Edep üzre düşünürüm hayatı
Edebin dışında gör, sefahatı
Şu âlemde ne Ahi Evran ruhu,
Ne de Lokman Hekim'in nasihati
Kalmadı, vefalı yürekler sürgün!
Hamiyetli sözler bitap ve yorgun
Düşer yerlere, inciler dağılır
Karanlık gecede, düşler sağılır
ERDEMLİ İNSANLARA
Serdengeçti, erdemli insanlara,
Yol açmalı, ufuk açmalı millet
Özüyle bir yaşayan insanlara,
Adil yüzle merhamet etsin millet
Milleti, efendi yapan yürekler
Hakkı, hak bilip, sapmayan yürekler
MUŞ’TAN ELÂZIĞ’A
Muş'tan Elâzığ'a, Murat nehri gibi
Akar dururum berrak sular gibi
Malazgirt’ten Harput'a yol alırım
Tarihten dolu dolu ders alırım
Belek Gazi, Ertuğrul Bey diyarı
Bu yerler, tarihe verir ayarı
ENVER ABİSİ…
Enver abisi oldun, musikimin
Her hoyrat, hayrattır sanki bize
Bu kadar türkü, edebiyle kimin?
Sözüyle, ecdattır sanki bize
Kulaktan kulağa beslenir sedası
Hikmet dolu sözle seslenir edası
HARPUT’TA KAYABAŞI’NA…
Bugün çıktım, Harput'a, Kayabaşı'na…
Taşın sırrını sordum erenlere!
Bahadırları toplarmış başına,
Gaza meydanında can verenlere,
Rahmet duası dökülürmüş taşına…
YOLCULUK
Yolculuk başladı, Elazığ şehrinden,
Kopar mı insan hiç kendi bağrından?
Yürür gönlüm vefa dolu çağrından
Vefalı dostlar selamette kalsın
SİYASET
Bir ucu haset, bir ucu hamaset
Değişmez, çevir çevir aynı kaset
Derviş gönüllü yürekler arama!
Bir türlü merhem olmadı yarama
Gün gelir, sigaya çeker milleti
Nefis bu, toprağa eker illeti
Siyasetin vefası yoktur derler,
Sefaya sürülmüş bir oktur derler
Türk'e göre değildir, bu siyaset
Yalan mikrobunu besler siyaset
DAĞLIK KARABAĞ’A
Dağlık Karabağ'da zafer günleri
Hankendi, Şuşa ‘da açar gülleri
Ağdere, Hocavend, Hocalı'da;
Yüreğimde yâd ederim canları
Zengilan, Gubadlı, Laçin, Zengezur;
İpek yoluna, baharat yoluna...
Zaferin altın tacına muradım!
Kızılelma’ya hey, anılır adım
Kırk dört gün, zafer alayı yürüdü
Yürüdü istiklale, büyük zafere…
DARAĞACI
Darağacı neylersin,
Sar yüreğine,
Acı verse de, gül ağacı!
KASIM AYI
Sekiz Kasım, kışa merhaba dedik
Dert ile dertlendik, seraba girdik
Gün kısaldı, zaman daraldı ömürden
Yaprak düştü dalından eyvah dedik
Soğuk rüzgârlarla girdaba girdik
Düşlerim hala sıcak dileklerde
Duam, söz ehliyle mihraba girdik
FİNCANA SIĞMAZ
Fincana sığmaz, türküler, şarkılar
Bir yudum içimi aşkla garibin,
Efkârlı gözyaşını telve siler
Bir sohbet tadımı, ehli zarifin
BİR KAHVE
Bir kahve de, kahverengi gözler arar
Gönlünü billur gibi sözler sarar
Bir kahve içiminde nice fasıl
Ahengi zülfün dokunuşu tarar
ON KASIMLAR
On Kasımlar, Şeb-i Aruz günümüz
Ölüm, sadece göçtür hak katına
Vatan sevgisiyle kaynar gönlümüz
Gaza meydanı, şâhadet katına
Vuslata ermekle kalır ünümüz…
SABAH SELÂMI
Sabahı şerifleriniz hayrola
Günışığı gönle huzurla dola
Yolun açık, bereketin bol ola
Emekle, yürüyüşün kolkola…
MALAZGİRT ŞİİR AKŞAMLARI
Niyetimiz, Malazgirt Şiir Akşamları
Atalım üzerimizden gamı, kederi...
Bin yıllık tarihi okuyalım ezberinden
Zafer tuğlarıyla yürüyelim, meydan meydan
Malazgirt, destanıyla vatana yolculuk
MURAT NEHRİYLE
Murat nehriyle, yol boyu arkadaş,
Ey nehir sen benim gönlüme adaş
Suyla birlikte hep aksın yolumuz
Emzirir ab-ı hayat çeşmesini
Dün akıncıydı, vatan deyip akan
Bugün kutlu sevdaya ışık yakan
DÜŞÜLMEZ DEME
Bizimle olan, yollara katlanır
O yollara, sakın aşılmaz deme
Yol gidenler, azığıyla atlanır
Bugün şaha kalkan, düşülmez deme
SEVDA UĞRUNA
Akıl, bir ideal, sevda uğruna,
Hasretle yürüsün bir ömür boyu
Gül koklasın, kâh taş bassın bağrına
Verilir birgün emeklerin toyu
TARİH YAZAYIM
Tarih yazayım dersen, maziye bak!
Kaleme, gönlündeki yazıya bak
Gönül, berrak akan bir nehre benzer
Nehir ol, taşıdığın toprağa bak
Vatan der, bir büyük sevdaya benzer
ŞİİRİN OLDUĞU YERDE
Şiirin olduğu yerde, hikmet var
Hikmetle, marifet yolu açılır
Marifetle, âleme hizmet var
Hizmetle, zarafet yolu açılır
MALAZGİRT'TEN
Malazgirt’ten, Domaniç'e yol gider
Alparslan'dan, Ertuğrul'a sır gider
O sırdır, fetih kapıları açan
Köprülerle nesillere yol açan
ŞAFAK TENİNE
İçinin aydınlığı yüze yansır
Hislerim derin manalı ufukta
Süzülür, şafak tenine yansır
Yedi rengiyle gönle düşer ukte