Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Kıbrıs bizim kırmızı çizgimiz

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Cumhuriyetin 102.ncü yıldönümündeyiz.  Bu millet dört nesil boyunca en
fazla, “Kıbrıs’ konuştu!”
Bir bakıma, Kıbrıs’la yattı, Kıbrıs’la kalktı… Bütün dünyasına
işlemişti. Kıbrıs, bu milletin, ‘kırmızı çizgisi…’ Kıbrıs ile Anadolu
arasında çok derin hassasiyetlerin tarihi varlığına şahit olmaktayız.
Ve bu bağın asla yıkılamayacağının da ayan beyan aşikâr olduğu bilinmektedir.
Kıbrıs Barış Harekâtının (20 Temmuz 1974) üzerinden 51 tam yıl geçti…
Milli Mücadele tarihimizin özündeki mayanın bir daha Yavru Vatan
Kıbrıs’ta çalınmasıydı!
20 Temmuz 2023 tarihinde Ercan Havalimanı yeni terminal binası açılışı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ersin Tatar tarafından yapılıyordu!  10
milyon yolcuya hizmet edecek kapasitedeki havalimanının açılması şu
âleme bir çağrıydı;
“İnadı bırakınız… KKTC’ni artık tanıyınız!”
“Türkiye Akdeniz’de, Mavi Vatan’da Barış ve Huzur İstiyor…”
Bugün 20 Temmuz. Kıbrıs Barış Harekâtının, 51. Yıldönümündeyiz… Bu
harekâtın ismine, “Barış ve Huzur Harekâtı” demişiz. Gerçekten de,
geçen 51 yıl içerisinde Ada’ya Barış ve Huzur gelmiş. Kimse bunu inkâr
edemez.
20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtıyla, Kıbrıs Türk’ü, bir büyük
“katliamdan”  “ENOSİS” gibi bir büyük belâdan, “Kıbrıs’ın Yunanistan’a
İlhakını” önlenmiştir.
Kıbrıs'ta, 1963 Kanlı Noel’i unutulmadı. Hiçbir zamanda unutulmayacak.
ABD Başkanı’nın 5 Haziran 1964 Tarihli, iltifattan tamamen uzak, o
kaba ve taassup kokan,
“Johnson Mektubu” da unutulmadı!
AB’nin, “Kıbrıs Dayatmaları” da unutulmadı, asla ve kata unutulmayacak.
Tıpkı İnebahtı Bozgununda olduğu gibi, “Gemilerimiz yakılmış, maddi
kaybımız büyüktür!”
Sokullu’nun tarihe geçen o muhteşem ‘derya manası’ sözleri; “Onlar
bizim gemilerimizi yakmakla, sakalımızı tıraş etmişler; Biz onlardan
Kıbrıs’ı almakla, kollarını kesmişiz… Tıraş edilen sakal bir daha ve
daha gür olarak yerine gelir, Ama kesilen bir kol bir daha yerine
gelmez!”
Kıbrıs Adası, coğrafi yapı olarak incelendiğinde; Anadolu’nun bir parçasıdır!
Türkiye'ye 65 km uzaklıkta… İsrail’e, 267 km, Mısır’a, 418 km,
Yunanistan’a ise 965 km uzaklıktadır. Kıbrıs tarihinde hiçbir zaman,
“Rum Adası” olmamıştır!
Bu tarihi realite dün olduğu gibi bugün de yarında inşallah değişmeyecektir.
Kıbrıs’ta, İslam Fütuhatı vardır; Peygamberimizin halası, “Ümmü
Haram’ın makamı” oradadır.
1571 yılında fethin sembolü, “Selim Camii” oradadır. Kıbrıs, 1571
tarihinde, Sultan Selim Döneminde fethedilir… Kıbrıs’ın Fethini, Hz.
Muaviye Dönemine kadar götürebiliriz.
Kıbrıs'ın önemi nerede başlıyor; Stratejik Konumundan.
Türkiye'nin güvenliği açısından Kıbrıs, Yüzen bir gemiyi andırıyor.
Kıbrıs Adası’nın sahiplerinin değişmesiyle birlikte, “Akdeniz’de
hâkimiyetin sahipleri de…” değişmiştir. Bizler Kıbrıs’a, “Yavru Vatan”
dedik!
Sevgimizin sıcaklığını bu ifade de okuyabilirsiniz…
“Yavru Vatan” Kıbrıs’ımız, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” adıyla, “15
Kasım 1983” tarihinde,
Batı dünyası içine ne kadar sindirememişse de,  “Hür, Bağımsız ve
Müstakil bir Devlet” oluyor.
Bu tarihlerden itibaren, Kıbrıs, Iraklılaştırılmaktan kurtarılıyor.
Tabii ki, ‘söz hakkına sahip oluyor’
Gazze felaketi gibi bir büyük belanın tuzağına düşmüyor/ veya düşürülmüyor.
Kıbrıs Meselesi ilk defa, 1948 tarihinde; Hürriyet Gazetesi tarafından
Türkiye’nin Gündemine taşınır. Gündem, artık bu milletin “olmazsa
olmazları” arasındadır!
Bizler, “Zürih ve Londra Antlaşmasıyla,  11 Şubat 1959 tarihinde…”
Kıbrıs’a, “Hak ve Müdahale Yetkisini…” aldık. Bu vesileyle dönemin
Dışişleri Bakanı, “Fatih Rüştü Zorlu’yu da unutmayacağız.
Ve Dr. Fazıl Küçükleri Ve de, ismi Kıbrıs ile ‘özdeşleşen’ bir büyük
kahraman, Rauf Denktaş’ı da, unutmayacağız. Kıbrıs’ı bizlere vatan
yapan, “şehit ve gazilerimizi” de unutmayacağız!
Bugün,  “20 Temmuz 2025”Tarihin en kutlu sayfalarından birisi olarak,
daha nice yıllar anılacak,
Ve hatıralarıyla birlikte yazılacaktır. Bir seda yükselecekti, Kıbrıs
semalarından;
“Feryadını aldık ey güzel gazi
Hasretinde kaldık, ey şanlı mazi
Ezel türküsünde, Yavru Vatan’ım;
Hak katında koca Türk’ün niyazı…”
Fransız tarihçi Albert Sorel;  “Türkler, Avrupa’ya ayak bastığı ilk
günden itibaren ‘Şark Meselesi’ fiilen doğmuştur!” Şark Meselesinde,
iki önemli safha vardır;
Birinci Safhası, 1071–1683 yılları arası ki, bu dönem Türklerin
‘fütuhat asrıdır…’
Avrupalı bu döneme, Türk Dünyasının ‘taarruz dönemi’ ismi ile değerlendirir…
1683 tarihinden itibaren başlayan dönemi ise, Avrupa’nın, ‘taarruz
dönemi’ Türklerin ise, ‘savunma Dönemi’dir!
‘Şark Meselesi’ batı dünyasının bu milletin varlığı ve hâkimiyet
coğrafyası üzerindeki, niyetinin adından başka bir şey değildir.
Onlar, utanmadan ve de sıkılmadan içlerinde taşıdıkları kötü
niyetlerini sıkça dışa vuruyorlar.
Onlar, bu coğrafyada, utanmadan ve sıkılmadan tarih boyunca da,
‘emperyal niyetlerine maşa olarak…’ kâh Rumları, kâh Ermenileri, kâh
Arapları, kâh diğer unsurları kullanıyorlar!
Kullandıktan sonra ne yapıyorlar, ‘işe yaramaz’ ifadesiyle tarihin
çöplüğüne atıyorlar.
Kıbrıs, Batı’nın düşündüğü gibi olmadı… Ve inşallah olmayacak da.

KIBRIS, ANADOLU’YU ÖRNEK ALIYOR!
Kıbrıs’ta ki, ‘mücadele tarihi’ Anadolu’ya ne kadar benziyor!
Anadolu'nun işgal edildiği, bu millete, “Mondros Mütarekesinin” ağır
şartlarının, dayatıldığı bir dönemde; bu milletin özünde bir, “milli
direniş örgütü” oluşuyordu!
Tarihte bu örgüte, “Kova’yı Milliye”  Günümüz ismiyle, “Ulusal Milli
Güçleri” ismi veriliyordu…
Tarih yapraklarını şöyle bir çevirdiğinizde,
27 Temmuz 1957 Tarihinde; “Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı” kuruluyordu!
Anadolu’da, “emperyal güçlere” karşı örgütlenen insanımız,
Kıbrıs'ta, aynı maksatları taşıyan “emperyal güçlere karşı” örgütleneceklerdi.
Kıbrıs Barış Hareketinin başarıyla gerçekleştirilmesinden sonra bu
“tarihi yapılanma…” 1 Ağustos 1976 tarihinde, “Türk Güvenlik
Kuvvetleri Komutanlığına” dönüştürülecektir.
Bilindiği üzere, “Kıbrıs Mukavemet Teşkilatı”(TMT) üyelerine,
“Mücahit” ismi denilmekteydi!
20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı Yapıldığı Tarihte, Kıbrıs’ta,
“17.151” mücahit bulunuyordu.
Kıbrıs'ta, “mukavemet teşkilatının” kurulmasında, dönemin Dışişleri
Bakanı Fatih Rüştü Zorlu’nun da, “Emekleri” ve de, “manevi destekleri”
vardır…
TMT’nin tarihi kurucuları arasında kimler vardır; “Rauf Denktaş, Dr.
Burhan Nalbantoğlu ve M. Kemal Tanrısevdi”
Kıbrıs Mukavemet Teşkilatının “marş” gibi sloganı, “Hareketten
Bereket, Bereketten Kuvvet Doğar,
İleri Arş İleri, Türk Hiç Dönmez Geri”
Kıbrıs’ta, “ENOSİS” e, yani, “Ada’nın, Yunanistan’a ilhakına” karşı
bir mücadele vardır.
Bu mücadele yıllarca, Türkiye’de, “meydanlarda da” dile getirilir; “Ya
Taksim, Ya Ölüm”
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, bu tarihi taksimi, “Hayatiyete”
geçirecektir. Kıbrıs’ta, “Türk Mukavemet Teşkilatının” kuruluşunun
üzerinden, “68 yıl” Kıbrıs Barış Harekâtının Üzerinden de, “51 yıl”
geçmiştir.
Kıbrıs'ta artık, “geriye dönüş” söz konusu olamaz. Kıbrıs’ta, artık
“geleceğin kurgusu” temel faktör olarak alınmalıdır. Sözün Özüne
gelecek olursak, Kıbrıs ve Anadolu, “fiziki coğrafyası…” kadar, Siyasi
Mücadelesi birbirine o kadar çok benziyor ki… O benzerlik, her iki
coğrafyanın da; stratejik öneminden kaynaklanıyor. Şehitlerimizi
rahmetle anıyor. Gazilerimize şükran borcumuzu belirtmek isteriz.

Yazarın Diğer Yazıları