ŞİİRİN BAŞKENTİ
Sadık Kemal Tural'dan, sesleniş
"Şiirimizin Başkenti, ELAZIĞ"
Sevgi dolu, yürek dolu; besleniş!
Alkışlarda, şiirin mahşeri alanı
ŞAİRİN YÜREĞİNDE
"Tarihler ismini andığı zaman;"
Türkistan’dan yürekli ses yükselir
Bahar çiçekleri açtığı zaman,
Uygarlığın ışıkları yükselir
O ışıklar, şairin yüreğinde...
GÜL BAHÇESİ
Tebrizli şairden, kutlu iltifat;
"Harput, Orta Asya'nın gül bahçesi"
Tarihi buluşturan vuslat şehri,
Gül Bahçesine misafir; Şairler,
Gönlümüzün erenleri, HOŞ GELDİNİZ
KIRGIZ NİŞANI
Aytmatov'dan, yüreklere dokunuş,
"Türk Dünyasının Manevi Azığı"
Roman tarzında, lütufkâr okunuş
Hazar'a ikram edilen yüzüğü,
O yüzükte kazılı, Kırgız nişanı
HAZAR'DA HUZURA ERDİ
Hazar'da, Gaspralı'yı dinlerim;
"Dil'de, İş'te, Fikir'de Birlik" derdi
Bir olmak, şuuruna erdim, geldim.
Gönüller Hazar'da; 'huzura erdi'
ESKİLER
Eskiler, neden aranır, sorulur
Sular, kendi mecrasında durulur
Taşarsa, kendi mecrasından sular;
Durulmak için gönüller yorulur
O gönüllerden, eskiler sorulur
AKILLA…
Akılla, bir yere kadar gidersin!
Beş duyunun da sınırları var
Gönül, her türlü çığlığın sesidir
Gönülle, deryalar aşar gidersin
BAHAR ÇELENGİ
Hazar'dan köprüler kurdum, Türk illerine
Bir büyük sevda yürür, gönül dillerine
Şiirin efsunkâr nakışlı güllerine
Hiç solmayacak "bahar çelengi" yakışır
YÜZÜ KARASI
Ha Filistin, ha Doğu Türkistan'ım
Acılardan başka yoktur bir anım
Sebiller gibi akar durur kanım
İnsanlığın ayıbı, "yüzü karası"
Ankara, "merhem olsun" yarası
İnsanlığın yarası, sızısı benim!
BİR MİLLETİZ
Kökleri derinde, mümbit ağacız
Bir gövde de nice dal, nice budak
Heybetiyle nazar eden bir dağız
Her damla gözyaşı, millete adak
HAZAR ŞİİR AKŞAMLARINA
Altaylardan Hazar'a yürekler yürür
O yürekler, fetih diliyle konuşur
Yirmibirinci asır, "aslına" yürür
Yürür de, cihan diliyle konuşur
FÜTÜVVET DİLİYLE
Canlar, dostlar, yarenler;
Gelin, fütüvvet diliyle konuşalım,
Dedikodu, bizim işimiz değil
Ferasetle engelleri aşalım,
Ağulu pusular aşımız değil
Coğrafyayı gönül evi yapalım
Gönülden yollar, köprüler yapalım
Sevgiyi, evimize harç yapalım
Gönülsüz işler muradımız değil
DÜNYA İMTİHANI
Dünya, Âdem’in sürgün imtihanı
Dünyada hazırlar, ebedi hanı
Yüksek bir ahlak duygusu adalet
İlim, hikmet, marifet serüveni
Denizler mürekkep, kalemin hani?
Âdem’le züldür cehalet, atalet
SEVDANIN DİLİ
Sevdanın dili, hicrandır dünya da
Dermanın dili, burhandır dünya da
Rüzgârın dili, devrandır dünya da
Divanın dili, şükrandır dünya da
Hasretin dili, irfandır dünya da
YEDİ BAŞAK VEREN
Kıyama kalkar su, huşu içinde
Dökülür deryaya, koşu içinde
Damla damla akan gözyaşı değil;
Yedi başak veren düşü içinde
Yeni nesil ümit dolu, hınç dolu
Sana rehber olsun ecdadın yolu
Oğuz'un Kayı, Kınık, nice kolu
Domaniçler sürgün versin yeniden
21 EKİM GÜNÜ KEMALİYE
“Siz kemale ermiş insanlarsınız!”
Gazi Atatürk’e adaş oldunuz!
Kemaliye, ufkuyla anlarsınız
Vatan sevgisiyle ihya (kardeş) oldunuz!
Sıla-ı Rahimle bir canlarsınız!
GURBET
Gurbetin kaynayan yarasıyım ben
Bir garip çilenin darasıyım ben
Düştün mü gurbete, derin kuyuya
Gurbette, sılanın sızısıyım ben
Gurbeti içinde yaşayan bilir
Bir büyük çileyi taşıyan bilir
Dağ, taş, kanat çırpan aşiyan bilir
Gurbette, sılanın şarkısıyım ben
HAZARDA BULUŞALIM
Şair yürekler, Hazar'da buluşalım
Bir aşk risalesini bölüşelim
Kopuzdan, saza uzanır nağmeler
Ahmet Yesevi ‘den çağlayan hikmet,
Söz meclisinde kalpler çakmak çakmak
Aşkla, hünerle deryalara akmak...
Akşam vaktinin zarafeti...
GÖNLÜMÜ VERDİĞİM ŞEHİR
Derler, “Elâzığ bir çanak içinde”
Sevdası, Uluğ Türkistan içinde
Çanak tutar eller, gülzar içinde
Türküler, gönlümü verdiğim şehir
DUAMI BIRAKTIM
Halep’te, gözyaşımı
Kerkük’te, gönlümü bıraktım
Fırat Vadisinde, hüznümü
Harput’ta, dua mı bıraktım…
SES DÜNYAMIZ
Türküler, şarkılar ses dünyamız
Türkülerle söyleşir, dertleşiriz
Şiir, sanat, edebiyat; söz dünyamız
Sözümüzle halleşir, eyleşiriz