Harput’tan Bişkek’e,
Kayna Sakarya, kayna Talas
Bize kutlu mirastır, Manas…
Birlikte yeşerir, kutlu hatıralar;
Maziden Atiye boyanmak için…
Çaydaçıra ’nın havası,
Tanrı Dağları’ndan eser…
Satuk Buğra Han’dan, Belek Gazi’ye
Destanlar Burcunda dolaşır
Efsunkâr Hazar’dan, Isık Gölü’ne,
Gök mavisi kadar derin sevdalarım,
Sonbahar muştusu kadar yürekten…
Cengiz Aytmatov’a gönül dolusu,
Selâm, “azığı bol şehri yâr” Elâzığ’dan
Ata Beyit’te, yıldırım yürekli,
Nefesler, Kürşat’ın şecaatinde
Alıkul Osmonov’da, Yunus dili;
“Gelin tanış olalım, sevelim sevilelim”
Süleyman Dağı eteğinde Oş Şehri,
İpekleri, baharatlarıyla,
Konak konak yâr kokar, Harput kokar
Yüreğim bir yanda, Maveraünnehir
Bir yanda Fırat Havzasında akar…
Ata yurdundan, Ana yurdumuza;
Obalı, Otağlı destanlar yürür…
Destan yazmak, bu milletin ülküsü!
Ülkülerde doğrulmak, Kızılelma’mız…
Atayurt’u düşünmek;
Gazali asrından bir hoş sedadır
Farabi, Biruni, İbn-i Sina’yı edadır
Divan Şehrine, Kaşgar’a yolculuk
Balasagun’da, Yusuf Hacip’le sohbettir
Bilgiye, hikmete, her dem sırlara yoldaştır
Türk’ü vuslat haliyle bir daha anmak
O hali yaşamak, dertlenmek, yanmaktır
Bir akılda, bir öfkede uyanmaktır…
Yirmi birinci asır, heybesinde;
Kaderim, aşk dolu hislerim taşır?
Sırrım, sükûtum asrın nefesinde;
Bir sessiz çığlığı, vahdeti taşır…