2025-2026 Eğitim-Öğretim Yılına artık hazırlıklar devam ediyor.
Eğitimin genel fotoğrafına baktığımızda içimiz, “cızz…” ediyor.
Ağın-Elazığ’lı ‘Anıt Eğitimci’ Hilmi Ziya Apak’ın Eğitim Serüvenini okuyorum…
Özellikle Onun Karşıyaka ve Balıkesir Lisesi Müdürlüğü yaptığı yıllarda, yetiştirdiği hayata tebessüm eden başarılı bir nesil… Eğitim, her kademesiyle önemlidir. Bizler hala, ilkokul hocamızı hafızalarımızda yaşatırız. Orta Öğretimde, ‘başarılı öğretmenler hafızalardan silinmez…’ Üniversite yılları hakeza… Üniversitelerde öyle Ana Bilim Dalları vardır ki, ‘birer ekoldür…’ Alanlarında bilim hayatına yön verirler. Bizim en büyük yanlışımız nerede başlıyor? Eğitimin bütün ağırlığının klasik / normal liselere verilmesidir. “2012-2013 eğitim öğretim döneminde Türkiye’de zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılması…” 2022 Yılı Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre; “Ortaöğretimde 6 milyon 543 bin 599 öğrencinin, 4 milyon 92 bin 604’ü genel liselerde, 1 milyon 833 bin 717’si mesleki ve teknik liselerde, 617 bin 278’i de imam hatip liselerinde eğitim aldı!” Bu fotoğrafa baktığımızda, Orta Öğretimde okuyan Öğrencilerin “yüzde 28’leri mesleki ve teknik liselerde” yüzde 62,5’i Genel Liselerde ve yüzde 9’4’leri de İmam Hatip Liselerinde eğitim almış bulunuyor.
Dikkat edilirse, ‘ağırlıklı olarak genel liseler…’ aileler tarafından da tercih ediliyor.
12 Yıl zorunlu eğitimle bizler, ‘kırsal kesimlerden şehir merkezlerine olan göçleri hızlandırdık!’
Benim memleketim olan Elâzığ’ın ve Türkiye’nin en eğitimli İlçesi, Ağın’ın bütün köylerinde, ‘okullar kapandı…’ Taşımalı eğitime ağırlık verildi.
2025’li yıllarda, belki de geçmişte yaşanan Covid-9 Belası ve sonrasında Elâzığ ve Kahramanmaraş Depremlerinin de getirdiği, hayatın şu zor şartları altında artık birçok ailenin hedefinde, ‘köye dönüş projeleri yatıyor…’
Şunu görmekteyiz, “12 yıl zorunlu eğitimi tekrar 8 yıl zorunlu eğitime dönüştürmeliyiz…”
Türkiye gerçeği bu… Yaşadığımız şehir dâhil olmak üzere artık, “Merkez Köyler…” giderek ağırlık kazanmalıdır. Bu şehirde yaşayan birçok aileye sorunuz, “nasıl geçiniyorsunuz?” Bu soruya cevabı, “bir ayağımız köyümüzde…” diyerek sizlere cevap verecektir.
Şimdi sizlere hemen yazımın başında, “Hilmi Ziya Apak isminden bahsettim!” 1945-1950 yılları arasında, İzmir-Karşıyaka Lisesi Müdürlüğü ile 1950 sonrasında Balıkesir Lisesi Müdürlüğü yapan Hilmi Ziya Apak, “sadece Okul Müdürü değil, gayet aktif bir sosyal mühendistir…” Döneminde Karşıyaka’yı, Balıkesir’i, öğrencisi ile birlikte ayağa kaldıran bir insandır. Spordan, Sanattan, Tiyatrodan, Edebiyattan, Musikiden, Radyo Yayıncılığına kadar… Ailesiyle, mahallesiyle, semtiyle bütünleşen bir eğitim anlayışı… Günümüzde şu soru akla gelir, “idealizm öldü mü?
Artık yavaş yavaş şehirlerimizde, ÖSYM neticeleri konuşulmaya başlandı… Anne-Babalar, Öğrenciler; YÖK’ün, TYT_AYT Net Sihirbazı Sayfalarına yöneliyor… Burada, YÖK’ün bünyesinde yer alan bütün Devlet ve Vakıf Üniversitelerinin her alandaki, ‘taban puanları yer alıyor…’ Ve tercihini de ona göre şekillendiriyor. 2025 yılında Türkiye’de ODTÜ, 269… İTÜ, 298 olarak dünyanın en iyi ilk 300 Üniversitesi arasına girerken, Koç Üniversitesi 323, Boğaziçi Üniversitesi 371 sırada Türkiye’nin en iyi 400 üniversitesi arasında yerini almış bulunuyor. Günümüzde halen, taşradaki öğrencinin kafasında; Ankara veya İstanbul’da okuma hayalini taşıyor…
Günümüzde en büyük sıkıntı/ veya Üniversiteye gidecek öğrenci için kriz diyebileceğimiz vaka, “herhangi bir devlet yurduna yerleşmek…” Türkiye’de toplam 850 KYK yurdu bulunuyor. Bu yurtlarında toplam olarak, 962 bin kapasiteye sahipler… Özel Yurt kapasitesi ise 500 bin civarında…
YÖK’ün akademik istatistiklerine göre 2023-2024 yılında, Türkiye’de Üniversite’de okuyan öğrenci sayısı, “7 milyon 81 bin 289…” Bu öğrencilerin, “2 milyon 927 bin 308’i uzaktan ve açık öğretim programlarında okuyorlar…” Yüzyüze okuyan öğrenci sayısı, “4 milyon 153 bin 981…”
Şunu da tekrar belirtelim, “Türkiye’de 2025 yılı itibariyle 199 Üniversite mevcut. Bu Üniversitelerin 129’u Devlet Üniversitesi, 70’i ise Vakıf Üniversitesi…”
Eğitim, bu milletin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Bizler çok iyi biliyoruz ki, birçok süper öğrenci imkânsızlıklar yüzünden istediği okula gidemiyor… Öğrenciyi/ ve onun başarılarını görmemiz/ veya hiç değilse yakın takibe almamız gerekiyor. Bütün hedefimiz artık, “Devlet Yurdu kapasitelerinin birkaç yıl içerisinde yüzde yüz elli artışlarının sağlanmasıdır!” Eğitim, ‘devletin sorumluluğu altındadır’ O sorumluluğu kişilere veya özel kurumlara devredemeyiz… Burada, ‘insan unsuru…’ söz konusudur.
Türkiye’de artık, “mesleki okullara ağırlık verilmelidir…” Sanayicinin en büyük sıkıntısı, ‘ara sınıf elemanıdır…’ Tarım Sektöründe de hakeza öyle, “bu sektörde de mesleki eğitime daha fazla ağırlık verilmelidir…” Hatta öyle ki, Ortaokullarda tekrar, “Tarım Dersleri…” konmalıdır. Ülkemizin gerçekleriyle bütünleşen bir eğitim diyoruz. Selam ve Muhabbetle…