Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şairler hakkında

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Kur’an da,  şairler “şuara” suresine isim olmuşlardır!
Ayet,”O şuaraya (şairlere) gelince, onlara azgınlar uyar” (şuara, 224)
Sonraki ayette,
“Görmedin mi? Gerçekten onlar (o şairler) her vadide şaşkın şaşkın
dolaşırlar (da her türlü yalan ve çirkin sözü söylerler)”
“Ve onlar, yapamayacakları şeyleri söylerler.”
Buraya kadar zikredilen, “iman etmeyen…” şairleridir.
İman eden şairler hakkında Kur’an şöyle buyuruyor;
“Ancak iman edip Salih ameller işleyenler, Allah’ı çok zikredenler ve
kendilerine zulmedildikten sonra, (şiirleriyle) intikamlarını alan
(mü’min şair)’ler müstesna!
Zulmedenler ise, nasıl bir inkılap yerine (dünyadaki hallerinin
zıddına) döneceklerini yakında bileceklerdir” (Şuara, 227)
Hadis, “Şiirde hikmet vardır”
Şair Hasan için Allah Resulü şöyle buyururlar; “Allah (cc) Hassan’ı
Resulullah’ı müdafaa ettiği veya onun adına mufahara yaptığı müddetçe
Ruhu’l- Kudüs takviye etmektedir”
Allah Resulü(sav) İbnu Ravaha’nın şiirleri için şöyle buyurmuşlar;
“Onun şiirleri, Mekkeli kâfirlere oktan daha çabuk tesir eder!”
Resulullah(sav), Kureyza günü, (şairi) Hassan bin Sabit’e; “Müşrikleri
hicvet, zira Cebrail seninle beraberdir!”
Necip Fazıl ne diyorlar;
“Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış.
Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış…”
Niyazi Yıldırım ise şiiri şöyle tarif ederler;
“Şiir dikenlikte laleye benzer
Ne fıkraya, ne makaleye benzer
Şair, vatan içre kaleye benzer;
Korur milletin itibarını”
İşte sizlere şiirin özeti!
Şiirde, ‘ilham…’ var.
Sözü Akifle noktayalım;
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâmı”

TEK BİR ÜMMET!
Kur’an, asra sesleniyor;
Ayet, “İşte gerçekten bu (ümmet-i İslamiye); Tek bir ümmet olarak
sizin ümmetinizdir.
Ben de sizin Rabbinizim; öyle ise benden sakının” (Mü’minun, 52)
Allah’ım! “Tek bir ümmet!” nasıl darmadağın oluyor?
Nasıl bölünüyorlar?
Birbirlerinin hukukunu nasıl çiğniyorlar?
Nasıllarla, sözler nasırlaştı!
Sözler, eyvah ki heybetini kaybetti,
Ayet, “Fakat (insanlar din hususunda); İşlerini kendi aralarında parça
parça böldüler.
Her kısım kendi yanında bulunan (din) ile memnundurlar.” (Mü’minun, 53)
İnancımız, “Müslümanlar kardeştirler…” diyor.
Günümüz de, kardeşlik hukukunu da çiğneyen bir garabet mevcut!
O garabet nedir?
“Bölünmektir…”
“Devlet kudretinin…” ellerinden kayıp gitmesidir!
İşte, İslam coğrafyası;
Son bir asır ve hala devam etmekte olan,  Kanayan yaramız!
O yara, bizim ihtilafımızdır!

HELAK OLAN ŞEHİRLER/ KAVİMLER!
Kim bilir bizlerden önce nice kavimler geldi geçtiler,
Kur’an, ‘yeryüzünü gezin-görün…’ diyor.
Ayet, “De ki: “yeryüzünde dolaşın da, o günahkârların akıbeti nasıl
olmuş bakın!” (Neml, 69)
Kendinize yetecek kadar dersler var, o şehirlerde;
Ad Kavmi…
Peygamberleri, Hz. Hud (as)…
Ad Kavminin özelliği nedir?
Ayet, “(Siz) Her yüksek yere bir alamet bina edip, (oralarda ve gelip
geçenlerle) eğleniyor musunuz?
“Ve (Dünyada) ebedi kalırsınız ümidi ile
Sağlam yapılar mı ediniyorsunuz?” (Şuara, 128-129)
Peygamberi yalanladılar…
Kur’an buyuruyor;
“Onları (şiddetli bir rüzgârla) helak ettik” (139)
Semut Kavmi…
Peygamberleri Hz. Salih (as)…
Semut Kavmi, “dağlardan evler yontuyorlardı…”
Peygamberleri dinlemediler,
Sürekli isyan halinde oldular…
Lut Kavmi…
Çok iğrenç işler yapıyorlardı,
Ahlaken çökmüşlerdi,
Kur’an buyuruyor, “Üzerlerine taştan yağmur yağdırdık…”
Eyke Halkı…
Peygamberleri Hz. Şuayb (as)…
Ne doğru ölçüyorlar ve ne de doğru tartıyorlardı.
Onlarda, Peygamberleri yalanladılar, Hakk’a kul olmadılar…
Onlara da, “üzerlerine yağan ateşle…” helak oldular.
Ayet, Hâlbuki (bol ve rahat) geçimleri ile şımarmış, nice şehir
(halkını) helak ettik.
İşte şu (harap olmuş) meskenleri!” (Kasas, 58)
Ayet, “Rabbin ise onların ana (şehir)lerinde, kendilerine ayetlerimizi
okuyan bir peygamber göndermedikçe, o memleketleri helak edici
değildir.” (Kasas, 59)
Her topluma uyarıcı peygamberler gönderildi…
Hz. Âdem (as), Allah Resulüne (sav) kadar, “Tevhit Mücadelesi…” devam etti.
O mücadeleyi, Kur’an bizlere; “Kıssalarla…” haber veriyor.
Şu yeryüzü,  bir ‘açık hava müzesi…’ dersek yeridir.
Önümüzde,  ‘ibret levhaları…’
Gündoğumundan günbatımına kadar, ders alınacak o kadar şeyler var ki!

DÜNYANIN ÜÇ YÜZÜ!

Ayet, “(Onlar) dünya hayatından (yalnız) görünüşte olanı bilirler;
Çünkü onlar, ahretten gafil olanların ta kendileridir.” (Rum, 7)
Bediüzzaman dünyanın ‘üç yüzü’ olduğunu belirtiyorlar.
Birinci yüzü; “Hakk’ın isimlerine bakar.
Onların nakışlarını gösterir.
Dünyanın bu yüzü gayet güzeldir.
Nefrete değil, aşka layıktır”
İkinci yüzü; “Ahrete bakar.  Ahretin tarlasıdır.
Cennetin mezrasıdır. Rahmetin çiçekliğidir.
Dünyanın bu yüzü, ‘muhabbete layıktır’
Üçüncü yüzü; “İnsanın heveslerine bakan,
Gaflet perdesi olan yüzüdür.
Dünyanın bu yüzü, “Çirkindir, fanidir, geçicidir;
Elemlidir, aldatır.” (Sözler, 32 Söz, 290)

Yazarın Diğer Yazıları