BİRLİKTE YAŞAR
İyiler, kötüler birlikte yaşar
Zıtlar senfonisi asırlar aşar
Âlemde, ahengi bozan çığlığın
Sırları dökülür, kabından taşar
GAZZE’DE NE OLACAK?
Gazze'de, "ne olacak" sorusu
Dünyanın tek ses halinde, korosu!
Bilinmezler etrafında kenetlen!
Zalimin, her zaman ötmez borusu!
O ŞARKILARIN
Gök mavisinde sonsuzluk, yüreğim
Uzayan ovalarda, ufuk bağım
Dağlar ki, yeryüzünün kazıkları
Canlara şükran olur, azıkları
Kâinat sarayında hüzzam bir şarkı
O şarkıların özü, sözü benim!
HAKKIN, HUKUKUN…
Hakkın, hukukunda bir sınırı var
O sınırda, insana olan saygı,
Hürmet, Edeple bir arada yaşamak
Dağlar gibi omuz omuza vermek!
Arılar gibi, karıncalar gibi
Hür bir iradeyle kanatlanmak...
EY HÜRRİYET
Ey hürriyet! İnsanlık için varsın
İnsanlık için, en güzel nimetsin
İçimde yaşarsan ancak soylusun
Erdemli insan olmaya yarsın sen
Cumhurun yüreğinde toysun sen
MİLLET YÜRÜSÜN
Millet yürüsün, Gazze'den Urumçi'ye
Tarih yürüsün, Kaşgar'dan Kudüs'e
Tekbir yürüsün, hep bir ağızdan
Ya Allah! Bismillah, Allâhü Ekber
Yerler, gökler inlesin kutlu sedaya
Aynı dileğe, göğsü çarpan edaya
Canla, başla ayağa kalkar Anadolu
AKŞAM…
Akşam, şamdanlar odama süzülür...
Aydınlık bir siluette yüzülür
Karanlıkta bir gölge oyunudur
Soğuyan hava, düşlerim büzülür
Köy evinde sükûta erdi zaman
Gün yüzünü mehtaba serdi zaman
YAĞMUR
Hakkı tesbih eder, yıldırımlar...
Yağmur, yağmur düşer, zarafetinden
Bir ses yayılır, ney sesine benzer!
Bulut bulut akar, nezaketinden
Islanan gözyaşımdır, dualarda…
ZOR GÜNLER SENİ BEKLER
Dinimiz, ‘çalış’ diyor, sen çalışmadın!
Zorluğa, sıkıntıya alışmadın!
Bir olup kardeşinle üleşmedin
Cihat; kalemle, fikirle, gönülle…
Cihanda bir akıl, yürek olmadın
Sırat-ı müstakime yol bulmadın
Tarihten ibret alıp, ders almadın!
Düşman ölüm yağdırır topla, gülle
Zor günler seni bekler… Seni bekler…
MUŞ’UN DÖRT BİR YANI
Muş'un dört bir yanı bağdır, bahçedir
Dağlarında koyun, kuzu meleşir
Gönülleri, masmavi yürek taşır
Yürekli bahadırlar gibi eyleşir
Vatan derdi bu illerde depreşir
NESRİN BİTTİĞİ YERDE
Nesrin bittiği yerde şiir başlar
Gün gelir, bağrıma bastığım taşlar
Sır gibi gönlüme astığım yaşlar
Ey ufuklar, bulut bulut emzirir
Göğsünden, göğe yükselir dolunay
MALAZGİRT ŞİİR GİBİ
Malazgirt, şiir gibi, vatan kokar
Bozkır Anadolu’da, büyür sevdam
Yollara, gözyaşı, emeği döker
Bir ulu pınar gibi yürür, sevdam
Bağımız, bağrımızda filizlenir
Çağrımız, yüreklerde alevlenir
Kor bir alevde sevdam filizlenir
Bozkır Anadolu'da yaşar sevdam
KASIM SABAHI
Kasım sabahı, hüzzam bir şarkı gibi
Sabrını, ahını içinde taşır
İçinde gurbet tüten barkı gibi
Sıla özlemine gözyaşı taşır
Söyler yüreğim, yalnızlık şarkısı
Bakarım, yıldızlar benimle ağlar
Murat’ın suları, hüznümle çağlar
Koca Fırat'a, sevda ışığı taşır
BUGÜN
Bugün Pazartesi, haftanın başı
Güne, bir büyük ideali taşı
Selâma, kelâma sevgi mührüne,
Göz nazarıyla yeşersin gönül aşı
İNSANDA…
İnsanda, korku endişe rüzgârı
Göğsüne çarpa çarpa eserken,
Duymaz mı, elif diyen hoş sedayı?
O seda, ağyarı dili keserken
Koklar, o zarif, mahzun gül edayı
DOLDUR KAHVEYİ
"Bir kahvenin kırk yıl hatırı olurmuş!"
Sohbetin deminde doldur kahveyi
Dost hatırıyla izzet bulurmuş
Muhabbet tadında doldur kahveyi
PERŞEMBE
Perşembe, daha ışıl, daha yanık,
Türkü havasında hoyratça eser
Takvimlerden bir yaprak daha düşer
Güz rüzgârlarıyla sevdam savrulur
Yapraklar, sarıdan kızıla çalar
Gök mavisi fikrim deryaya dalar
Dalarda çıkar, güz yağmuru gibi
HATIRI VAR
“Bir kahvenin kırık yıl hatırı” için,
Dost selâmını, gönlüme yazarım!
“Çaylar bahane, dost kelâmı” için,
Dağlar, vadiler aşarak gezerim
KIBRIS’I
Kıbrıs'ı daha derinden düşünür!
Serin bulutlar mı eser şimdiden
Bir farklı denklemle nasıl dönüşür
Kirli hesabında, batı âlemi!
Kıbrıs'ı nasıl, nerede konuşur?