en büyük özelliği; “Birleştirici, Uzlaştırıcı ve
Kaynaştırıcı…” oluşudur.

O ruha sahip Belek Gazi,  tıpkı bir Selahattin Eyyubi, tıpkı bir Kılıç
Arslan gibi onların mesabesinde, Haçlılara karşı mücadele etmiş; Urfa
Kontu Jozelin ile Kudüs Kralı Budin’i, yaptığı savaşlarda yenerek,
“Harput Kale Zindanına” hapsetmiştir.

Erzurum’dan Halep’e kadar uzanan topraklarda, Fetihlerle dolu bir,
‘kale devleti…’ kurmuştur.
O kale, İslamın Kalesidir… O kale, Orta Asya’dan/ veya Türkistan’dan
akın akın gelen Oğuz boylarının Kalesidir.
Suriye'de, Menbiç Kalesinin kuşatılması sırasında; Kaleden atılan bir
okla şehit olan bu cengâver insanın,
Şehadetinden önceki ilk sözü; ”Bu ok benim böğrüme değil, İslam’ın
böğrüne saplanan bir oktur!”

Harput, bir büyük havzanın ismidir. Biz o havzaya, “Fırat Havzası”
ismini veriyoruz.
120 bin km2’yi bulan bu ‘medeniyet havzasının’ en büyük özelliği, “Ses
ve Söz Birliğidir…”
O ses ve söz Harput’ta, Kürsübaşı olur… O ses ve söz Urfa'da Sıra geceleri olur…
O ses ve söz Diyarbakır’da Velime olur… O ses ve söz Sivas,  Tokat ve
Gümüşhane'de, Herfene olur…
O ses ve söz Erzurum'da, Bar olur… O ses ve söz Gaziantep'te Barak olur…
O ses ve söz Kerkük'te Çayhana Bucağı olur… Muş ilimizde, Divan olur.
Kerküklü, Harput için ne diyor;
“Kalasiz/  Harput olmaz Kalasiz
O di ben koydum gettim/  Siz sagliklan kalasiz”

Urfalı, Harput için ne diyor;
“Kalalı,/ Urfa-Harput Kalalı
Dün-gün intizardayım/  Sizden ayrı kalalı…”
Harput, sestir… Harput, tarihi kendisinde buluşturan nefestir…
Fuzuli, oradadır; eserleri Harput’ta, ‘bestelenmiştir…’
Nedim, oradadır, Onun da eserleri Harput’ta ‘bestelenmiştir…’
O sesler, ‘gönül coğrafyamıza…’   Kâh aşılayıcı rahmet rüzgârları
gibi, kâh Üç kıtaya köprü ayağı,
Kâh,  Fırat gibi akan nehir olmuştur!

Harput,  Fethi Ahmet Baba, Arap Baba gibi; “Şehitler…” diyarı!
Harput,  İmam Efendi,  Hacı Hulusi Efendi gibi, “Evliyalar…” diyarı!
Harput,  Hacı Tevfik Efendiler,  Ömer Naimi Efendi gibi, “Âlimler…” diyarı!
Harput, Rıf’at Dede,  Hacı Hayri, Mustafa Sabri gibi, “divan
Edebiyatının…” önemli merkezlerinden birisi… Harput,  küçük olan
coğrafyasına rağmen; tarihte büyük olaylara sahne olmuş, “Efsane
diyarıdır…” O efsane diyar bir bakıma, 1990’lı yıllardan itibaren
tekrar, “Aslına rücu ediyor…”

Harput’un bakiyesi olarak bilinen; Elazığ Şehri, son 40 yıl içerisinde
birçok faaliyetlere ev sahipliği yapıyor.
Anadolu’da, birçok ilkleri başarıyor.
Bu ilkleri, şehir olarak; Elazığ Valiliği, Belediye Başkanlığı,
Rektörlük,  Ticaret ve Sanayi Odası, Manas Yayıncılık ve şehirdeki
‘gönüllü kuruluşlar’

Bunlar arasında; 1992 tarihinde,  bütün renkleri ve çizgileri bir
araya getiren “Kitap Fuarı…”
1992 tarihinde Uluslararası Hazar Şiir Akşamları…
1998 tarihinde, “Çaydaçıra Bilim-Sanat ve Kültür Ödülleri”
Bu törende ilk defa, “sema” ve “semah” gösterisi bir arada yapılıyor.
2001 tarihinde, “Elazığ 1. Ekonomi Kurultayı” ve onunla eşzamanlı olarak;
“Elazığ 1.  Ticaret ve Sanat Fuarı”
2007 tarihinde, “Elazığ Okuyor” projesi; Bu proje, Cumhurbaşkanımız
tarafından “Türkiye Okuyor” projesi olarak gerçekleştirilecekti.
Elazığ Bölgesinde sürekli olarak gibi sosyal ve kültürel projeler ile
ön plana çıkıyor. Elazığ, Türkiye’de, “sivil hayatın” en canlı olduğu
illerimiz arasında yer alıyor.
Elazığ’da,  “sanat hayatının güçlü oluşu” şehrimize; Huzuru, Güveni ve
Emniyeti getirmiştir.

Terörün giremediği, nadide bir şehrimizdir.
Elazığ’ın en başarılı ve en istikrarlı projesi; İlki 1992 tarihinde
yapılan ve bu yıl 17-19 Ekim 2025 tarihinde;
28. yapılacak olan “Uluslararası Hazar Şiir Akşamları”
Ve 2003 tarihinde ilki gerçekleştirilen; “Türk Dünyası Hizmet Ödülleridir”
Her iki faaliyette günümüzde içiçe yapılmaktadır.
Harput’un ve dolayısıyla bu şehrin, Şiir kültüründe farklı bir yeri vardır.
Allah Resulünün, “Mübarek Hırkalarını” hediye ettiği, Ka’b bin
Züheyein ile başlayan, “Kaside-i Bürde” gibi o nezih eserin, önemli
bir şerhi de, Harput Müftüsü Ömer Naimi Efendi tarafından yapılarak,
Harput’ta,1860’lü yıllarda baskısı gerçekleşmiştir.
Allah Resulü, Hasan b. Sabit’in şiirleri için ne buyuruyorlar;
“Hasan’ın şiirleri düşmana ok darbesinden daha etkilidir”
Allah Resulü, bu kutlu şairimize de, Mescid-i Nebevi ’de, “Minber”
yaptırıyorlar.

Hadis, “Hasan b. Sabit’e; müşrikleri hicvet, zira Cebrail seninle beraberdir.”
Şiirde, “Hikmet vardır” hadisi, şairlerimize yol işareti olmaktadır.
Bu yol işareti, Harput’a,  O’nun kadim mirası üzerinde serpilerek
büyüyen, Elazığ’a, ışık olmuştur…

İlki SSCB’nin dağılmasından hemen sonra; 1992 tarihinde Av. Fikret
Memişoğlu anısına gerçekleştirilen, Uluslararası Hazar Şiir Akşamları
bir kimliktir.

Öncelikle bu şehrin bir kimliğidir. Şehrin kendi, ‘edebi
değerleriyle…’ buluşmasıdır.
O buluşmayı,  20 milyon km2’yi bulan ‘gönül coğrafyamıza…’ taşımasıdır.
Elazığ’ı; Kafkaslara, Balkanlara, Basra’ya yakın kılması, bir büyük
gaye ve ufuk şehri yapmasıdır.

Şimdiye kadar 10’un üzerinde ülkeden; (Türkiye, Azerbaycan,
Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan,  Özbekistan, İran, Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti, Kosova, Romanya,  Makedonya, Bulgaristan,
Arnavutluk, Altay, Kabartay Balkar, Kırım,  Batı Trakya, Gagavuzya,
Doğu Türkistan Kerkük) 400’ün üzerinde şair, edebiyatçı, sanatçı ve
bilim adamı bu şehre gelmişler.

Bu şehri, birlikte soluklamışlar.33 yıl içerisinde, 100’ün üzerinde;
Sohbet, Konferans, Panel, Edebi toplantı düzenlenmiştir. Bütün bu
toplantılar bu şehirde; Bir ‘şölen havasına…’ dönüşmüştür.
Bu faaliyetler bazende, ‘edebi kurultaylar…’ olarak isimlendirilmiştir.
Şehir insanı, Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarıyla;

Geçen 33 yıl içerisinde; Av. Fikret Memişoğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu,
Cenani Dökmeci, İshak Sunguroğlu, Hacı Hayri Bey, Fethi Gemuhluoğlu,
Ahmet Kabaklı,
Nüzhet Dede, Elmas Yıldırım, Mağcan Cumabay, Cengiz Aytmatov, Bahtiyar
Vahapzade,
Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Yesevi, Mehmet Akif Ersoy, Yunus Emre,
Yahya Kemal Beyatlı,
Arif Nihat Asya, Ali Şir Nevai,  Abay Kunanbay, Sezai Karakoç, Nuri
Pakdil, Ganira Paşayova,
Ziya Gökalp,  hatıralarına yapılmış. 28. Uluslararası Hazar Şiir
Akşamları, Kutadgu Bilig yazarı Yusuf Has Hacip” anılarına yapılıyor.

Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarının belki de en büyük güzelliği büyük
bir titizlikle hazırlanan; ‘Güldestelerdir…” Şimdiye kadar hazırlanan
20.nin üzerinde Güldeste; Bir büyük Edebi Külliye olmuştur!
İlk defa, “Anadolu Dergiciliği…” Elazığ’dan Türkiye’nin gündemine
taşınmış; Kültür Bakanlığı bu dergilere, ‘abone…’ olmuşlar. Anadolu’da
çıkan dergilerimiz, kütüphanelerde yer almaya başlamıştır.

“Kardeş Şehirler…” projesinin tohumları bu şehirde, Uluslararası
Hazar Şiir Akşamlarının, bu tarihi faaliyetlerin verdiği yüksek
moralle atılmıştır. Bu şehirleri isimleriyle sizlerle paylaşmak
istiyorum.

“Elazığ-Urfa” “Elazığ-Malatya” “Elazığ-Tokat” “Elazığ-Muş”
“Elazığ-Diyarbakır” “Elazığ-Mamuşa/Kosova”
Elazığ-Gökçedağ/ Kazakistan” Elazığ- Bakü/ Azerbaycan”
Elâzığ-Bişkek ve Isık Göl / Kırgızistan… Kırgızistan Programı 2025
yılı kadar, son 20 yılın en verimli bir çalışması olmuştur.
Uluslararası Hazar Şiir Akşamları, birçok Anadolu Şehirlerinde,
‘Örnek…’ alınmıştır.

2003 tarihinden itibaren gerçekleştirilen; “Türk Dünyası Hizmet
Ödülleri” Hazar’ı taçlandırmıştır.
Bu ödüller; KKTC Eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a,
Batı Trakya Gümülcine Müftüsü Mehmet Emin Aga ve İbrahim Şerif’e,
Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’e,
Eserleri 153 dile çevrilen Cengiz Aytmatov’a,
Azerbaycan Devlet Başkanı İlhan Aliyev’e,
Kırım Türklerinin Lideri Mustafa Cemiloğlu’na,
Azerbaycan’ın önemli Şairi, Bahtiyar Vahapzade ’ye,
Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı Başkanı Turan Yazgan,
Ve hizmetlerinin anısına, TİKA’ya verilmiştir.
28.nci Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında, Türk dünyası Hizmet
Ödülleri, Necmettin Bilal Erdoğan (Dünya Etnospor Başkanı), Abdulhadi
Turus (YTB Başkanı), Aziz Sancar’a veriliyor.

Uluslararası Hazar Şiir Akşamları,  “Gönül Coğrafyamızın birlik
sedası…” olarak anılır.

O birlik Sedası bizleri sürekli tefekkür ettiğimiz; Kutadgu Bilig,
Dede Korkut, Yunus Emre, Mevlana,  Nasrettin Hoca, Evliya Çelebi, Ömer
Seyfettin, Mehmet Akif Ersoy,  Yahya Kemal Beyatlı, Peyami Safa, Ahmet
Hamdi Tanpınar, Samiha Ayverdi, Necip Fazıl Kısakürek, Âşık Veysel,
Tarık Buğra,  Cemil Meriç, Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, Sadi, Cengiz
Dağcı,  Cengiz Aytmatov gibi isimlerle;
Kendi edebi tarihimizin medeni âlemine yolculuk edebiliyoruz.
İnsanlığa asırlar boyu ışık kaynağı olan; Karahanlılar, Gazneliler,
Selçuklular ve Osmanlıların hüküm sürdüğü medeniyet coğrafyasının
günümüzde gönül bağıyla tekrar yeni ufukların özlemindeyiz.
Şüphesiz ki, “Maveraünnehir coğrafyasının bağrında yetiştirdiği
Farabi, Zemahşeri, Biruni,
İbn-i Sina, Kaşgarlı Mahmud, el Harezmî, el Fergani, Mirza Uluğ Bey,
Ali Kuşçu, Mevlana, Pir-i Türkistan Ahmet Yesevi, Yunus Emre ve Ali
Şir Nevai gibi engin deryalar insanlığa soluk aldırmışlardır.”
Uluslararası Hazar Şiir Akşamları ve Türk Dünyası Hizmet Ödülleri bu
coğrafyanın kendi tarihiyle, kültürüyle, irfanıyla, hikmet
dersleriyle, asrın  ‘tefekkür nesliyle’ nesliyle buluşmasıdır!
Bu bağlamda tekliflerimiz olacak; “Uluslararası Hazar Şiir Akşamları
da, UNESCO’dan destekleriyle 1966 yılından günümüze kadar istikrarlı
bir şekilde yapılan Struga Şiir Akşamları gibi artık UNESCO desteği
almalıdır…”

Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarını, ‘eserleri bestelenen
şairlerimizin eserlerinin bu akşamlarda icra edilmesidir…’
Elâzığ Şehri için bu köşemizde yıllarca, “Türk Dünyası Kültür
Başkenti” olması için yazdık. Bu konuda da, artık resmi adımların
atılmasını yürekten talep ediyoruz.

2012 yılından günümüze gelinceye kadar, Türk Dünyası Kültür
Başkentleri şöyle; “Astana-Kazakistan, Eskişehir-Türkiye,
Kazan-Tataristan, Merv- Türkmenistan, Şeki- Azerbaycan,
Türkistan-Kazakistan, Kastamonu-Türkiye, Oş-Kırgızistan,
Hive-Özbekistan, Bursa-Türkiye, Şuşa-Azerbaycan, Anav-Türkmenistan,
Aktau-Kazakistan…” 2026 Yılında, Türk Dünyası Kültür Başkenti, Elâzığ
Şehri neden olmasın?

Bizler için önümüzdeki hafta, “Şiirin Başkenti/ veya Türk Dünyasının
Manevi Azığı/ veya Türk Dünyasının Gül Bahçesi…” Elâzığ Şehrimizi,
“Şiir Haftası…” olarak yorumluyor. İnşallah, Elâzığ Şehrine yakışır
bir şiir akşamını birlikte idrak ederiz. Selam ve Muhabbetle

Yazarın Diğer Yazıları