Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şemsettin ünlü ve Harput…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Harput’tayım… Her adımınızda tarihi solukluyorsunuz!
Camiler, Çeşmeler, Kümbetler, Türbeler, Çeşmeleri, Hamamlar…
Ve alabildiğine mezar taşları; bir ulvi havayı teneffüs ettiriyor…
Babam anlatırdı Harput’u… 1930'lu yılları yaşar gibi…
Canlanırdı gözlerimizde bir şehir canlılığında…
Sıcaklığıyla sarılırdınız o güzelim hayalinizdeki asil yüzlü şehre…
Göçler, tarihi şehrin duvarlarını yıka yıka mezraya inecekti!
Cenani Dökmeci’nin şiirinde, ‘Harput’a özlem ve sızı içiçedir’
“Kapılar kilitli, Çarşılar bomboş
Ne yazımız yazdır, ne kışımız kış
Horonu halayı, unuttuk gardaş
Oynayan kalmadı çalan galmadı”
Biz baharına yetişemedik tarihi kadim şehir, Harput’un…
Düşlerimizde yeşerdi efsanevi şehir, kahramanlarıyla…
Kalemler doyasıya yazdı…
Çizgiler, desenler, motiflerle ilmek atıldı tarihin akışına…
Mısralarda, tasvirlerde, misallerde bir nakış ki, yediveren gül endamlı…
Şiirim, Sanatım, Musikim, Kültürüm, ifadem…
Harput’ta, ‘doruklara taşındı…’
Söz ehli, sohbet ehli ak saçlı bilgeler…
Onlarla birlikte, ‘zaman tünelinden geçtik…’
Asırları yakın ettiler bizlere…
Ninniler, masallar, efsaneler, hikâyeler, romanlar…
Ses ve Söz Irmağında; HARPUT AHENGİ YAŞANDI…
Harput ses verdi, ‘gönül coğrafyama…’
O ses kâh Fuzuli diyarında yankılandı…
Kâh Fırat boylarında, hoyrat olup kanatlandı…
Şemsettin Ünlü, o meşhur ‘Aydınlık’ şiirinde ne der;
“Benim aydınlık dünyamda serçeler
Bir yaz günü yaşarlar
Biri uçtuğu zaman
Hep birlikte uçarlar.”
Şemsettin Ünlü (d. 1 Eylül 1928 Harput- Ö.17 Ağustos 2019) Asker,
Şair, Roman Yazarı ve Çevirmen olarak edebiyat camiasının yakından
tanıdığı Şemsettin Ünlü, günümüzden 6 yıl önce bir, Ağustos Ayında
uçmağa vardı! Çağdaş Edebiyatımızın usta kalemiydi…
Akıcı üslubu, destansı romanlarıyla; ‘Harput’u yaşatıyordu…’
Harput’ta insan… Harput’ta mekân sıcaklığı…
1860’ların Harput’undan günümüze doğru tarihi bir serüven…
Tarihimizin, ‘acılarla yoğrulan’ sancılı, sarsıntılı dönemleri…
Çığ düşmesidir, yüreklere acılarıyla…
Koca İmparatorluğun çözülüşü…
Bir kıvılcımın yangına dönüşmesi…
Değişimin kompozisyonu… İnsanımızın ruh haleti…
Güçlü bir tasvir… Ve soğukkanlılıkla tarihi dönüşümü anlatım…

Şemsettin Ünlü, 91 yılı bulan ömrünü, ‘eserlerle süsledi…’
1948 tarihinde Hava Harp Okulunu bitiren Ünlü,
1968 yılında ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi, Ekonomi İstatistik
Bölümünü bitirecektir.
TSK’de, Albay rütbesine kadar yükselecektir.
O bir Kore Gazisidir. 1953-1954 yılında Kore Türk Tugayı’nda
bulunacaktır. Rahmetli Babamın Amcası Oğlu rahmet mekân Edip
Keleştemur’da Kore Gazisiydi… Rahmetlinin Türkiye'ye dönüşünde
Hürriyet Gazetesi’nde resimleri ve açıklamaları yer alıyordu.
1 Eylül 1928’de Harput’ta dünyaya gelen Şemsettin Ünlü ‘nün çocukluk
yılları bu şehirde geçecektir.
Emekli olduktan sonra birçok önemli görevlerin yanı sıra;
‘edebiyatla ve sanat dünyasıyla iç içe olacaktır’
Şemsettin Ünlü (1970-1972 yılları) Çağdaş Türk Dili Dergisin 30 sayı
yönetecekler
İlk Şiiri, ‘Yalnızlık’ 1951 tarihinde; ‘Yeni Şiirlerde’ yayınlanacaktır.
Ünlü ‘nün şiirlerini; “Varlık, Yücel, Ufuklar, Yeni Ufuklar, Türk Dili,
Saçak, Oluşum, Türk Dili ve Adam Sanat…” dergilerinde görebiliyoruz.
Şemsettin Ünlü’yü asıl bizlerle tanıştıran;
“Yukarı Şehir, Toprak Kurşun Geçirmez, Yüz Uzun Yıl…” İsimli üç romanıdır.
Tanzimat’tan İkinci Meşrutiyet’e (1908) geçen dönemi bizlere anlatır…
Eserleri, ‘ödüllerle’ taçlanacak.
Türkiye'de, sanat ve edebiyat çevrelerinde konuşulan bir isim olacaktır.
Yukarı şehirle, 1987 Orhan Kemal Roman Armağanı,
Toprak Kurşun Geçirmez ile 1989 Madaralı Roman Ödülünü,
Eksi Beş Kelaynak ile de, 1999 Kültür Bakanlığı Deneme Ödülünü alacaktır.
Şemsettin Ünlü ‘nün iki eseri,  “Bin Beyaz Karanfil” ve  “Kurbağa Avcıları”
Şubat-2013 yılında MANAS Yayınları arasında çıkacaktır.
Şemsettin Ünlü ‘nün eserleri arasında;
Durur Bakar İbrahim (Şiir), Dirlik Düzenlik Türküleri (Şiir),
İsmet Paşa'nın Ağır Topları, Eksi Beş Kelaynak (Deneme),
Romanların Dünyası, Büyülü Değirmen (Masal) yer alır.
Elazığ’ın, son 150 yılına baktığımızda;
Edebiyatın her dalında eserler verildiğini söyleyebiliriz.
Harput’la İstanbul arasında; “ilim, hikmet, irfan köprüsü…” o kadar canlıdır ki;
Ve o edebi canlılığın günümüzde de devam ettiğini söyleyebilirim.
Elâzığ gerçekten farklı bir şehir olarak da anılır.  Elâzığ Şehri
için, “Doğu’daki Batı!” tabiri o kadar yakışır ki… Cengiz Aytmatov
Elâzığ Şehri için, “Türk Dünyasının Manevi Azığı!” diyecekler.
Edebiyatımızın yaşayan Bilgesi Sadık K. Tural Hocamız ise, “Şiirin
Başkenti!” ifadeleriyle bu şehrin bir farklı, edebi güzelliğini
dillendirecekler. Öyle ki,
“Uluslararası Hazar Şiir Akşamları…”
“Türk Dünyası Hizmet Ödülleri…”
“Kardeş Şehirler Projeleri…” Elazığ Şehrini markalaştıracaktır!
Özellikle de, Elazığ Dışındaki Derneklerimiz, Vakıflarımız;
Onların hamiyetli çalışmaları…
Elazığ Şehrinde de, ‘edebi mahfillerin…’ tarihi bir mirasın devamı
olduğunu söyleyebiliriz.
Kürsübaşı Sohbetlerini günümüze taşıyan o mahfiller içerisinde;
MANAS Yayınevi, “Uluslararası bir Yayınevi Statüsüne Kavuşmuştur!”
Kuruluşundan bugüne yaklaşık 20 yılda; 100’ün üzerinde esere imza atılmıştır…
Bu büyük bir zevk ve bizler için, kalem erbabı için apayrı bir heyecandır…
Her zaman için isimlerini yâd ederek ifade etmek isterim;
Nurettin Ardıçoğlu ile Harput’un; ‘tarihi yazılacak…’
Ahmet Kabaklı Hocamız ile Harput’un, ‘Efsaneleri…’
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu ile ‘Destanları…’
Av. Fikret Memişoğlu ile ‘Folkloru…’
İshak Sunguroğlu ile ‘Kadim Harput Şehri…’ dile gelecektir.
Şemsettin Ünlü ile de, “Romanı…” kaleme alınacaktır.
Harput’un, bu coğrafyanın yetiştirdiği o kadar nezih isimler var ki;
Şurada sizlere, “iki yüzün üzerinde ismi ve eseri…”   gönül huzuru
içerisinde söyleyebilirim.
Çok zengin bir iklime ve hafızaya sahibiz…
Esat Kabaklı ile sözümüzü noktalayalım;
“Yâd ellerde melül mahzun gezerken
Gökyüzünde bulutları süzerken
Gara guşlar hayalimi bezerken
Gönlüm düştü memleketin ağına
Hasret kaldım bizim gölün bağına”
Bizim asıl yaşatacağımız nedir?
“Ahde Vefadır…” “Sıla-ı rahimdir…”
Harput, kadim bir kültürün/ veya kimliğin adıdır…
Ecdat ve onların bıraktıkları emanetler; ‘mazimizdir’
Orada, ‘hafızamız…’ orada, ‘sımsıcak hatıralarımız…’
Onları, ‘geleceğe taşıma…’ vicdani sorumluluğumuzdur.
Ve özellikle de, ‘aydınların’ görevidir…
Şemsettin Ünlü ’nün, Tarihi Harput Şehrini 1800’lü yıllardan günümüze
kadar taşıyan o edebi üslubu ile Harput’un mahallelerine, sokaklarına,
dört mevsimin değişen renklerine ve özellikle de, edebi motiflerle
‘dönemin insanına dokunuşları…’ okuyucuya da, ‘efsanevi Harput’un son
demlerini düşünmeye davet edişi…’ his duygularınızı da harekete
geçiriyor.
Şemsettin Ünlü’yü vefatlarının 6.ncı yılında rahmetle anıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları