Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Radyoda bir asrın hikâyesi

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

2009-2016 Elâzığ’da, Anadolu İletişim Meslek Lisesi’nde, “Medya
Tarihi…” derslerine girdiğimiz     yıllarda, “Elâzığ Anadolu İletişim
Meslek Lisesi, F.Ü. İletişim Fakültesi, TRT Diyarbakır GAP Radyosu
ile birlikte…” nitelikli, özverili, kayda değer programlar yapmıştık.
06 Mayıs 1927 tarihi üzerinden, ’98 yıl geçmiş…’ Bizim ülkemizde
neredeyse, ‘dört neslin tatlı serüveni…’ Düşünüyorum da, nereden
nerelere gelmişiz!
Dünyada Radyo’nun gelişim sürecine şöyle bir baktığımızda, “Radyonun
icadında dört kişiyi bilmemiz gerekiyor…” Bu isimler; Radyo
dalgalarını keşfeden, İngiliz Maxwell, Bunu deneylerle ispatlayan,
Alman Hertz, Alıcı Cihazları üreten, İtalyan Marconi ve sesin daha
kaliteli/ kesintisiz aktarımını sağlayan, Fransız Lee de Forest…
Şunu özellikle belirtmek isterim, İnsanlık tarihinde, İletişim
teknolojileri açısından üç önemli icat vardır; “yazının icadı,
matbaanın icadı ve bilgisayarın icadı…”  İnsanlık tarihinin üç önemli
köprü ayağı olarak da bu icatları görebilir/ veya yorumlayabiliriz.
Radyo kelimesi, Latince ‘radius (ışınlama) ve Yunanca ‘fone (ses)
kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşan, ‘Radyofoni’ kelimesinin
kısaltılmış şeklidir.
19. yy. ve 20. yy. insanlık tarihinde, ‘İcatlar Çağı’ olarak da
bilinir. Elektrik, Telgraf, Telefon, Radyo Dalgaları bu yy’ ın
icatlarıdır. “Sanayi Devrimi…” bu dönemin eseridir. Bu dönem,
‘değişimin çağı’ olarak da bilinir. Bu değişim, insanlığı da önemli
derecede etkilemiştir.
Radyonun tarihi temelde, üç döneme ayrılabilir; İcatlar Dönemi
(1860-1920), Radyonun Altın Çağı (1920-1945), Televizyon sonrasında
radyo (1945’lerden günümüze)
Düzenli radyo yayınları, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği’nde
1922, Almanya’da 1923 ve Türkiye’de 1927 tarihinde başlayacaktır.
Radyo yayınlarının en hızlı geliştiği ülke, ABD’ydi. 1927 yılına
gelindiğinde ABD’de, “700 radyo istasyonu ve 7 milyon radyo alıcısı
bulunuyordu…”
Ülkemizde Radyonun gelişim sürecini bizler dört ana dönemde
değerlendiriyoruz; Telsiz, Telefon, Türk Anonim Şirketi Dönemi
(1927-1936), PTT Dönemi (1936-1940), Matbuat Umum Müdürlüğü Dönemi
(1940-1964), TRT’nin Radyo Yayınları…
1935 yılında, FM bandının bulunması, 1948 yılında, radyolarda tüplerin
yerini alacak olan transistorların üretilmesi bizlere daha kaliteli
ses yayını imkânı verecek, daha küçük boyutlu ve daha az enerji
harcayan radyoların üretilmesini sağlayacaktı…
6 Mayıs 1927 tarihinde Türkiye radyolarının ilk spikeri Sadullah Gazi
Evranos’un yaptığı anonsla bir dönem başlayacaktı…  Bu dönemle
birlikte, ‘dünya küçülmüş, aradaki mesafeler kalkmış, habercilik
anlayışı insanı ve insanlığı kuşatıcı bir boyut kazanmıştır…
Radyo yayınları, 1964 tarihinde çıkartılan 359 sayılı TRT Kanunu ile
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’na (TRT) devredilmiştir. TRT,
ülkemizde, 1990 yılında başlayacak olan, ‘özel teşebbüse…’ bir yol
gösterici, yönlendirici, okul niteliğinde düşünebiliriz.
Radyo Yayınlarında, çocukluk yıllarımıza gidelim; “birçok eğitim
programları…” dikkatle takip ediliyordu. Ocakbaşı, Tarla Dönüşü, Köy
Odası, Ev İçin, Gençlik saati, Tekniğe Açılan Kapılar, Dünden Kalanlar
vesaire programlar toplumun bütün kesimlerini kuşatıcı oluyordu…
Yıllar itibariyle TRT yayıncılık hayatında o kadar gelişti ki,
‘kapsama alanı itibariyle dünyada ilk sıralarda yer almaya başladı…’
Evimizde/ hanemizde rahmetli Babam, her sabah işe gitmeden önce
mutlaka radyoyu açar, 7.30 haberlerini dikkatle dinlerdi. Rahmetli
Babanın kulağı, musikimize/ ondaki hoş sedaya aşinaydı… 1960’lı yıllar
hala hafızamdadır, “portakalı soyamadım, başucuma koyamadım, şu
derdimden kurtulup da gençliğime doyamadım” türküsü, sözleriyle
birlikte rahmetli babamı hatırlarım…
TRT, yayınlarıyla birlikte sınırlarımızı da aşacak; “Türk Dünyasıyla,
Avrupa’da yaşayan soydaşlarımızla köprü kuracaktır!” O sadece bir
hasret köprüsü değildi! Eğitimle, Kültürle, Sanat, Edebiyat ve
musikimizle birlikte kurulacak bir olma şuurunu yaşatma köprüsüydü!
1964 yılında yayın hayatına İl radyosu olarak başlayan Diyarbakır
Radyosu, 01 Ocak 1997 tarihinden itibaren TRT-GAP Diyarbakır Radyosu
adıyla çok geniş bir yayın alanına kavuşacaktır. Bizler, merhum Rıdvan
Çongur ’la ve halen TRT Diyarbakır GAP Radyosu Müdürlüğünü yürütmekte
olan alanında bir bilge kişi olarak gördüğümüz Fatih Yılmaz ve
başarılı yayın ekibini tanıma fırsatı bulduk… Gerek, Fırat Havzası
Gazeteciler Cemiyet Başkanlığı Döneminde olsun ve gerekse Elâzığ
Anadolu İletişim Meslek Lisesi’nde, dönemin başarılı Müdürü Ali
Canpolat’la birlikte, ‘meslek itibariyle de yakın diyaloğumuz oldu…’
Elâzığ İlimizin tanıtımında da, TRT Diyarbakır GAP Radyosu’nun da
önemli katkıları olduğunu söyleyebilirim. Elâzığ’da 1990’lı yıllardan
itibaren, ‘özel radyoların kısa sürede önemli bir ivme kaydettiğini de
söylemek isterim.’ O dönem, birçok başarılı gazeteci arkadaşımız,
‘radyo yayıncılığında da aktif roller üstlendiler’ Hâlihazırda, Elâzığ
İlimizde 13 radyo kanalı olduğunu söyleyebilirim. Bu radyo
kanallarının, “eğitim, haber, kültür-sanat, musiki, spor vesaire
alanlarda…’ hizmet ürettiğini de söylemek isterim.
6 Mayıs 1927 yılının üzerinden 98 tam yılı geride bırakmış
bulunuyoruz. Özellikle de bizim nesil, radyonun bir büyük sevda, bir
yürek işi olduğunu bilir…
“Medya” nedir?  “Tarih” nedir? Bu kavramlar, “bir kapı veya anahtar”
niteliğindedir.
Medya, “Her çeşit bilgiyi bireye ve topluluklara aktaran; eğlendirme,
bilgilendirme ve eğitme gibi üç temel sorumluluğa sahip; görsel,
işitsel ve hem görsel hem işitsel araçların tümüne medya diyoruz.”
Bu tarifin içerisinde, ‘yazılı basın, radyo ve televizyonu birlikte alıyoruz’
Artık günümüzde “sosyal medyayı da…” bu tarifin içerisinde
düşünebiliriz. Önemli olan nedir; “Medyayı, doğru kullanmak…” Kültürel
dokuyu güçlendirerek kullanmaktır. Radyoyu ve de iletişim
teknolojilerini insanımıza bir büyük sevda ve yürekle
dokunabileceğimizi düşünelim. Hadis, “Milletin efendisi, ona hizmet
edendir.” Bu bizler için Allah Resul’ünden tavsiye edilen, ‘erdemli
bir tavırdır’ Bu tavırda, insanımıza hizmet yolunda çok yüklü bir
hissiyatı kuşanmaktır. 1927’lerden 2025’li yıllara, o kadar önemli
yollar alınmış ki, o yolculukta bizleri daha büyük hizmetler
beklemektedir…

Yazarın Diğer Yazıları