Hz. Süleyman öyle bir niyazda bulunur ki,
Ayet, “Dedi ki; “Rabbim! Bana mağfiret buyur ve bana,
Benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir saltanat ihsan et!
Şüphesiz ki Vehhab (çok ihsan edici) olan ancak sensin!” (Sâd, 35)
Ayet devam ediyor,
“Bunun üzerine rüzgârı ona boyun eğdirdik;
Onun emriyle istediği yere yumuşak olarak akıp giderdi.” (Sâd, 36)
Ayet, “Her bina yapan ve dalgıçlık eden şeytanları (cinleri) de,
Ve (zarar vermemeleri için) zincirlerle birbirlerine bağlı olan,
Diğerlerini de (ona boyun eğdirdik)” (Sâd, 37-38)
Süleyman ismiyle hafızalara ilk gelen de, ‘hükümdarlık…’ nimetidir!
Hz. Süleyman’ın o duası kabul olmuş;
İnsanlık tarihinin en etkili ve en kudretli devletini kurmuştur!
Onun misalleri Kur’an da anlatılır… “Süleyman…” ismi dedik!
O ismi bizler, ‘hükümdarlık…’ ile birlikte anarız!
O nimeti bizim tarihimizde;
16. yy’da cihan devleti ihtişamıyla yaşayan, Kanuni Sultan Süleyman’dır!
GÜZEL SÖZ ONA YÜKSELİR!
Bütün güzellikler, iyilikler birbirlerini besler!
Ayet, “Kim (izzet ve şeref) istiyorsa, o halde (bilsin ki),
İzzet tamamıyla Allah’ındır. Güzel söz ona yükselir;
Salih amel de onu (o güzel sözü) yükseltir.
Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince onlar için,
(Pek) şiddetli bir azap vardır.
İşte onların tuzağı yok mu, (bil’akis) kendisi darmadağın olur” (Fatır, 10)
Asrımız da, en büyük ihtiyacımız nedir?
Yüreklerden çağlayarak akan, ‘güzel sözlerdir…’
O sözlerle, ‘amel eden…’ Salih kişiler!
İnancımız ne diyor, “Doğruluk emanettir…”
O emaneti bir ömür boyu taşıyanlara ne mutlu!
BİR OLAMAZLAR!
Kimler bir olamazlar;
Ayet, “Körle, gören (kâfir ile mü’min); Karanlıklar ile nur (batıl ile hak);
Gölge ile sıcaklık (cennet ile cehennem) bir olamaz!” (Fatır, 19-21)
“Dirilerle ölülerde bir olamaz!” (Fatır, 22)
İnanmış bir insanın hak katında yükseldiği derece veya rütbe!
O rütbe öyle bir rütbe ki,
“O (Rabbiniz) sizi yeryüzünde halifeler kılandır!” (Fatır, 39)
Her Müslüman, bu ayetin şuurundadır!
Gaye ve ufkumuz, Kur’an’ı sadece yüzünden okumak değil;
Onu yaşamaktır!
EMANETİ YÜKLENEN İNSAN!
İnsan büyük bir sorumluluk yüklenmiştir.
Nedir o?
Kâinatın emaneti!
Ayet, “Muhakkak ki biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de,
(Onlar) onu yüklenmekten çekindiler ve ondan korktular;
İnsan ise onu yükleniverdi.
Doğrusu o çok zalim ve çok cahildit” (Ahzab, 72)
İnsanı zalim yapan nedir?
İnsanı cahil yapan nedir?
Ondaki, ‘ene’dir!
‘Benlik duygusudur…’
Âlemin anahtarı, ‘insanın eline…’ verilmiştir!
İnsandaki doyumsuz, ‘hırs…’
Öyle bir hırs ki, “bütün dünya ona verilse…”
“Daha var mı!” diyecektir!
Hadis, “Âdemoğlu için iki vadi dolusu mal olsaydı,
Mutlaka bir üçüncüsünü isterdi.
Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur.”
İnsandaki aşırı hırsa ait bir hadiste de şöyledir;
“bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar,
Kişinin mal ve şeref hırsıyla dine verdiği zarardan
Daha fazla değildir…”
Kur’an bizleri ikaz ediyor, uyarıyor;
“Allah’dan sakının ve doğru söz söyleyin…”
Sakınma nedir?
Kötülüklerden ve günahlardan korunmaktır!
“Allah’a ve Resulüne itaat etmektir…”
PEYGAMBERE SELAT GETİRMEK!
Ayet, “Muhakkak ki Allah ve melekleri, O peygambere salât ederler.
Ey iman edenler! (Siz de) ona salât edin,
Ve (ona) teslimiyetle selam verin!” (Ahzab, 56)
Salâvatın manası, ‘rahmettir…’
Salâvat, mü’minin ‘rahmet duasıdır…’
Ayet, “(Ey Resulüm) Kitaptan sana vahyedileni oku,
Ve namazı (Salâtı) hakkıyla eda et! Şüphe yok ki Salât,
Çirkin işlerden ve kötülüklerden (insanı) alıkoyar.” (Ankebut, 45)
Birbirimize selam vereceğiz, rahmet duasında bulunacağız!