Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Gelin dostlar

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Gelin dostlar, Hazar'da buluşalım

Hazar'da, bir mavi sevdaya yürür

Son baharın, gül kokulu tadında

Sözler, deruni sözler kanat çırpar

Çırpınır Karadeniz, Akdeniz'i...

Bir rüzgâr, alır götürür cihana...

Sözler, damar damar sanata yürür

GÖRMEZ MİSİN?

Tarihin ışığında, sırları çözdüm

Ey merhametsiz insan, görmez misin?

Türkistan diye bir deryayı gezdim!

Derya da bir damlayı görmez misin?

GAZETECİ

Gazeteci, kâlem, kelâm, sohbet ehli!

Aydın hareketinin odağında!

Zihni, fikri, edebi yolculuk

Eleştirel düşüncenin çarmıhında!

Titreyen vicdanlara ses olur

Ekin tarlasının başındadır

Canhıraş bir yürekler tohumu atar

İbret tohumudur, ders tohumudur!

Gazeteci, asrın vakanüvisi

Taliminde gün be gün haberinin

Haber, yüreğimin albenisi

Ses getirir, haberin debisi!

Hafızalara kazınır boyası!

Haber hamalıdır, gazeteci…

Kamu ile sivil arasında köprü;

Tarih o köprülerde yazılır.

AHİRİ YÜKÜNDE TAŞIRSIN

Sorarlar, ‘yükünde ne var’ Ey Yolcu!

Her zaman çul ve çaput mu taşırsın,

Nefsin tuzaklarında mı yaşarsın?

Fenadan Bekâya her insan yolcu

Bil ki, ahiri yükünde taşırsın…

Gururla yükselir mi göğe başlar?

“Cehennem ateşi, insan ve taşlar

KAHRAMANLAR

Kahramanlar, hakka vuslatı bilir

Bâki âleme hasreti de bilir

Korkmaz zalimden, boyun eğmez zulme!

Deryada damla olmayı da bilir

Tevazu kanatlanır, Kaf Dağı’na,

Atlanır, zatıyla gönül bağına!

Yıldırımlar düşer küfrün ağına

Kahramanlar, aşkla sevdaya yürür

O sevda, vatanımdır, imanımdır hey!

AHİ EVRAN

Biz Ahi Evranlıyız, Ocaklıyız!

Ta, Türk Yurdu Horasan’dan yolumuz…

Kök salmış gönüllere, bucaklıyız

Çarşı, pazarda ahlaktır yolumuz!

Ahilik der, ‘kardeş kardeşe yar olur’

Birlikte her yer, bahar; gülzar olur

Huzuru adımlar, bahtiyar olur!

MÜ’MİN NAZARIYLA

Mü'min, nazarıyla uzağı görür

İlmi ferasetle tuzağı görür

Gören gözlerin, edeptir adımı;

Adımlar, pusudaki ağı görür

BAKMA YÜZÜME

Bakma yüzüme beni göremezsin

Yüreğimdeki ışık âlemi yakar

Sevgi yüzde değil, içte okunur

Aşk, rahmet olur, bulut bulut akar

SELÂM VERİN

Gün doğumunda, güne selâm verin

Gülen yüzlerle selâmete erin

Huzuru aşk ile sükûtla koru

Sabırla nefesleri gönle serin

SİHİRLİ BİR GÜN GİBİ

Sihirli bir gün gibi geldi, geçti

Nice umutlar toprağa döküldü

Bahar, soğuk rüzgârı aldı, geçti

Don düştü, sımsıcak düşlerime

Aman! Dizlerimin bağı çözüldü!

TOHUMU ATMA ZAMANI

Toprağa tohumu atma zamanı

Dua, yakarış, yürekte imanı

Bırakma elinden sakın insafı

Tohumun toprağa düştüğü anı,

Hidayete ersin, akıl izanı

ZANDA BİR YALANDIR

Yalana sarılı onca ifade

Sözünü, zan üzerinde gezdirir

Kul hakkı, nasıl iştahla yenirmiş!

Boğazında düğüm düğüm ziyade...

Kim bilir, hangi zalime amade?

ACISINA DOKUNARAK...

Acısına dokunarak yaşamak

Nasıl bir his, emektir bilir misin?

Çığlığına dayanılmaz dünya da,

Asıl, hayat raylarını döşemek!

Sular gibi mecrasında akmak...

Gönüllerde o kıvılcımı yakmak!

SÖZ VERMİŞTİN

Hani söz vermiştin bir dost diliyle

Sonbahar sıcaklığı kadar yakın

O hisler, buz mu tuttu gözlerinde?

Selâm göndermiştim gönül eliyle

Yazarın Diğer Yazıları