HAYATIN HER ANI
Hayatın her anını, ibadet bil
Güzel hasleti, kendine adet bil
İhlasla bak, kâinat sarayına;
Her zor anını Rabbinden medet bil
Huzura doğan günü saadet bil
İyilik ile ihsanı Cevdet bil
Gök kubbeni kandillerle donatmış
Her kıyamda miracını avdet bil
Bakara Suresi 215 ayette şöyle buyrulur;
“Sana neyi harcayacaklarını soruyorlar, de ki;
Hayırdan sarf edeceğiniz, ana baba, en yakınlar, yetimler, düşkünler,
Ve yolda kalmışlar içindir.
Hayırdan ne işlerseniz şüphesiz ki Allah bilir.”
Öncelikle ‘sosyal adalet’ diyoruz.
Sosyal adaletin tesisinde, ‘sorumluluklar’ düşüyor!
Güçlü bir aileden yola çıkarak; ‘sağlıklı bir toplum’ diyoruz!
Bencillik etmeyeceğiz! Cimrilik etmeyeceğiz! Kibirlenmeyeceğiz…
Erdemli insandan erdemli aileye ve erdemli topluma…
SULH VE SELAMET!
21.asrın en büyük özlemi nedir; “sulh ve selamet…”
Bakara Suresi 208 ayette şöyle buyrulur;
“Ey iman edenler! Hep birden (Allah’a itaat ve ona kul olmanın derin
anlam ve hikmetini anlayarak) sulh ve selamete girin. Şeytanın
adımlarına uymayın.
Şüphesiz ki o sizin apaçık düşmanınızdır!”
Hakka teslimiyet, insan hakları, birlik ve beraberliğin korunması,
Sulhu temel esas almak…
“Yurtta Sulh!” denildiği zaman; huzur, güven, adalet, hoşgörü birlikte
düşünülür.
Sabra niyet et, selâmet bulursun
Hayra niyet et, hidayet bulursun
Tebessüm et, hayatın çilesine;
Şükründe nice alâmet bulursun
AZIK EDİNİN
Bakara Suresi 197 ayette şöyle buyrulur;
“Azık edinin. Doğrusu azığın hayırlısı takva (Allah’dan korkup
kötülüklerden sakınmak)dır.
Ve (ancak) benden korkun, ey akıl sahipleri”
Allah korkusu insana iç huzuru, özgüveni, sağduyuyu kazandırır.
Sıklıkla, “her şeyin hayırlısı!” deriz. Şerden, şer sahiplerinden kaçarız!
Cenab-ı Hak, “sinelerde dolaşanı en iyi bilendir!”
İnsanın kendisini kontrolü, özeleştirisi o kadar önemlidir ki…
Nefis, ‘insana kötülükleri emreder!”
Nefsimizle değil; ‘aklımızla, sağduyumuzla, vicdanımızla’ hareket edeceğiz!
“Hayır ve iyiliklerde yarışacağız!”
RÜŞVET
“Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin; insanların
mallarından bir kısmını bile bile günah işleyerek yemeniz için onu
hâkimlere (rüşvet yollu) aktarmayın” (Bakara, 188)
Bazı, ‘kendini bilmişler’ paranın açamayacağı kapı yoktur derler!
Rüşvette zulüm, haksızlık, hukuksuzluk binbir türlü kötülükler içiçe
“Zalim ve haksız olduğun halde sakın davacı ya da davalı olma!”
İnancımız, “zulüm yanan ateştir!” der. Ateşe yaklaşmayınız!
İnancımız, “ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız!”
İFTİRA!
“Atalarımız, 'iftira at, izi kalır'
Karanın karası, doğrunun izi kalır
Malum sanatı kendine yar edenin
Ebedi lekesi, silinmez izi kalır”
Ayet, “Kim bir hata veya bir günah işlerde sonra onu bir suçsuzun
üzerine atarsa,
O takdirde şüphesiz ki, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur”
(Nisa, 112)
Bir söz vardır; “aciz insan şikâyet eder. Asil insan idare eder.
Basit insan iftira eder. Sabırlı insan azim eder.
Şükürsüz insan beddua eder!”
Basit, aciz ve şükürsüz insanlar…
Bu insanlar, ‘gafletin ve ihanetin birer parçası’
İftira sözlükte, “Bir kimseye gerçek olmayan, Olumsuz bir durumu, bir
suçu, amaçlı olarak,
Bilerek yükleme, kara çalma!”
İftira, o kadar çirkin ve mel’un bir eylemdir ki,
Sadece iftiraya uğrayanı değil, ‘değerlerimizi de’ öldürür!
İftira bir ülkede ‘adet haline gelir’ yaygınlaşırsa;
O ülkede, ‘iyiler ve iyilikler…’ yol olmaya mahkûmdur!
O halde, ‘iftiracılara karşı’ mücadele edeceğiz!
Hadis de ne buyruluyor?
“Her işittiğini söylemek, bir insana yalan olarak kâfidir.”
“Kişiye her sözü söylemesi, günah yönünden yeter (ve artar)
GİZLİCE KONUŞM AK
Mücadele Sûresi 9. Ayet; “Ey iman edenler!
Siz baş başa gizlice konuştuğunuz zaman, günah, düşmanlık ve
peygambere isyanı konuşmayın.
İyilik ve takvayı konuşun ve huzuruna toplanacağınız Allah’a karşı
gelmekten sakının.”
Bire bir görüşmelerin olduğu kadar, ‘sohbetin de bir adabı vardır’
O adap bizlere, “iyilik ve takvayı konuşunuz…” diyor.
İkiliklerden kaçacağız! “günah ve düşmanlık yolunda!” konuşmalarımız olmayacak!
Sulh ve Barışı istemek, onu muhafaza etmek bizlerin asli görevi…
Kötülüklerde, düşmanlıklarda bir araya gelmeyeceğiz!
BİR VELİ İNSAN NE DİYORLAR;
Yol ikidir; Ya sükût etmektir (susmaktır)
Çünkü söylenilen her sözün doğru olması lazımdır!
Ahir zamanda, hesap gününde vücudumuzdaki bütün azaların;
“Kendi aleyhimizde şahitlik edeceğini…” biliyor muydunuz?
Veya sıdktır (doğru söylemektir) Yüce Dinimiz İslamiyet’in esası, özü sıdktır…
İmanın esası, hususiyeti de sıdktır/ yani doğruluktur…
Yüksek ahlakın hayatı da, sıdktır/ doğruluktur… İlerlemenin merkezi de sıdktır…
Bütün beşeri faziletlerin zirvesine ulaştıran da sıdktır…
Ashab-ı Kiram-ı bütün insanlara üstün kılan da, sıdktır…
Allah Resulünü, insanlık derecelerinin en yükseğine çıkaran sıdktır…
Bütün mesele nedir? “Adam gibi adam olmaktır…”
“Doğruluk emanet, Yalancılık ise ihanettir” sözünde buluşmaktır!