Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İtirazım var

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İtirazım var, bin türlü bahaneye

İlkelerini tek-i diyar edenlere

Korkak, ürkek, mıymıntı, pısırık,

Aydın diye geçinen yüreksizlere

Yüksek bir ahlak, moral isterim,

Hasbihal içinde sual isterim

Titreyen bir vicdan gönül isterim

Sevgiye el açacak gül isterim

İKİYÜZLÜ

İkiyüzlü, hayra çağırsan gelmez!

Sinsice hayır yoluna taş koyar

İyilikten kendine pay almaz

Fitne, fesat, dedikoduyla doyar!

Somurtan yüzüyle selâma gelmez

Aklınca, ifsatla beyinler boyar

İkiyüzlü gönüllerde yer bulmaz


NEDAMET OLUR

Alın teri, gözyaşına karışsın,

Yol, yordam bil; kul hakkıyla barışsın

İyilikler, sevdanla bir yarışsın,

İşte, derde derman feraset olur

Aczin gafletle birleştiği yerde

Mazlumun yanan yüreği de orda

Bir düşün meydan kalır mı namerde?

Nasihat alana nedamet olur

AKLI YAR OLMAYANLAR

Aklı kendisine yâr olmayanlar

Başkalarına nasıl yâr olsun ki?

Kendi gönlünce huzur bulmayanlar

Başkalarına nasıl huzur versin ki?

OKU DER

Yüce Mevla’m, “Oku” der, kati emir

İç ve dış dünyamı ihlasla tamir

Cehalet, Âdem’e en büyük bir ceza

Niza, dünyayı zindan eder, keza

İnsan, karanlığı yıkmakla memur

İnsan, aydınlığa çıkmakla memur

KEDER DÜŞTÜ!

Uykuların üstüne keder düştü!

Gözler bir büyük kâbusa açıldı

Akıllara gizemli soru düştü

Yandı yürekler kâbusa açıldı

Kar düştü, hey gidi vatan üşüdü!

Omuzlarda bin bir keder taşındı

Ağla matem et yanan yüreklere

Nereye dönsem makber, canlar düştü!

NİYET

Niyet, her işin başında irade

İhlasla, sabırla yollar açılır

Yollar, ebede uzanan serüven

Edep yahu ile güller açılır

Talep et, ufkun murada açılır

HASMINI

Hasmını, içinde kendinde ara

İnsana azap, nokta kadar yara

Söz yarası yoktur, bunun utacı

Selam verecek kadar sözü tara

EY AZİZ ŞEHİR

Derdin, derdim bilir; ey aziz şehir

Uykusuz geceler seni sayıklar

Şehrin ışıkları söndüğü zaman;

Pirincin taşını kimler ayıklar

UFKA DALIYOR

Sabah serinliği, ufka dalıyor

Grup esenliği, gönle dalıyor

Ne keder, elem… Deniz kadar durgun

Dost yarenliği, mağribe dalıyor

Gözümde ışık… Deniz kadar dingin

BALIKESİR’DE GAZİ…

Balıkesir, Zağnos Paşa Camisi

Gazi’nin minberde halka vaazı

“Bu millet olamaz, kimsenin hamisi’

Nasrullah Paşa Camisi, Akif’le;

Tarihin, Milli İrade Gemisi…

Zaferin, ilk nişan düştüğü Şehir!

KÖPRÜLER

Ufkumda deniz; karadan gemiler…

Yürütür ecdat, kutlu fetihlere

Boğazın iki yakasına mühür,

Bedri, ‘köprülerle kıtalar aşar’


EDEP YAHU

Sözün başında söyleriz, ‘Edep Yahu’

İnsandan, ‘edebi alın’ ne kalır?

Edep olmazsa neylersin Şahı

Rütbe-i aklı naçar, kalır ahı

ŞEHRİME

Ne istersem, şehrim için isterim!

Şehrime sade, içten dost neferim

Her sabah, yeni bir güne seferim

Şehrim, ‘vuslata akan gönül nehrim’

DELİ DUMRUL

Deli Dumrul’dan hatıra, ayakbastı parası! Asrımıza intikal etti, yol-köprü kirası! Geçersen bir akçe, konarsa beş akçe alırlar; Sorgu-sualsiz durma git, her belde yüz karası

BATAĞA ÇEKERLER

Bize ütopyacı, hayalci derler

Taklitçi, kopyacı olmadık, şükür ya!

Sözü ırağa, batağa çekerler;

Maksadı bilinmez çukur ya!

Bedri istersen, ‘bir ebcet düşür’ ya

İSTEMEK

İstemek, niyettir, yürektir, aşktır

Dalgalarla, dağlara yüklenmektir

Aşk olmayınca çığlık neye yarar;

Feryadı, gözyaşında dinlemektir

TAŞRA GÖZÜYLE

Elâzığ’a, ‘taşra gözüyle’ bakar

Bilmem ki, hangi menzillere akar

Ata Ocağına bin bir kulp takar!

Doğru adımlara doğru söz gerek!

KÖR BAKAR

Zalim, zulmüyle ateşini yakar

Nefreti, melun iblisvari akar

Güzel yurdum hislenirim acına;

Acısına dertlenmeyen kör bakar


Kötü söz, od yatağında taş olur

Güzel söz, bal peteğinde aş olur!

KAHRAMANLARI YAZ!

Ey Oğul, kahramanları bil!

Onların yolları; infak, sebil

Vakarla, merhametle yürüdüler

Mazlum yüreklerde yaşar hep Habil!

Denktaş, Elçibey, Dudayev, Doktor Ahmet;

Aliya İzzet Beyler, gönüllerdesiz,

Onlarla sınırları güvende bil!

İSTERİM

Kalbi sükûn, kalbi huzur isterim

En darda yoldaşım, ‘Hızır’ isterim

Gönül gibi bir dost, vezir isterim!

Söz ile özüme nazir(e) isterim

Hasbi niyet, duadır her talebim

KALEM VİCDANIN TERAZİSİNDE

Kalem, vicdanlının terazisinde

Hak der tartar, haddini bilir aşmaz!

Arş da ve yerde kutlu mâzisinde

İfrat ve tefrit yoktur vezni hiç taşmaz

Kalem, âlemi gezen bir seyyahtır

Ah derim, gecenin bahtı siyahtır

Yüreğimde yangın, helal siftahtır

Sevda odur, eğilir, yere düşmez

Yazarın Diğer Yazıları