İtirazım var, bin türlü bahaneye
İlkelerini tek-i diyar edenlere
Korkak, ürkek, mıymıntı, pısırık,
Aydın diye geçinen yüreksizlere
Yüksek bir ahlak, moral isterim,
Hasbihal içinde sual isterim
Titreyen bir vicdan gönül isterim
Sevgiye el açacak gül isterim
İKİYÜZLÜ
İkiyüzlü, hayra çağırsan gelmez!
Sinsice hayır yoluna taş koyar
İyilikten kendine pay almaz
Fitne, fesat, dedikoduyla doyar!
Somurtan yüzüyle selâma gelmez
Aklınca, ifsatla beyinler boyar
İkiyüzlü gönüllerde yer bulmaz
NEDAMET OLUR
Alın teri, gözyaşına karışsın,
Yol, yordam bil; kul hakkıyla barışsın
İyilikler, sevdanla bir yarışsın,
İşte, derde derman feraset olur
Aczin gafletle birleştiği yerde
Mazlumun yanan yüreği de orda
Bir düşün meydan kalır mı namerde?
Nasihat alana nedamet olur
AKLI YAR OLMAYANLAR
Aklı kendisine yâr olmayanlar
Başkalarına nasıl yâr olsun ki?
Kendi gönlünce huzur bulmayanlar
Başkalarına nasıl huzur versin ki?
OKU DER
Yüce Mevla’m, “Oku” der, kati emir
İç ve dış dünyamı ihlasla tamir
Cehalet, Âdem’e en büyük bir ceza
Niza, dünyayı zindan eder, keza
İnsan, karanlığı yıkmakla memur
İnsan, aydınlığa çıkmakla memur
KEDER DÜŞTÜ!
Uykuların üstüne keder düştü!
Gözler bir büyük kâbusa açıldı
Akıllara gizemli soru düştü
Yandı yürekler kâbusa açıldı
Kar düştü, hey gidi vatan üşüdü!
Omuzlarda bin bir keder taşındı
Ağla matem et yanan yüreklere
Nereye dönsem makber, canlar düştü!
NİYET
Niyet, her işin başında irade
İhlasla, sabırla yollar açılır
Yollar, ebede uzanan serüven
Edep yahu ile güller açılır
Talep et, ufkun murada açılır
HASMINI
Hasmını, içinde kendinde ara
İnsana azap, nokta kadar yara
Söz yarası yoktur, bunun utacı
Selam verecek kadar sözü tara
EY AZİZ ŞEHİR
Derdin, derdim bilir; ey aziz şehir
Uykusuz geceler seni sayıklar
Şehrin ışıkları söndüğü zaman;
Pirincin taşını kimler ayıklar
UFKA DALIYOR
Sabah serinliği, ufka dalıyor
Grup esenliği, gönle dalıyor
Ne keder, elem… Deniz kadar durgun
Dost yarenliği, mağribe dalıyor
Gözümde ışık… Deniz kadar dingin
BALIKESİR’DE GAZİ…
Balıkesir, Zağnos Paşa Camisi
Gazi’nin minberde halka vaazı
“Bu millet olamaz, kimsenin hamisi’
Nasrullah Paşa Camisi, Akif’le;
Tarihin, Milli İrade Gemisi…
Zaferin, ilk nişan düştüğü Şehir!
KÖPRÜLER
Ufkumda deniz; karadan gemiler…
Yürütür ecdat, kutlu fetihlere
Boğazın iki yakasına mühür,
Bedri, ‘köprülerle kıtalar aşar’
EDEP YAHU
Sözün başında söyleriz, ‘Edep Yahu’
İnsandan, ‘edebi alın’ ne kalır?
Edep olmazsa neylersin Şahı
Rütbe-i aklı naçar, kalır ahı
ŞEHRİME
Ne istersem, şehrim için isterim!
Şehrime sade, içten dost neferim
Her sabah, yeni bir güne seferim
Şehrim, ‘vuslata akan gönül nehrim’
DELİ DUMRUL
Deli Dumrul’dan hatıra, ayakbastı parası! Asrımıza intikal etti, yol-köprü kirası! Geçersen bir akçe, konarsa beş akçe alırlar; Sorgu-sualsiz durma git, her belde yüz karası
BATAĞA ÇEKERLER
Bize ütopyacı, hayalci derler
Taklitçi, kopyacı olmadık, şükür ya!
Sözü ırağa, batağa çekerler;
Maksadı bilinmez çukur ya!
Bedri istersen, ‘bir ebcet düşür’ ya
İSTEMEK
İstemek, niyettir, yürektir, aşktır
Dalgalarla, dağlara yüklenmektir
Aşk olmayınca çığlık neye yarar;
Feryadı, gözyaşında dinlemektir
TAŞRA GÖZÜYLE
Elâzığ’a, ‘taşra gözüyle’ bakar
Bilmem ki, hangi menzillere akar
Ata Ocağına bin bir kulp takar!
Doğru adımlara doğru söz gerek!
KÖR BAKAR
Zalim, zulmüyle ateşini yakar
Nefreti, melun iblisvari akar
Güzel yurdum hislenirim acına;
Acısına dertlenmeyen kör bakar
Kötü söz, od yatağında taş olur
Güzel söz, bal peteğinde aş olur!
KAHRAMANLARI YAZ!
Ey Oğul, kahramanları bil!
Onların yolları; infak, sebil
Vakarla, merhametle yürüdüler
Mazlum yüreklerde yaşar hep Habil!
Denktaş, Elçibey, Dudayev, Doktor Ahmet;
Aliya İzzet Beyler, gönüllerdesiz,
Onlarla sınırları güvende bil!
İSTERİM
Kalbi sükûn, kalbi huzur isterim
En darda yoldaşım, ‘Hızır’ isterim
Gönül gibi bir dost, vezir isterim!
Söz ile özüme nazir(e) isterim
Hasbi niyet, duadır her talebim
KALEM VİCDANIN TERAZİSİNDE
Kalem, vicdanlının terazisinde
Hak der tartar, haddini bilir aşmaz!
Arş da ve yerde kutlu mâzisinde
İfrat ve tefrit yoktur vezni hiç taşmaz
Kalem, âlemi gezen bir seyyahtır
Ah derim, gecenin bahtı siyahtır
Yüreğimde yangın, helal siftahtır
Sevda odur, eğilir, yere düşmez