Birçok batılı bilim adamları, Türk ve İslam Medeniyeti olmasaydı!
Bugünkü batı medeniyeti asla olmazdı!
İlmin,, hikmetin, marifetin kaynağına hiç indiniz mi?
Şüphesiz ki, 17. yy’e kadar, İslam Dünyası; Bilimde ve Sanatta, Batının önündedir…
Batıya yön veren, bilim adamlarımızı, onları rahmetle anıyoruz…
İbni Fazıl (739-805) 12 asır önce, ‘ilk kâğıt fabrikasını’ kuran vezir!
Cabir Bin Hayyan (721-805), Maddenin en küçük parçası, ‘atomun parçalanabileceğini’ bundan 1200 yıl önce söylemiştir!
Sabit Bin Kurra (?- 901) Newton’dan çok önce diferansiyel hesabını keşfeden bilgin. Dünyanın çapını doğru olarak hesaplayan ilk İslam bilgini…
İbni Firnas (? – 888) Wright kardeşlerden önce, 1000 sene önce ‘ilk uçağı yapıp’ uçmayı gerçekleştiren âlim…
Mes’udi ( ?- 956) Mes’udi günümüzden 1000 sene önce ‘depremlerin oluş sebebini’ açıklamıştır.
İbni Heysem (956-1051) Optik ilminin kurucusudur. Galile teleskopunun arkasındaki isim.
Beyruni (973-1051) Dünyanın döndüğünü ilk bulan bilim adamı. Beyruni, Amerika Kıtasının varlığını Kristof Kolomb ’un keşfinden 500 sene önce bildirmiştir.
Ömer Hayyam ( ? – 1123) Cebirdeki, Newton veya binom formülünün asıl kâşifi…
Bitruci (13. Yy) Kopernik’e yol açan öncülük eden astronom bilim adamı
Akşemsettin (1389-1459) Pasteur ’den önce mikrobu bulan ilk bilim adamı…
İbni Macit (15. Yy) Ünlü bir denizci ve coğrafyacı. Vasco da Gama onun bilgilerinden ve rehberliğinden istifade ederek Hindistan’a ulaşmıştır…
Kambur Vesim ( ?- 1761) Verem Mikrobunu Robert Koch’dan 150 sene önce keşfeden ünlü doktor.
Batıya yön veren bilim adamlarının isimlerine ‘onlarcasını’ sayabiliriz…
Farabi, İbni Sina, Razi, Battani, Cahiz, Harizmi, Ebul Vefa vesaire…
Bütün bunlar neyi anlatıyor;
İslam, ilmi sürekli teşvik etmiştir…
Kuran’ın her ayeti, ‘ilme kapı aralamıştır…’
Hadis, “İlim, kadın ve erkek her Müslüman’a farzdır”
Hadis, “Bilim Çin’de bile olsa onu gidip alınız”
Kuran’ın ilk emri; “Oku…”
He şey 17. yy’e kadar…
Bu tarihlerden sonra;
Batı dünyası, bizim önümüze geçecekti!
El-İnsaf diyoruz! Eyvah diyoruz!
18. yy’dan sonra, ‘beşik uleması’ çıkıyor!
Şekilci, nakilci, ezberci, kopyacı, ütopyacı bir zihniyet…
Ona, ‘taassup’ eklenince vay halimize, diyoruz!
İnşallah, 21. Asır; Bu milletin ‘aydınlanma asrı’ olur…
13. Asırda, Anadolu’yu aydınlatan ruha baktınız mı?
Ahmet Fakih, ilk Türkçeci…
Ahi Evran, Esnaf Teşkilatını kuran deha…
Hacı Bektaşi Veli, Sevgiye açılan kapı…
Yunus Emre, Doyulmaz sevgi ve muhabbet…
Şeyh Edibali, Osmanlı’yı kuran manevi iklim!
Mevlana, aşk deryası…
Ve daha niceleri ki;
Hacı Bayram Veli, Süleyman Çelebi, Âşık Paşa, Gülşehri, Emir Sultan, Somuncu Baba…
Anadolu, ondaki manevi kutsi cereyan…
Biz böyle, zengin bir iklimden geliyoruz…
Sahabe meşrepli bir yürektir bu!
O manevi yangın, Anadolu’nun mayasında var!
İkliminde, şahsi hükmünde var! Bir büyük aşk terennümüdür…
Batı kendisini, öncelikle Türk İslam Medeniyetini dikkatle inceleyerek,
Kendisini gelecek asırlara hazırlamıştır.
Öyle ki, Batı dünyasında bütün bilimlerin temelleri
17. yüzyılda atılmış;
Descartes, Kepler, Kopernik, Galile, Harvey,
Francis, Bacon, Hobbes, Locke, Newton, Spinoza, Pascal
Bu dönemde birçok eserler vererek,
İnsanlığın fikir ve düşünce alanında ileriye doğru büyük atılımlar yapılmasını sağlamışlardır
Batılı bu bilim adamlarını besleyen de,
Yukarıda da isimlerini zikrettiğimiz,
Türk ve Müslüman bilim adamlarıdır.
KIYAMET MANZARASI!
Kur’an ‘O’ günü tasvir ediyor;
Ayet, “O gün gök, erimiş maden gibi olur!” (Mearic, 8)
Ayet, “Dağlarda (atılmış) rengârenk yün gibi olur!” (a.g.e, 9)
Ayet “Ve (o günün dehşetinden) bir dost, bir dostu(n halini) sormaz” (a.g.e, 10)
Kur’an o günleri ve insanı anlatıyor;
Ayet, “Onlar birbirlerine gösterilirler (fakat konuşamazlar) Günahkâr(kâfir) olan kimse
Arzu eder ki, o günün azabından (kurtulmak için) oğullarını feda etsin” (a.g.e 11)
Ayet “Ve karısını, kardeşini! Ve kendisini barındıran aşiretini!” (a.g.e. 11,12)
Ayet “Ve (öyle ki) yeryüzünde kim varsa hepsini (feda etsin de) sonra (bu diyet) onu (o azaptan) kurtarsın!” (a.g.e, 14)
Şurası muhakkak ki, ‘kimse kimsenin günahını taşımaz…’
Ayet, “Kim doğru yola giderse ancak kendisi için doğru yolda bulunur. (sevap kendisinedir). Kim de sapıklık ederse, yalnız kendi aleyhine sapıklık eder. (cezasını çeker)
Hiçbir günahkâr da başkasının günahını taşımaz.
Bir de biz, bir Peygamber göndermedikçe azap etmeyiz.”
(17/ İsra 15)
İnsan, yaratılış fıtratı olarak “çok hırslı ve acelecidir…”
Öyle ki, insana bir şer/ kötülük dokunduğu zaman, ‘feryat eder…’
Hayır, dokunduğu zaman ise, ‘cimridir…’
Hayatı, “sabır ve şükür ekseninde…” düşünmeliyiz!
Zorluklara/ sıkıntılara, sabretmek…
Genişliğe ve zenginliğe, şükretmek…