Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Kaşgarlı Mahmut ve...

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Kaşgarlı Mahmut’la bizler, Uluğ Türkistan’a gideceğiz. Ata yurduna sıla-i rahim yapacağız. Gönül Coğrafyamızı bir baştan öte başa derin bir tefekkür içerisinde gezeceğiz. Malazgirt-1071 derken, hafızalara gelen gelmiyor ki? Maveraünnehir’den akan o medeniyet ikliminin serin esintileri ile sizler manevi bir hazzın içerisinde kendinizi hissediyorsunuz. Talas ile Fırat, Isık Göl ile Hazar Gölü, Balasagun ile Harput birbirlerine o kadar yakın ki… Cengiz Aytmatov’a, “Elâzığ Şehri, Türk Dünyasının manevi azığıdır…” ifadelerinde öyle bir bağ var ki… Cengiz Aytmatov’dan Kaşgarlı Mahmut’a kadar, Türk Dünyasını birleyen, derleyen, gönüllere kadar inen deruni şahsiyetler…

Kâşgarlı Mahmut kimdir derseniz özetle, “Divan-ü Lügati’t Türk’ü bizlere kazandıran, Türklük biliminin (Türkoloji) kurucusu, Türk sözlükçülüğünün atası…” diyebiliriz. Kaşgarlı Mahmut, soylu/ asil bir aileden gelir. Karahanlı Hanedanına mensup olduğunu söyleyebiliriz.

Divan-ü Türk’ün müellifi Kaşgarlı Mahmut, “Karahanlılar Döneminin bilim ve kültür ortamında yetişen önemli bir Türk düşünürü ve siyaset adamıdır!” Kaşgarlı Mahmut’un ismi ise, “Mahmut bin Muhammed-el-Kâşgari’dir.” Kaşgarlı Mahmut, 1008 tarihinde Kaşgar’da dünyaya gelmişler. Vefat tarihleri ise 1105 tarihi olarak bilinir. Eserleriyle, ‘geleceği inşa eden mütefekkirler…’ Her birini rahmetle anıyoruz.

Destanların Efendisi, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun, “Kaşgar’da Vakit” şiiri bizlere bir dönemi anlatmaktadır;

“Derler ki güzellikte,/ Eşsizdir Van şehrimiz,/ Buhâra “İlm-i Hadis” / Kaşgar, “Divan” şehrimiz// Yer sofralarında sessiz bekleyiş…/ Kaşgar’dayız… bir ramazan vaktidir./ Fergana düzüne çoktan indi gün…/ İdgâh camiinde Ezan vaktidir…// Ezan’ın adı var, sedâsı tutsak…/ Allahuekber’in nidâsı tutsak/ İbâdetler mevcut; edası tutsak…/ Kanımın içine sızan vaktidir// Sessizlik eritmiş demiri, tuncu…/ Bilemiş yürekte mukaddes hıncı/ Yüzlerde görmedik iftar sevinci/ Bu an, ifritimin ezan vaktidir/ Ne zamanların güneşlerin küsufça/ Er doğmuyor Satuk Buğra vasıfça/ Has Hâcipler yetişmiyor Yusuf’ça/ İrfan tarlamızın hozan vaktidir// Kutlu ocaklarda yanmıyor odum/ Bacalardan yüce tütmüyor dudum/ Dil tahtımın şehin şahı Mahmûd’um!/ Türkistan’da Türk’ün hazân vaktidir.”

8 ila 15.yy’lar arası İslâm’ın altın çağı olarak bilinmektedir. 21. Asırda en büyük hüznümüz nedir?

“tarihimizin altın çağından asırlarca uzak kalışımız…” İnancımız ne der; “İlim Müslüman’ın yitik malıdır!” Cengiz Aytmatov haykırır, ‘kendin ol!’ müthiş bir ifade… Geliniz, zaman tünelinden geçerek, 11.asra yüzümüzü şöyle bir dönelim… O asrın, bilim dünyasına gözlerimizi ve de gönüllerimizi çevirelim… Biraz da olsa, ‘kendimize ilham alalım’

11. yy’da, Kaşgarlı Mahmut’un yetiştiği asırda; Bilim Dünyamızın yıldız isimlerine şöyle bir bakalım;

Ebû Nasr Mansûr (960-1936-Matematik, Astronomi), İbnû’l Heysem (965-1040- Fizik, Optik, Astronomi, Felsefe, Teoloji, Matematik), Mâverdî (972-1058- Sosyoloji, Siyaset Bilimi, Hukuk, Teoloji), Birûnî (973-1048- Astronomi, Matematik, Fizik, Kimya, Tıp, Felsefe, Antropoloji, Sosyoloji, Jeodezi, Tarih, Teoloji), İbn Sinâ (980-1037)- Tıp, Felsefe, Kimya, Simya, Astronomi,, Fizik, Mantık, Kelâm, Şiir), Ali bin İsa el-Kehhâl (?-1039- Tıp), Ebû Said Gerdizi (?- 1061- Coğrafya, Tarih),

Ebû Hasan Behmenyar (993-1066- Astronomi, Matematik, Felsefe), İbn Hazm (994-1064- Felsefe, Tarih, Teoloji, Hukuk), Ali bin Rıdvan (998-168- Fizik, Tıp, Astronomi),

Kaşgarlı Mahmud (1005-1102- Dil, Sözlükbilim, Tarih, Türkoloji), Nizâmülmülk (1018-1092- Siyaset Bilimi, Hukuk, Felsefe, Edebiyat), Yusuf Has Hacip (Siyaset Bilimi, Şiir, Felsefe),

Zerkâlî (1029-1100-Astronom, Astroloji), Bekrî (1040-1094-Coğrafya, Tarih),

Ömer Hayyam (1048-1131-Matematik, Astronomi, Felsefe, Şiir, Tarih),

Gazzâli (1058- 1111- Felsefe, Mantık, Fıkıh, Kel4am, Edebiyat, Teoloji, Hukuk, Tasavvuf)

“Malazgirt’i Düşünmek” şiirimizde bir dönemi tefekkür ederiz; “Gazali asrından bir hoş sedadır/ Farabi, Biruni, İbn Sina’yı edadır/ Divan Şehri Kaşgar’a yolculuk,/ Balasagun’da, Yusuf Has Hacip’le sohbettir/ Bilgiye, hikmete her dem sırlara yoldaştır/ Türk’ü vuslat haliyle bir daha anmak/ O hali yaşamak, o hali dertlenmek yanmaktır!”

Yüksek bir kültür, yüksek bir medeniyet havzası üzerinde, insanlığın en muhteşem, moral gücünün zirvelere taşındığı asırlara yolculuk bizlere de büyük bir şevk ve heyecan vermektedir.

Dîvânu Lugâtit-Türk, Kaşgarlı Mahmud’un bu millete kazandırdığı en büyük hazine/ veya serveti kıymetindeki muhteşem eseri… Bu eserin müellifi, Divan-ü Lügati’t Türk’ü 25 Ocak 1072 tarihinde yazmaya başlar ve 12 Şubat 1074 tarihinde tamamlar. Türkçe’nin zenginliğini matuf olan bu eser, “Türkçeden Arapçaya ansiklopedik sözlüktür. Kitâbu Divâni Lugati’t Türk/ veya Türk lehçelerini toplayan kitap…” 11.asırda; günümüzden 10 asır önce kaleme alınmış olan bu eser,

döneminin Türk dili lehçelerini incelemiş ve ansiklopedik lügat halinde bilim âlemine hediye edilmiş yegâne eser… Eserden gaye; Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresine doğru yolculuk yapan bir milletin, “dilinin ne kadar zengin bir dil olduğunu, öyle ki dünyanın en zengin dillerinden biri olan Arapça’dan daha zengin bir dil yapısına sahip olduğunu ispatlar…” Türk Dilinin de, ilk sözlüğü olarak bilinir.

Divanı Lugati’t Türk’ün yazım dili Hakaniye lehçesi olup, açıklamaları ise Arapça ile yazılmıştır. Yazımızda da ifade ettik, Kaşgarlı Mahmut, Karahanlılar Döneminin bilim ve kültür ortamında yetişen önemli bir Türk düşünürü/ aydını ve siyaset adamıdır. Tam adı, “Mahmud bin Hüseyin bin Muhammed el- Kâşgari’dir.” Kâşgarlı Mahmud ile Türk milletinin anavatanı Türkistan Coğrafyasına şöyle bir baktığımızda; “Hazar Denizinden Büyük Khingan Sıra dağlarına, Kuzeyde Sibirya ovalarından, güneyde Pamir Yaylasına, Karanlık dağlar, Altın dağlarına ve Çin’in kuzey eyaletlerine kadar uzanır…” Türkistan, İnsanlık tarihinin cazibe merkezi olarak da anılagelen, bir büyük medeniyet coğrafyasıdır. “Dîvânu Lugati’t- Türk eserinin asıl nüshası, Fatih İlçesinde Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığına bağlı Millet Yazma Eser Kütüphanesi Ali Emiri Arabi Koleksiyonu 4189 numarada bulunmaktadır.”

Divân-ı Lugati’t Türk’le, ilk Müslüman Türk Devleti Karahanlı Devleti/ veya Türk Hakanlığı (840-1212) şimdiki Kırgızistan merkezli Türkistan toprakları üzerinde hükümran olmuş Türk Devletidir.

Karahanlı Devleti, 840 yılında, Kül Bilge Kadir Han liderliğinde kurulur. Tarihi Türk Şehri, Balasagun, Karahanlılar Devletinin Başkentidir. Muhammed Buğra Han (1205-1210) döneminde, Karahanlılar Devletinin Coğrafi sınırlarına şöyle bir baktığımızda; “günümüzün Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Çin’in Uygur Özerk Bölgesini içerisine almaktadır…” Karahanlılarda, ‘vezire yuğruş’ ismi verilir. Yuğruş, Hükümdar adına, devlet işlerini yürütür. Yusuf Has Hacip hükümdarın vezirlikle görevlendirdiği kişiye tuğ, davul, zırh, hil’at, eyer takımı, at ve vezâret mührü verildiğini eserinde belirtir…

Kaşgarlı Mahmud’un eseri Divân-ı Lugati’t Türk isimli eserinde, “8 bin civarında madde başı içerir. Eserde, deyimler, atasözleri, şiirlerden de örnekler verilmiştir.” Kaşgarlı Mahmut bu tarihi eserini, 1077 yılında Bağdat’ta Halife Muktedi- Biemrullah’ın oğlu Ebül-Kasım Abdullah’a takdim etmiştir.

Bu tarihi eserde, “Türkçenin 11. yydaki dil özelliklerini belirten, ses ve yapı bilgisine ışık tutan bir gramer kitap niteliğindedir” Eserde; kişi, boy ve yer adları, Türk tarihi, mitoloji, coğrafyası, halk edebiyatı, tıp bilgilerine yer verir. Eser için, ansiklopedik bir eser tanımı da uygundur… UNESCO, 2024 yılını, “Divânu Lugati’t Türk Yılı” olarak ilan etmiştir.

Bizler, Türk Dünyasının birer neferleri olarak, Kaşgarlı Mahmut ve onun 11. Yy’da kazandırdığı eserle elbette ki, “Türk Dünyasında dil birliğini, alfabe birliğini, kültür birliğini ve Türk Dünyası yazarları, sanatkârları, şair ve mütefekkirleri arasında ilişkilerin bir ortak hedefe doğru yönelmesini arzu etmekteyiz…” Günümüzde önemli bir yere sahip bulunan, Kırgızistan- Türkiye Manas Üniversitesi, Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi’nin sayılarının da giderek artırılmasını arzu ediyoruz…. Selam ve Muhabbetle…

Yazarın Diğer Yazıları