Basın hayatımızı bizler, “bir uzun yol, bir tatlı serüven…” olarak
nitelendiririz.
Elazığ Basın Hayatı… O hayatı tefekkür, “sizleri şehrin hafızasına…”
taşıyacaktır.
Bu şehrin, “bilumum hatıralarına…” Erdemli güzelliklerine bu
neşriyatlarla ulaşabiliyoruz.
Bu şehrin, “1880’li yıllardan günümüze…” yazılı tarihi üzerinde
birçok akademik çalışmanın yapıldığını da biliyoruz. Elazığ’ın, 140
yılı aşan; “neşriyat hayatı!” üzerinde biz gazeteci arkadaşlarında
mutlaka yoğunlaşmaları elzemdir.
Elazığ’da, İlk Basımevi; Vali İzzet Paşa Zamanında; 1866 Tarihinde kurulur.
Başındaki şahıs kimdir; Müslefzade Rıza Efendi…
Bu Basımevi’nde ilk basılan eser; Ömer Naimi Efendiye ait; “Kaside-i
Bürde” ile “Manzume-i Naimiye”
Ve ilk Gazete, Vali Hasan Refik Bey Zamanında; “Mamurat’ül Aziz” Gazetesidir.
Tarihler, 1883’leri göstermektedir! Basımevi’nin ilk müdürü de, Hacı
Ömer Efendidir.
Gazetenin Başyazarı, “İsbirzade Baboş Mustafa Efendi”
.Daha sonra Sunguroğlu Hacı Kerim Efendi, Ahmet Efendi,
Hacı Hayri Bey, Süleyman Faik Bey, Bitlisli İbrahim Ethem Bey olacaklardır.
Basımevi müdürü Süleyman Faik Bey, Baboş Mustafa Efendi,
Süreyya Bey, Şükrü Bey gibi eli kalem tutanlar gazetede başyazarlık
yapmışlardır.
Şunu hemen belirtmeliyim. Elazığ Basın Hayatında süreklilik/ istikrar
ve devamlılık vardır.
Osmanlı’nın devlet politikasını yürüten Takvim-i Vekayi Gazetesi 11
Kasım 1831 tarihinden itibaren yayınlanmaya başlayacaktır. 1860
tarihinde, Vilayet Matbaalarının kurulmasıyla birlikte birçok
vilayette, olduğu gibi Harput’ta da, 1883 tarihinde, Mamurat’ül Aziz
gazetesi yayın hayatına tıpkı Takvim-i Vekayi misali, ‘hükümetin
politikası doğrultusunda ahaliyi haberdar etmek, bilgilendirmek ve
bilinçlendirmek amacıyla valiliğin himayelerinde yayın hayatına devam
ettikleri görülür’ Mamurat’ül Aziz Gazetesi, ‘şehrin adıyla…’ yayın
hayatına başlamış ve 1928’lerden 1934’lere kadar da, “Elâziz…” ismiyle
yayın hayatını sürdürmüştür.
Mamurat’ül Aziz Gazetesi hakkında birçok akademik çalışmalar yapılmış…
Basın hayatımıza çok önemli katkılar sağlayan bu çalışmalardan şunu
öğreniyoruz; “Mamurat’ül Aziz Gazetesi’nde haber yanında birçok şiir
ve edebi yazılarında yayınlanmış olmasıdır.” Özellikle de, döneminin
güçlü şairlerinden, ‘Hoca Rahmi Efendi ve Hayri Bey’in divan edebiyatı
tarzındaki şiirlerinin sıklıkla yayınlanmasıdır’
Mamurat’ül Aziz Gazetesi, şehrin ilk mahalli gazetesi olmuştur.
Gazetenin ilk çıkış tarihi, “5 Zilhicce 1300/ veya 7 Ekim 1883
tarihidir!” Maalesef, Mamurat’ül Aziz Gazetesi’nin, ‘eksiksiz bir
koleksiyonu bulunmamaktadır’ Tabi ki, bu da bizleri üzmektedir. Ama
araştırmacıların ulaştığı mevcut sayılarında, ‘önemli ölçüde şiirlerin
yayınlandığı bilgisine de sahibiz…’
Ma’mûretü’l-azîz Gazetesi’nde Şiirleri Yayımlanan Kişiler şöyle
sıralanabilir; Harputlu Hacı Hayrî Bey (ö. 1910), Musa Kâzım Paşa (ö.
1890), Nâmî Mahmûd Midhat Efendi (ö. 1917),
Abdünnâfi Efendi (ö. 1891), Mehmed Rahmî Efendi (ö. 1886), Ali Âsım
Efendi, Beyzâde Mehmed Nûrî Efendi, (Bayoğlu, ö. 1938), Edîb Gevher
Efendi, Kâmilzâde Hâfız Ferîd Efendi (ö. 1921), Abdullatif Efendi,
Abdurrahmân Nâcim Efendi (ö. 1895), Abdülbâki Efendi, Abdullah Kâzım
Efendi,
Osman Râmiz Efendi, Bahâi Baba, Abdullah Hulûsî Efendi, Sâib Efendi,
Celâl Bey (Mazgird Mutasarrıfı), Mehmed Râsim Paşa (Malatya
Mutasarrıfı, ö. 1891), Âkif Bey’in şiirlerinin yer aldığını görüyoruz.
Mamurat’ül Aziz Gazetesi’nde yayınlanan şiirler, sadece Harput
Merkezli şiirler değildir. Mamurat’ül Aziz Vilayetine bağlı, “Malatya,
Dersim sancaklarıyla Hısn-ı Mansûr, Behisni, Palu, Mazgirt gibi
kazalarda yaşayan şairlerin gönderdikleri şiirlerde gazetede yer
almıştır.
İlk sayılarından itibaren çeşitli şiirlerin de yer aldığı gazete
sadece şehir merkezindekilerin değil, vilâyete bağlı Malatya, Dersim
sancaklarıyla Hısn-ı Mansûr, Behisni, Palu, Mazgird gibi kazâlarda
yaşayan şiir heveslilerinin de dikkatini çekmiş ve buralardan gazete
merkezine zaman zaman şiirler gönderilmiştir.
Mamurat’ül Aziz Gazetesi’nin özellikle de, Hacı Hayri Bey’in yönetimi
döneminde, şehrin tam bir edebi muhiti haline geldiğini/ veya
İstanbul’da yayınlanan Tercüman-ı Hakikat ’in yayın ölçüsünde bir
nitelik kazandığı da dönemin önemli simaları tarafından ifade edilir.
Bu yazımızda, Mamurat’ül Aziz Gazetesi’nde yayınlanan şiirlerden
birkaç örnek vermek istiyorum;
Hayrî Bey’in (mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün) ölçüsüyle yazdığı şiirden;
“Feryâdıma bir gün gelir imdâd olunur mu?
Bilmem bana da hayf diyenler bulunur mu?
Teskîn edemez şekvemi bir kimse felekden
Mazlûma sükût ile teselli kılınır mı?”
Sâib Efendi’nin Behisni kazası ’ndan gönderdiği, (mefâ’ilün fe’ilâtün
mefâ’ilün fe’ilün) ölçüleriyle şiirinden;
“O yâr zaʻfımı gördü cefâdan el çekdi
O bî-vefâ-yı dehre yazıklar kim vefâdan el çekdi
Ne mihr-i mutlak ne şemʻ-i şevka muntazırım
Gönül alâik-i subh-ı mesâdan el çekdi”
Rahmi Efendi’nin (mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün mefâ’îlün) ölçülü eserinden;
“Görüp âyînede gonca dehânın şûh dildârın
Muhabbetden dem urdu rîze rîze kand-i güftârın”
Rahmi Efendi’nin (mefʻûlü fâʻilâtü mefâʻîlü fâʻilün) ölçülü Gazelinden;
“Dil mihr-i aşk-ı yâr iledür câna âşinâ
Rûz-ı ezelde oldı o cânâne âşinâ”
Âkif Bey’in (fâʻilâtün fâʻilâtün fâʻilâtün fâʻilün) ölçülü şiirinden;
“Cilve-i hâl-i tecellî turfe rehzendir bana
Fikr-i hestî derk-i mâhiyyetde düşmendir bana
Mâniʻ-i zevk-i visâl-i yâr olan tendir bana
Sûret-i âsâr-ı mü’sirden müberhendir bana
Öyle bîzâr-ı kuyûdât-ı taʻallukdur ki dil
Her ser-i mûy-ı vücûdum gürz-i âhendir bana”
Osman Râmiz Efendi’nin Malatya’dan, (feʻilâtün feʻilâtün feʻilâtün
feʻilün) ölçüleriyle gönderdikleri şiirinden;
“Anlasaydım revîş-i çerhe nigâh etmez idim
Varak-ı fikrimi beyhûde siyâh etmez idim
Şuğl-ı bî-sûdunu bilseydim eğer dünyânın
Yok yere ömrümü uğrunda tebâh etmez idim”
Abdullah Hulûsî Bey’in Malatya’dan gönderdikleri, (fâʻilâtün fâʻilâtün
fâʻilâtün fâʻilün) Aruz ölçüsü taşıyan şiirinden;
“Derd-i bîmâr-ı nigâhınla gönül pek hastedir
Avdet-i sıhhat nigâh-ı lutfına vâbestedir
Bir kadehle hâtırım yapdınsa da sâkî yine
Seng-i hicrânınla câm-ı dil şikeste-bestedir”
Bahâî Baba’nın, Nevres Efendi gazeline söylediği (mefʻûlü fâʻilâtün
mefʻûlü fâʻilâtün)
naziredir.
“Ey kâş yâr yüzünden keşf-i nikâb olaydı
Gönlüm gibi cihânın mülkü harâb olaydı
Seylâb-ı eşkim ile âlem harâb ederdim
Deryâ gibi gözümde ger inkılâb olaydı
Ukbâ temettuʻundan aşk ehli el çekerdi”
Haftada birgün, sadece Pazar Günleri çıkan Mamurat’ül Aziz Gazetesinin
1914 yılına kadar, “1478 nüshasının yayınlandığını…” görüyoruz.
Gazete, 2 yaprak, 4 sayfa olarak yayınlanır. Gazetenin başlıca gelir
kaynağı, ‘abone ve ilan bedelleridir’
Mamurat’ül Aziz Gazetesi, şüphesiz ki yerel anlamda, ‘haber
gazetesidir’ Yerel konular ağırlıktadır. Haberler, İlanlar, Makale ve
Şiirler, gazetenin genel muhtevasını oluşturmuştur.
Harput’un en önemli özelliği, ‘Saray kültürü…’ olarak da
yorumladığımız, ‘Divan Edebiyatının…’ o dönemin yayın hayatında etkili
olmasıdır.
Bu dönem edebiyatımızın önemli şahsiyetlerini yakından tanıyalım;
Çırpanızade Ali Haydar Bey (1884-1917), Hacı Raşid Efendi (1854-1908)
Çeribaşızade Mustafa Asım Bey (1856-1919), Hacı Hamid Hamdi Efendi (1830-1902),
Lütfullah Efendi, İbrahim Lebib Edendi (1839-1902) Fevzi Efendi (1871-1924),
Efendizade Veysi (1875-1933), Müftü Faik Efendi (1867-1928),
M. Kemalettin Efendi (1866-1937), Rıfat Dede (1807-1869), Nüzhed Dede
(1862-1942)
Sungurzade Hacı Abdulkerim Efendi (1854-1923),
Saçlı Hoca (1869-1954), Yunus Remzi Efendi (1864-1917),
Osman Remzi, Abdullah Lutfi, Çeribaşızade Ali Bey (1841-1876),
Bedri Dede (1902-1998), Abdullah Cevdet (1869-1932), Hacı Hayri Bey,
Hoca Nusret Ebubekir, Ömer Naimi Efendi, Hoca İshak Efendi, Şirin Zade
Muallim Sadi,
Mustafa Sabri Efendi (1870-1956), Harputlu Rahmi (1802-1884),
Kambalakzade Abdulhamit Hazmi Efendi (1856-1928
Şair ve Şüeraya Gönül Dolusu Selamlar