Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Doğal gıda ürünleri kültürümüz!

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Elâzığ, Türk Dünyasının tarihi boyunca bir, “Vuslat Şehri”
konumundadır. Tarih, kültür, sanat, edebiyat ve musikide, ‘takdirle
karşılanan…’ her bakımdan gayet mümbit/ veya verimli topraklar
üzerinde eşsiz bir güzelliği vardır. Elâzığ Şehrimiz, ‘Doğal Gıda
Ürünleri’ veya ‘yöresel ürünler…’ bakımından da, zengin bir kültürü
nesiller boyu devam ettirmektedir.

Günümüzün en önemli tartışmaları arasında, “Doğal ve Katkısız
Ürünler…” yerini korumaktadır. Ürünlerin de artık, ‘sağlıklı bir
şekilde işlenerek…’ tüketicilere sunulması önem taşımaktadır.
Elâzığ Şehrinin kendisine has bir sofra kültürü olduğunu da
söyleyelim. Her türlü, ‘katkı maddelerinden uzak...’ sağlık ve
lezzetinden hiçbir şey kaybetmeyen ürünler tercih edilmektedir.
Elâzığ kapalı Çarşısı, ‘bir asra ulaşan tarihi dokusuyla…’ şehirde
insanımızın tercih ettiği mekânlar arasında yer alır. Elâzığ Kapalı
Çarşısı aynı zamanda, ‘şehrinde doğal bahçesidir’ O bahçede nesiller
boyu devam eden geleneğin iz düşümü vardır.

Doğal Gıda Ürünlerinden bahsederken, ‘şehir insanı daha fazla tanıtım,
daha fazla bilgilenmek istemektedir.’  Kış aylarında, “Orcik ikram
edilir!”  Kış üzümü, Ağın leblebisi, bademi, cevizi, narı ikram
edilir.  Ayranımız, vişne helvamız ikram edilir. Sohbet geleneğimizin
bir güzelliğidir. Bu ikram, ‘ikramlarla karşılık vermek’ misafir
karşılama geleneğimiz içerisinde yer alır…
Biraz önce Elâzığ Kapalı Çarşısından söz ettik… Kapalı Çarşıda
dükkânlar, ‘birer doğal gıda ürünleri fuarını andırır’ O dükkânlarda
neler yok ki? Orada, bu şehrin zengin kültürüne dokunabilir siniz?
Pestil/ ya da Kömbe, Bal ve Pekmez, Kurutmalıklar, Dolmalık Biber,
patlıcan ve kabak gibi kurutulmuş sebzeler…  Güneşte doğal yöntemlerle
‘kurutulan dut, kayısı ve üzüm gibi meyveler… Sirkeler (üzüm ve nar
sirkeleri)…

“Bal çeşitleri, Köy tereyağı, Fırın ekmek, Köy Tereyağı, Kuru meyve,
Kuru Sebze, Kuruyemişler (Baharat, Çeşitli),  Orcik/ veya pestil,
Ballı Lokma/ Dut Orcik/ Dut Pekmez/ Dut Pestil/ Üzüm Orcik, Peynir,
Salça çeşitleri (domates, biber), Taş Ekmeği, Harput Dibek Kahve,
Dolanger, İşgene, Patlıcan Söğürtme, Koruk Şerbeti…”

Şöyle bir, ‘yer soframıza’ bakalım… O sofrada neler yok ki? Harput
Köftesi, Sırın, Bulgur Çorbası (ıspanak köklü) Çörek, El açma böreği,
Balak Gazi, Böreği, Kömbe (14 kat açılan hamur), Patila (kıymalı,
peynir, ıspanak, patates), Şehriyeli Soğuk yoğurt Çorba, Mercimekli
Köfte, peynirli ekmek…

Tarihi Oğuz Türklerine kadar uzanan; “umaç aşı, anamaşı, kara kavurma…
Cezver (kurut ayranı ile pilavlık bulgur), Borani (pirpirim-semizotu
ve ayran),  Lobik Çorbası (börülce ve döğme-aşurelik buğday),
Kelecoş, Süslü Fidoş, Zeytinyağlı Kofik Dolması,  Mukaşerli Bulgur
Pilavı… Oğuz Ata Soframızı gelecek nesillere taşımalıyız…
Elâzığ İlimiz, “Doğal Gıda ve Kültürü…” açısından o kadar zengin ki,
maalesef günümüzde bizler bu zenginliğimizi istenilir ölçüde
sofralarımıza taşıyamıyoruz.

Bu milletin, ‘doğal ürünler’ bağlamında müthiş diyebileceğimiz bir
gıda, bir folklorik kültür, bir hayat üslubu olarak bizleri kuşatan
müthiş bir zenginliğe sahibiz!

Evet, Doğal sözlükte, “Tabiatın düzenine uygun, tabii” Veya
“kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış; yapmacıksız, tabii”
anlamlarına geliyor.

Teknoloji ile birlikte bizler en fazla neden şikâyetçi olmaya
başladık. ‘insan sağlığını tehdit eden amansız dertlerden’ İnsan ve
çevre dokusunun bozulması ile başlayan rahatsızlıklar, günümüzde sıkça
tartışılır hale geldi.  Öyle ki birçok insanımız alacağı gıda ürününe
ait, ‘katkı maddelerini’ okuma ihtiyatında bulunmaya başladı!
Batı dünyası son yıllarda giderek, ‘doğal gıda ürünlerine’ yönelmeye
başladı. Günümüzde birçok Üniversitemizde, ‘gıda mühendisliği’ bölümü
artık, çocuklarımızın bile ilk tercihleri arasında yer almaya başladı!
Bu okullarımızda, o kadar ciddi araştırmalar yapılmaya başlandı ki, bu
çalışmaların ‘bilgi paylaşımı ’na ihtiyacımız her geçen yıl artıyor.
Sizler şimdiye kadar içtiğiniz, ‘gazozda’ alkol olabileceğini
düşünebilir miydiniz? Alkol bağımlılığının yavrularımızda, ‘küçük
yaşlardan’ itibaren bu nev’i içeceklerle bir başlangıç olabileceğini
düşünmek bile istemem!

Yaz ve kış mevsimi, ‘yeşil sebze’ soframıza geliyor! Her ürünün belli
bir mevsimi olduğunu gayet iyi biliyoruz. Kışın, Ocak ayında
sofralarımıza getirilen, ‘domates, salatalık, biber’ türü yaş
yiyecekler için artık, ‘sağlıklı’ bir düşünce ile acabalı sorular
zihninizi kurcalar değil mi?

Yazımızın başında da belirttik, ‘doğal gıda ürünleri’ bu milletin hala
yaşayan öz kültürüdür. Bu kültürü artık günümüzde, çok yönlü hedef ve
ilkeleri ortaya konarak yaşatılmalıdır. Öncelikle, “bitkilerin büyülü
dünyasına merhaba” diyelim. Neden mi, ‘şifa damarlarıdır’ onlar!
Sağlığımızı tehdit eden ve özelliklede insan sağlığını tehdit eden,
‘katkı maddeleri’ bulunan, ‘suni’ her türlü ürünü tercih konumunda
daha dikkatli hareket etmeliyiz.

Evet, bu ve bunun gibi söylenecek çok sözümüz var tabiatıyla… Elazığ,
merkez ile birlikte on bir ilçemiz mevcut… Bütün İlçelerimizin Elazığ
İl Merkezinde, ‘kültür turizm tanıtma ve dayanışma’ dernekleri mevcut!
Bu derneklerimiz ne yaparlar sorusunu sormayacağım, onun ötesinde; bu
derneklerimiz bir koordine ile bir araya gelerek, ‘kendi doğal gıda
ürünlerini’ ve onun hala yaşayan ecdat kültürünü asrın ihtiyaçları
doğrultusunda nasıl geliştirebilirim fikrini şehrin tefekkür ikliminde
zenginleştirmelidir. Giresun fındık, Malatya’da Kayısı; Gaziantep'te
fıstık; Kahramanmaraş'ta dondurma olarak karşımıza çıkan doğal gıda
ürünlerimiz, elbette Elazığ’da, her İlçemizin özellikleri ile daha
zengin bir gıda kültür iklimini karşımıza çıkaracaktır.
Şu şehrin en sağlıklı dokusu nedir; ‘sağlıklı organizasyonların’
yapılabilmesidir. Kurumlar arasında o kadar verimli bir diyalog var
ki, yeter ki onu değerlendirelim. Doğal Gıda Ürünleri Kültürü üzerinde
yapılacak çalışmalar bizlere ‘ev ekonomisi’ gibi önemli bir istihdam
potansiyelinin doğacağına inancım tamdır. Üreticinin ile tüketiciyi
aynı masa etrafına nasıl getirebiliriz sorusu da burada cevabını
bulacaktır.”

Hemen burada şu teklifimizi ilgililere arz etmek isteriz; “Elâzığ
Şehrimizde her yıl, ‘Doğal Gıda Ürünleri Fuarını…’ hayata taşıyalım!”
Fuar mevsimi, Eylül veya Ekim ayı içerisinde olabilir. Zaman seçimini,
“Bağ Bozumu Mevsimi…” içerisinde düşünelim. Doğal Gıdalar üzerinde
ecdadın bizlere miras bıraktığı, ‘Doğal Gıda Ürünleri Kültürü…’ ile bu
vesileyle tekrar buluşmuş oluruz. Mesela, Elâzığ- Ağın İlçesinde
yıllar öncesinde kurulan Kooperatif, “Doğal Gıda Üzerinde…” önemli
mesafeler aldığını söyleyebiliriz.

Yazılarımızda sıklıkla ifade etmeye çalışırız. “Batı Anadolu’nun
birçok şehir ve ilçelerinde kurulan pazarlar, bizatihi üreticilerin
marifetiyle pazarlara taşınan Doğal Gıda Ürünlerinden oluşur!” Bizde
öyle değil… Artık, bu şehirde/ veya şehirlerimizde, ‘Pazar
kültürününde doğal gıda ürünlerine dönüşüm şart efendim’ Selam ve

Yazarın Diğer Yazıları