Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

İsmail Özmel'i Yâd ederken

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Niğde İlimizin yiğit insanı, bilge kişisi, vakıf zihniyetinin
mümessili, yazar ve edebiyat dünyamızın mümtaz şahsiyeti, ‘İsmail
Özmel ’de, bu fani âlemden baki âleme heybesini doldurarak göç
ettiler.

Göçler beni korkutur, efendim! Ve hele özellikle de, ‘ilim irfan göçü
oldu mu çığlıklar da büyür!’

Budanır ülkemde nice çınarlar. Dost yüzler ararım; sevgi, aşk dolu
yüzler! Ah! Çekerim, içime gelmez havası… Sanki kalmamış şehrin
davası! Çekilmez çilesi, dört yanı zehir dolu! Her geçen yıl, ülkem ve
insanı daha da yalnızlaşıyor. Beş hukuk mezunu/ Avukat insan tanıdım.
Türkiye’miz de, Anadolu’muzda, aynı hassasiyetlerde zirve yapmış beş
isim… Beş Vakıf İnsan… Beş Erdemli İnsan… Anadolu Dergiciliğinin de
mimarları… Ve her biri de, aynı zamanda çevresinde saygıyla yâd edilen
halk bilimci…  Ahmet Kabaklı (Türk Edebiyatı- İstanbul) İsmet Özmel
(Akpınar- Niğde), Av. Nevzat Türkmen (Erciyes), Av. Şevket Behsanoğlu
(Karacadağ-Diyarbakır) Av. Fikret Memişoğlu (Yeni Fırat-Elazığ)… Bu
insanların en büyük özellikleri, ‘vakıf insan oluşları…’ Kendilerini
kültüre, sanata, edebiyata/ veya içerisinde yaşadığı şehre/veya
insanına adamış olmaları… Dergiler, bulundukları şehrin her biri,
‘edebi mahfilleri…’ veya ‘fikir kaleleri…’ oluşudur. Mesela, KKTC’den
bir halk bilimci olan Harid Fedai’yi de özledik… Mekânları cennet
olsun. Bir şey var ki, bu insanların kolay kolay yerleri de dolmuyor
efendim…

İsmail Özmel’in sürekli kalemi elindeydi… Akpınar Dergisini son
nefesine kadar bırakmadı. Akpınar Dergisinin Nisan- Mayıs- Haziran
2025 tarihli 110. Sayısında, “Namık Kemal Özel Dosyası ile okuyucuya
merhaba demişlerdi…” Bu sayıda, merhum İsmail Özmel, Prof. Dr. İnci
Enginün, Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, İsa Kocakaplan, Cenap Şahabettin,
Hüseyin Siret Özsever, Reşat Nuri Güntekin’in imzalarıyla, “Vatan
Şairimiz Namık Kemal’in hayatı, eserleri ve edebiyatımızdaki yeri
dikkatle ele alınıyordu…” Rahmetli İsmail Özmel, son nefesine kadar,
“milli değerlere hassasiyetini dile getirdiler!”
Niğde Üniversitesi bir büyük ahde vefa örneği gösteriyorlar ve “Yazı
Hayatının 50. Yılında İsmail Özmel…” anlatılıyordu. 2012 Yılının Kasım
Ayında gerçekleştirilen Bilgi Şölenine; “Prof. Dr. Saim Sakaoğlu,
Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat, Prof. Dr. Ali İhsan Kolcu, Dr. Faruk
Yılmaz,
Kibar Ayaydın, Murat Soyak, Mehmet Baş, İdris Yavuz, Osman Aytekin…”
farklı, farkındalığı olan konu başlıklarıyla İsmail Özmel’i
anlatıyorlardı…
İsmail Özmel, Şiir hakkında şu ifadeleri kullanırlar; “Şiir biz
Türkler için hayatın bir parçasıdır. Şiir, kısacık bir zamanın uzun
süren şarkısıdır. Şiir, milli kültür hazinelerinden, ötelerden
beslenen nazlı bir çiçektir, şair iklimin özünü mısralara taşır ve
sonuçta, şiir dilin en yüksek seviyede kullanılmasıdır.”
İsmail Özmel, “Türkçe’nin Tadına Vardığım Zaman” şiirinde şöyle seslenecekler;

“Türkçe’nin tadına vardığım zaman
Derin bir uykudan uyandım meğer.
Müjde oldu kaleme, gönle doğdu aydınlık
Uykusuz gecelerin hediyesi bu seher!”
Gözlerim dolu dolu, Serin rüzgârlar ister. İsmail’i bakışlar, derin
nefesler ister… Hayat, erdemli koşu, Koşuya, kahraman ister…
Kahramanlar kolay yetişmiyor efendim.
İsmail Özmel’in, gelecek kuşaklara taşıdığı eserlere şöyle bir
bakalım; “Muhafazakârlık ve Medeniyet, Zaman Kuşun Kanadında, Her
Mevsim Bahar, Özdeyişler, Niğdeli Şair ve Yazarlar, Türkçenin
rüzgârında, Türk Edebiyatından Esintiler, Özdeyişler, Bir Daha
Yaşamak, Türk Musikisi ve Kültürümüz, Bütün Şiirler, Sihirli Zaman,
Kültür ve Tarih Sohbetler, Dil ve Edebiyat Yazıları,
Denemeler- Yorumlar,  Yansımalar, Geçmişten Günümüze Niğde, Doğduğum
Şehir Niğde, Bindallı Yazılar,  55 Soruda Düşünen insan, Yunus Emre
Tetkiklerine Eleştirel Bir Bakış…”

Akpınar Dergisi, 19 yıl boyunca, 110 sayı ile okuyucu ile buluşacaktı…
Bir, “atölye çalışması gibiydi!”

Her sayısını merakla beklerdik… Kendine has/ veya kendine öz bir
formatı vardı. O formatı hiç bozmadılar… Rahmet mekân, diyaloğu ’da
hiç eksik etmediler. Yüreğiyle seslendiler. Bizler biliyoruz ki,
“dostluklar ebedi oldu mu, Eserler, her biri dolu dolu gelir.

İsmail Özmel ’ler,
Gemuhluoğlu ne diyorlar; “İnsana dost olmak, fikre dost olmak,
coğrafyaya dost olmak, tarihe dost olmak, Kendi vücuduna dost olmak,
komşuya dost olmak gibi kademe kademe,
Ama enteğre, bir bütün içinde bütün dostluklar söylenmeye mecburdur.”
İsmail Özmel, gördüğümüz kadarıyla dostlukları, insan-ı kâmil
üzerinde…Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun. amin

Yazarın Diğer Yazıları