Eğitimimizde yeni bir model geliyor. M.E. B. Akademisinde, geleceğin
öğretmenleri belli bir eğitim alacaklar. Haftada 30 saat olmak üzere
yıl içerisinde 1200 saatlik bir eğitim modeli, geleceğin
öğretmenlerini okullara taşıyacak…
Öğretmen Akademileri için 24 pilot il seçildiğini öğreniyoruz.
Programın uygulanacağı bu iller, “Amasya, Ankara, Antalya, Balıkesir,
Bursa, Denizli, Edirne, Erzurum, İzmir, Konya, Kastamonu,
Kahramanmaraş, Mardin, Sakarya, Trabzon, Tokat, Van, Mersin,
Eskişehir, Sivas, Malatya, Kocaeli, Tekirdağ ve Kütahya…” olarak
belirlenmiş bulunuyor. Sistem inşallah başarılı olur. Öyle ki, eğitim
bir ülkenin, “olmazsa, olmazıdır…”
Eğitim Akademilerinde, “Konaklama İmkânı” olarak da şu iller
gösteriliyor; “Ankara, İstanbul, Aksaray, Gaziantep, Erzurum, Sivas,
Kayseri…” Bu illerimiz aynı zamanda, ‘yeni eğitim ve uygulama
merkezleri…’ olacaklar. Bu 7 İlimizde, “Akademi” olacak!
Öğretmen adayları, 4 dönem boyunca; ‘teorik ve uygulamalı dersler
alacaklar’ Teorik derslerden sınavlar olacak…
Benim, ısrarlı sorum şu olacaktır; “Öğretmen Akademileri Arasında
Elâzığ Şehri, Niye Yok!”
Harput’ta, Modern bir tarzda inşa edilen, “Diyanet Eğitim Merkezi…”
her iki kurum tarafından da kullanılamaz mı? Pek ala kullanılır.
Bizler, Harput’u anlatırken öncelikli olarak nelere vurgu yapıyorduk;
“İlim ve İrfan Merkezi…” Milli Eğitim Bakanımız lütfen, Eski Devlet
Bakanımız, konunun uzmanlarından, “Harput’un tarih içerisindeki/ veya
özellikle Eğitim alanındaki yüksek performansı tekrar inceleme ve
değerlendirme fırsatını bulsunlar!”
Şemsettin Sami (1850-1904)’nin Kamusü’l Âlâm isimli eserinde
Harput’ta; “90 tane hamam, 2670 ev,
843 dükkân, 10 cami, 10 medrese, 8 kütüphane, 12 adet han
bulunduğundan…” bahseder.
Gerçekten çok büyük bir üzüntü içerisindeyim. 1950’li yıllardan
itibaren rahmetli Av. Fikret Memişoğlu ve arkadaşları, “Elâzığ
Şehrinde bir Üniversitenin Kurulması yolunda amansız mücadele
vermişlerdi!”
O insanların en büyük gerekçeleri de, “1940’lı yıllarda İstanbul
Üniversitesi’nde okuyan öğrencilerin nüfus oranına göre Elâzığ
Şehrinden gelmeleriydi…” Aynı yıllarda bu şehirde, “Üniversite
Haftası…” düzenlenecekti. Elâzığ Şehri, Türkiye’de; “Erdemli/ veya
Eğitimli insanların yaşadıkları ‘Doğu’daki Batı!” olarak anılıyordu.
Acaba, rahmet mekân Ahmet Kabaklı Hoca sağ olsalardı, bu durum
karşısında, “Günışığı Gazetesi’ndeki Köşesinde Neler Yazacaklardı?”
Mutlaka, yüksek bir sesle, ‘sağduyu çağrısı…’ yapacaklardı.
“Türkiye’nin Muhtarı” olarak da anılan rahmetli, Fethi Gemuhluoğlu;
‘yazıktır, biraz insaf…’ diyeceklerdi. Türkiye’nin ilk Turizm Bakanı,
Nurettin Ardıçoğlu, “biz bu şehrin sadece eğitim sektöründe kilit
şehir olmasını istiyoruz…” diyeceklerdi. Rahmetli Cengiz Aytmatov bile
sağ olsalardı, “Elâzığ Şehri Türk Dünyasının Manevi Azığıdır!” Bu
şehre gözünüzün nuru gibi bakınız diyeceklerdi!
Acaba, bu durum karşısında, “beş Vekilimiz ne diyorlar?” Gerçekten
merak etmekteyim…
“Ben Bu Şehrin Nesiyim!” Şiirimizi tekrar sizlerle paylaşmak istiyorum;
“Gecesi, gündüzü, kahrı, divanesiyim
Hecesi, nicesi, dert yüklü hanesiyim
Sesi, sözü, sohbeti, vicdanlarda banisiyim
El açan yüreklerin, Hak diyen çağrısıyım
Kelimesi kelimesine sevda dilekçesiyim
Sözüm odur havasının, suyunun yangınıyım
Her ikilemin, karanlık düşlerin sancısıyım
Mazlumların, masumların dert ortağı hancısıyım
Ey Şehir! Sana gönül verenlerin bendesiyim
Kelimesi kelimesine sevda dilekçesiyim
Ne yılan kusmuğu, sivri dillerin himayesiyim
Ne mahşere azığı olmayanların sermayesiyim
Huzur veren nimetin, gayretin de gayretiyim
Adil yüzlü erdemli şehrin, hamiyetin hamisiyim
Kelimesi kelimesine sevda dilekçesiyim
Ben bu şehrin nesiyim?
Hecesi, nicesi, hafızalarda ki mazisiyim
Sabrı, sükûtu, selameti, sadakatı, şahidi, gazisiyim
Kâğıdı, kalemi, hatırası, çile yolcusu yazısıyım
İlim, kültür, irfan, hikmet ırmağının sızısıyım
Kelimesi kelimesine sevda dilekçesiyim”
Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu, “Önce Selâm, Sonra Kelâm; Önce Refik,
Sonra Tarik; Önce Teklif, Sonra Tenkit!” derlerdi. Bu şehir/ veya bu
şehrin insanı ve geleceği için de, ‘yapılabilir şeyleri söylüyoruz’
Söylemeye de devam edeceğiz.
Elâzığ Milli Eğitim Müdürlüğü Hizmet Binası henüz yapılmadı?
Elâzığ Şehri, Öğretmenevi ’ne henüz kavuşmadı?
Eğitim, bizim için en kutsal seferberliktir…
O seferberlikte, bu şehrin geleceği/ gelecek nesilleri olduğunu söylemeliyim.
Her şeyden önce, Elâzığ Şehrinin, “bir Üniversite ve Eğitim Şehri…”
olduğu, vurgusu üzerinde de titizlikle duralım. Eğitim konusunda
yazılacak çok şeyler var. Yazacaklarımız; virgülü ve noktasına kadar,
‘eğitim üzerine şekillenecektir…’ Geçmişte bu şehre hizmet veren,
“her biri Vakıf Zihniyetine Sahip’ Muallimleri de iyi tanıyalım…
Yakından bildiğim, o muhterem insanların üzerimizde ki emekleriyle
yürekten sesleniyoruz, “Eğitim Akademileri Konusunda…” Elâzığ Şehrini
lütfen mahrum bırakmayınız. Selâm ve Muhabbetle