Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Fırat'ta Kıyamet

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Mürselât Suresi 27-28.nci ayette şöyle buyrulur;

“Ve ce’alnâ fihâ ravâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ(n)

Mealen, “Orada yüksek, sabit dağlar meydana getirmedik mi? Hem size tatlı bir su içirmedik mi? Yalanların o gün vay haline…”

Furât kelimesi “içene ferahlık veren tatlı su” anlamına geliyor.

Fırat Havzası, ‘tarihin en müstesna medeniyet havzasıdır’

Fırat nehrinin toplam yatak uzunluğu, ‘2 bin 800 km…’

Türkiye sınırları içerisinde, “Fırat Havzası 120 bin km2’dir…”

Türkiye yüzölçümünün takriben, ‘1/6’sı kadar…’

Fırat Havzası üzerinde, “Sümerler, Akadlar, Babiller, Asurlar, Medler, Urartular, Hititler…” vesaire tarihin ilk şehir devletlerinin bu coğrafyada kurulduğunu görmekteyiz.

Üç kıtanın birbirine en fazla yaklaştığı yerler… Üç Tevhit dininin üzerinde hayat bulduğu coğrafya…

Selçuklular ve Osmanlılar ile birlikte 9 Asır boyunca; “bin yıl İslâm’a bayraktarlık yapan bir milletin vatan coğrafyası olmuştur/ inşallah ahir zamana kadar da olacaktır!”

Bir yıl içerisinde “30 milyar m3 tatlı su taşıyan Fırat nehrini her türlü çevre felaketinden korumak bir insanlık görevidir…”

Fırat öyle cana yakın bir nehir ki, “toplamda 720 bin km2 su toplama havzasın sahiptir!”

Hadis Kitaplarında cennetten gelen ‘dört nehirden’ bahsedilir. Bu hadisin meali şöyledir; “Seyhan, Ceyhan, Fırat ve Nil cennet nehirlerindendir!”

“Seyreyle aşk nehrini, bozkırlara can verir!”

Fırat, bir derya nehirdir. Türk’e Anadolu’da, ‘fütüvvet yoludur’ İnsanoğlunu tarih boyunca ihya etmiştir.

Buhari’de, Müslim’de şöyle bir hadis rivayeti vardır; “Fırat nehrinin suyu çekilip, aktığı yatakta bulunan bir altın dağı meydana çıkmadıkça ve kurtulup kazanan ben olayım diye birbiriyle çarpışan her yüz kişiden doksan dokuzu ölmedikçe kıyamet kopmaz!”

Bir diğer Hadislerinde ise Allah Resulü şöyle buyururlar, “Pek yakında Fırat nehrinin suyu çekilerek aktığı yatakta bir altın hazinesi meydana çıkacaktır. O günü gören kimse, o hazineden kesinlikle bir şey almasın.”

Ortadoğu Coğrafyasında yaşananlar bütünüyle gözlerimizin önünde cereyan etmektedir.

“İngiliz ve Amerikan uydularının uzaydan çektikleri fotoğraflarda Fırat nehrinin derinliklerinde bol altın rezervlerinin bulunduğu belirtiliyor…” ABD’nin Irak’a saldırısının amacının ne olduğu/ veya neler olduğu ayan şayan meydandadır. Suriye’de meydan gelen gelişmelerde aynı niyete dayanmaktadır.

“Petrol Savaşı… Sonrasında su savaşı… Ortadoğu’da sınırların tekrar çizilmesi hesapları…”

Filistin Gazze’de olanlar/ asrın en büyük acımasız soykırımı…

Bir türlü, “beşten büyük olamayan Birleşmiş Milletlerin müdahalesiz kalması…”

Erzincan’ın İliç ilçesindeki altın madeninde meydana gelen heyelan…

Milyonlarca metreküp toprağın saniyeler içinde çığ gibi düştüğü anlar…

Takriben 10 milyon metreküp toprak, saniyede 10 metre hızla 800 metrelik bir alana yayılması…

Bir büyük imtihan olarak görmeliyiz…

“Ve ce’alnâ fihâ ravâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ(n)

“içene ferahlık veren tatlı su” anlamına gelen Fırat’ın, ‘manevi iklimini koruyalım…’

“Fırat Vadisinde…” isimli şiirimizde şöyle diyoruz;

“Fırat Vadisinde kıyamet koptu!

Altın derseniz, Fırat’ın kendisi…

Doğayı zehir kusan âlamet yuttu

İnsaf derseniz, fıtratın kendisi…

Sevdanız Fırat’ta ses versin aksın

O lahuti ses, hoyratın kendisi…

Öfkeniz niye o deryayı yaksın?

Coğrafyamda sulh hasretin kendisi…”

Bütün özlemimiz, sağduyuyla ve de ihlasla zamanın akışına bakmaktır.

Yüksek bir ilim, ahlak, moral ve adaletle geleceği inşa ve de ihya etmektir.

VATAN

Vatan imanla yükselen sevdamız

O sevda candır, kandır, terimizdir

Şan, şöhret, makamda yoktur adımız

Hak yoluna feda nefesimiz

Haram azık yolunda iz sürenler

Gaflet içinde hayat sürenler

Sürünür elbet yerlerde ihanet

İhanete her yerde öfkemizdir

ADIM

Yetmişine merdiveni dayadım

Dört mevsimi aynı ruhla boyadım

Kâh sabır, kâh ahde vefa adım

Tebessüm eden yüze selâm verdim

Gün doğarken, batarken imtihanım

Bir romana sığacak kadar anım

Seyrü seferdir hayatta imanım

Kâh şükür, kâh hakka şükrandır adım

KATİL BİNALAR

Katil binaları inşa edenler

Nasıl bir ruh haletine sahipler

Dünya hevesine dalıp gidenler

Yakınına kör, zavallı miskinler

Nefis yolunda kötülük, cimrilik;

Hak bilmezlik, kopkoyu bir taassup

Gün bugündür, hakkı birleme günü

Ne mutlu onlar, “hayırda yarışanlar”

DERDİM BARIŞTIR

Huzurla, sükûnla yol alan nehir!

Gönlümün muradı erdemli şehir

Her sabah mutlu günlere uyanan

Gül kokulu alperenlere zahir

Bizlere kutlu miras, sulhu mehir

Derdim barış; ülkemi karış karış

Sağduyuya çağrı, ideal yarış…

KAPALI ÇARŞI

Kurulur tezgâhlar büyük özenle

Açılır her dükkân hayır duayla

Paylaşır yürek tartısı mizanla

Aşk ile şevk ile işine hayla

Layıktır şehre tarihim izanla

Işığı Elâzığ’ın doğasıyla,

Çarşımız tadını rengini taşır

Ak alınlar ter döker adaletle

Resmini çizer, bu gönül hasretle

Şarkısıdır, “dükkânlar karşı karşı”

İçinde eser şehrin latif rüzgârı

Yazarın Diğer Yazıları