YAĞMUR
İnce bir nağme gibi okşar sizi
Bir rahmet, bir merhamet esintisi
Hayata vurgun sevda, sarar sizi
Âlemin en manalı dinletisi
Dertlerin devasına çeker sizi…
BU ŞEHRİ…
Bu şehri, iliklerinize kadar
Sevecek, âlicenap bir dost eli,
Dokunsun, merhamet şafağı kadar
Sökerse gün üstüne şefkat eli
Yürüsün şehrim, gün ışığı medar
TRT GAP’TA…
TRT GAP'ta, Hazarı anlattım
Hazar'da, şefkat solur her bir mısra
Dostların, kulaklarını çınlattım
İçimdeki efkârı, hüznü attım
TRT GAP çalışanı canlardır bize,
Ruhumdaki ezgileri dinlettim
Elâzığ-Diyarbakır, şendir bize
Hoyrat Vadisine, gönlümü kattım
Selâm Hazar'dan gönül dostlarına
NİCE TOPRAKLAR
Her insanın hayatı farklı roman
Yazılmamış nice kıssalar gördüm!
Gönüller içinde yol yordam sorman
Çorak, kıraç nice topraklar gördüm
BİR ÖMRÜ
Bir ömrü sade dörtlüğe sığdırsam
Bahar tadında serin rüzgârlara
Sırılsıklam hüzzam bir şarkı yağdırsam
Hülyalarım düşmesin ağyarlara
MAVİ
Mavi de, gözler dalar sonsuzluğa
Mavi de, âlem doyar susuzluğa
Bir hüzzam şarkıdır, ‘maviye hasret’
Mavi de derinlik, engin bir coşku
MAVİ GÖZLER
Mavi gözler, Turan ufkuna akar
Deli gönlüm, ufka nazarla bakar
Bilge Kaan’dan Atatürk’e hayran,
Hayrandı, hasretle gözyaşı döker
HUZUR DOLU
Huzur dolu hayata gönül bağlar
Gönülsüz hayat çorak toprak gibi
Rahmet bulutlarıyla gönül çağlar
Çağlar, fetihler dolu bayrak gibi
Dalgaları, gök kubbe de gönül gibi!
KAHRAMANLARI YAZ!
Ey Oğul, kahramanları bil!
Onların yolları; infak, sebil
Vakarla, merhametle yürüdüler
Mazlum yüreklerde yaşar hep Habil!
Denktaş, Elçibey, Dudayev, Doktor Ahmet;
Aliya İzzet Beyler, gönüllerdesiz,
Onlarla sınırları güvende bil!
YANLIŞA
Yanlışa doğru diyecek kadar,
Kendini kibirle dünyaya adar!
Göz körlüğü basireti de bağlar
Düşünmez bu hayat nereye kadar?
Zavallı toprak ağlar, gönül ağlar
Günah kirine dönüşür mü çağlar?
Feryadın içine düşer keder!
ŞARKI
Maziye yakışır hüzzam bir şarkı
Seher bülbülleri dinlesin şarkı…
Bizim şarkımız, canlara armağan
O nefesle titretsin Garb’ı, Şark’ı
Dünya gamını söyletir her şarkı
ŞİİRİN GÜCÜ
Şiir öyle yürekten yazılsın ki,
Sabır yayının okları, mısralar;
Beyin hücrelerine kazılsın ki,
Görsün nasıl dert açarmış mısralar!
Şiirin gücü düşmanı paralar
KAN İZLERİ
Seher vakti bülbüller ötmez oldu
Gazze’de gül üstünde kan izleri
Anneler ah çeker, döver dizleri
Zalim dünya akdini tutmaz oldu
Yalan dillerde savrulur sözleri
Savrulan yalanı kovar gözleri!
Kir, pas içinde bilgi tütmez oldu
Doğrular çiğnendi yerle bir oldu
KAN İZLERİ
Seher vakti bülbüller ötmez oldu
Gazze’de gül üstünde kan izleri
Anneler ah çeker, döver dizleri
Zalim dünya akdini tutmaz oldu
Yalan dillerde savrulur sözleri
Savrulan yalanı kovar gözleri!
Kir, pas içinde bilgi tütmez oldu
Doğrular çiğnendi yerle bir oldu
EN BÜYÜK MURADIM
En büyük silahla, huzura erdim!
Akılla vicdanı yüreğe serdim
İlham verdi Rabbim şiire kandım
En büyük muradım, ‘mazluma yardım’
MURAT’A
Murat, kâh gökyüzüdür, kâh hâkidir
Bozkırlara, su taşıyan sakidir
Murat, derin vadilerden yol alır
Güzel ülkemin zarif yüz akıdır
ALTAYLARDAN
Altaylardan, Hazar'a yol alırım
O yolda, Satuk Buğra Han'ı dinler
Sazın teliyle titrer, dem alırım!
Hazar'da şairin coştuğu günler
Her çiçeğin özünden bal alırım
GENÇ KÖPRÜSÜ…
Genç Köprüsü bir kırık kalp gibidir
Bilmeyenler, bu yolun garibidir
Hüznüm derin derin işler yıllara
Akşamı, zifiri kurşun gibidir
Sanki yumruk yımruk yağar göğsüme
AKŞAM
Akşam, güneş battı, vakit soğudu
Gün, yorgunluğunu üstünden attı
Karanlıkta, sokaklar daha mahzun
Kaldırımlar, nefes nefese solur
Üç-beş insan, karanlığı adımlar
Adımlar, karanlığın öksüzleri!
Ah! Şafak sökmesin hüznüm üstüme
DEĞİŞTİM
Değiştim, nefsime hâkim olarak
İzzet ve ikram sahibi olarak
Demeli, yürekten gelen bir sesle;
Marifet sırrına vakıf olarak
İçi ve dışıyla, "Akif" olarak
ŞİDDET
Kasıp kavurur içimizi şiddet
Bu ne zâlimane, köpüren hiddet
İçimize nasıl girdi bu adet?
Bir belâ, bir musibet, bir felaket!
SEFERBERLİK BİL
Her günü kendine seferberlik bil
Yufka yürekli olmayı erlik bil
Toprak sevgi tohumuyla yeşersin
Her anını, sulhu selâh vakti bil
BİLİR MİSİN?
Bilir misin, Halep'e ağıt yaktım
Menbiç'te, Belek Gazi şâhadeti
Dokuz asır aynı şuurla aktım
Süleyman Şahla vatan emaneti
Suriye'ye gönül gözüyle baktı
ELAZIĞ ŞEHRİNİN
Elâzığ Şehrinin Nobel’i,
Yürek üstüne yazılır
Çarpan yürekte, hak eli,
Sevda üstüne yazılır
Sevdası, ikliminden belli,
Tuğra üstüne yazılır
ŞİİR AKŞAMI
Bugün şiir akşamı, düğünümüz!
Mahzun edalı, her zaman günümüz
Şiir; sestir, nefestir, süheyladır
Ne mecnun, ne şirin, ne de leylâdır!
Aşkın çilesidir, vaveyladır
Hak yoluna dizin dizin akar
Sanma, bu sevda gayri yola sapar
Öyle yangın ki, içten içe yakar
Mısralar, gözyaşı gibi evladır
HAZARDA BULUŞALIM
Şair yürekler, Hazar'da buluşalım
Bir aşk risalesini bölüşelim
Kopuzdan, saza uzanır nağmeler
Ahmet Yesevi ‘den çağlayan hikmet,
Söz meclisinde kalpler çakmak çakmak
Aşkla, hünerle deryalara akmak...
Akşam vaktinin zarafeti...