Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Kahramanmaraş'ı tebrik ederim…

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Duydunuz mu? Kahramanmaraş Türkiye’nin ilk “UNESCO Edebiyat Şehri” oldu.

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, konu ile ilgili yaptıkları açıklamada,

“UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na “edebiyat” katıldıklarını ve bunda da başarı göstererek Türkiye’nin ilk “UNESCO Edebiyat Şehri” unvanını kazandıklarını…” belirttiler.

Şiir geleneği ve güçlü edebi mirasıyla uluslararası alanda tescillenen ilk ilimiz Kahramanmaraş oldu.

31 Ekim Dünya Şehirler Günü’nde UNESCO tarafından, “Yaratıcı Şehirler Ağı’na Kahramanmaraş İlimizde dâhil oluyordu…” Kahramanmaraş için ideal bir zirvedir. Burada önemli olan nedir? Kendi şehrine sahiplenme şuurudur. Bu aynı zamanda sanata verilen önemdir/ başlı başına değerdir. Bu değer, Kahramanmaraş’ı önemli bir vizyona taşımış oluyordu. Bölgesinde de, stratejik bir konuma taşıyordu.

Uluslararası düzeyde görünmek güzel bir şey… Kahramanmaraş artık, ‘edebi ve kültürel kimliğiyle…’ Uluslararası arenada bilinen/ düşünülen/ konuşulan bir şehir kimliğiyle karşımıza çıkacaktır.

UNESCO tarafından, “2004 tarihi itibariyle başlatılan Yaratıcı Şehirler Ağı’nın, kültürel miraslarını ve yaratıcı endüstrilerini destekleyerek sürdürülebilir kalkınmayı…” teşvik amacını taşıyor.

Birçok yazılarımızda bugünleri görür gibi vurgu yaptık; “yakın bir zamanda şehirler, markalarıyla ön plana çıkacaktır. Elâzığ Şehri şimdiden kendisini geleceğe hazırlamalıdır…”

İdealist olmak ne güzel bir şey…

Elâzığ’ın Ağın İlçesi Gemuhu Köyünden olan Fethi Gemuhluoğlu, , “İnsana dost olmak, fikre dost olmak, coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, kendi vücuduna dost olmak, komşuya dost olmak gibi kademe kademe, ama entegre, bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur” çağrısının bir ömür boyu muhatabı olmuştur. Biz kendi şehrimize, ‘layıkı veçhe dost olamadık…’

2020 yılının Kasım ayında, Kahramanmaraş; “Edebiyat Yolunda…” kendi edebiyatçılarının isimlerini yaşatıyordu. O zamanlarda da, Türkiye’ye örnek/ model olmuşlardı. “Kahramanmaraş- Göksun arasında yer alan 11 çift tünel, 2 viyadük, 3 köprü ve 6 köprülü kavşağa; Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazit, Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Akif İnan, Alaeddin Özdenören, Ali Kutlay, Aşık Mahsuni Şerif, Hayati,, Vasfi Taşyürek, Abdurrahman Karakoç, Bahattin Karakoç, Sezai Karakoç ve Necip Fazıl Kısakürek’in isimleri veriliyordu…”

Elâzığ Şehri için, “Şiirin Başkenti” dedik

Harput/ Elâzığ için, “Musikimizin asıl merkezi” dendi.

Elâzığ için, “Türk dünyasının vuslat şehri” dendi.

Harput/ Elâzığ için, “Asya’nın Gül Bahçesi” dendi

Harput için, “Açık Hava Müzesi” dendi.

Bu yıl Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarının 28.ncisi yapıldı. Şimdiye kadar Elâzığ Şehrine, 1200 civarında; “Şair, Yazar, Mütefekkir…” katıldı.

Şiir ve Musiki toplantıları bu şehrin vazgeçilmezi oldu…

Teklif ettik, “Uluslararası Hazar Şiir Akşamları, Struga Şiir Akşamları gibi UNESCO desteğini alabilecek bir edebi faktöre sahiptir…”

Teklif ettik, “Elâzığ Şehri, Türk Dünyası Kültür Başkenti…” olma yolunda, başvurusunu yapsın!

1800’li yıllardan günümüze doğru yolculuk yapınız… Elâzığ Şehrinin, ‘Kültür, Sanat, Edebiyat, Musiki Dünyasına…’ şöyle bir dokunun! Bu şehrin çok güçlü bir, ‘Şiir, Sanat, Edebiyat ve Musiki İklimine…’ sahip olduğuna şahit olursunuz… O iklimin, ‘efsane şahsiyetleri…’ O şahsiyetleri, Gazi Atatürk’ün 17 Kasım 1937 Tarihinde Elâzığ’a gelişlerinde, ‘takdirle yâd ettiğini…’ biliyoruz.

Haydi Elâzığ Şehri diyorum, ‘büyük ideallere niyetlen…’

Selam ve Muhabbetle


TEPKİ…

KÜLTÜR VE YETİŞME FAKLILIĞI VE OLAYA BAKIŞ AÇISI ..!!!!

Klasik tepki: “Sıraya geç kardeşim.”

Neoklasik tepki: “Şeker kardeşim sıraya geçiver.”

Realist tepki: “Sıra var.”

Sürrealist tepki: “Sallandıracaksın bunlardan ikisini Kızılay da bak bir daha yapabiliyorlar mı?”

Romantik tepki: “Beyefendi galiba sırayı görmediniz.”

Modern tepki: “Efendim insanımız eğitimsiz. Hâlbuki Avrupa da…”

Postmodern tepki: “Sırana geç lan ayı!”

Uzlaşımcı tepki: “Acelesi olmasa öne geçmezdi, üzmeyin garibi…”

Devrimci tepki: “Altyapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez. Devrim olunca herkes hizaya gelecek.”

Kaderci tepki: “İki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür.”

Felsefeci (septik kuşkucu) tepki: “Ön ve arka kavramları görecelidir. O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir.”

Kantçı tepki: “Efendim, algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa, adam yok olur.”

Kötümser varoluşçu tepki: “Herkes bir gün ölecek. Onurlu bir şekilde bekleyin. Bir gün o adam da ölecek.”

İyimser varoluşçu tepki: “Sıkmayın canınızı, şu anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor.”

Hümanist tepki: “İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz.”

(Sn. Eski Bakanlarımızdan Ali Coşkun Beyefendiden Alıntıdır)

Yazarın Diğer Yazıları