Bu köşemizde takriben 18 yıl önce (24.01.2007) kaleme aldığımız, “Doğal Gıda Ürünleri, Kültürümüz!” başlıklı yazımızı bir daha sizlerle paylaşmak istedim. 2025 yılının Türkiye’sinde en önemli soru şudur; “Ne kadar sağlıklı besleniyoruz?” Günün üç vaktinde kurulan sofralarımız ne kadar, ‘doğal gıda ihtiva ediyor’ Batı dünyası bunu sıklıkla sorguluyor; ya bizler? “-rast getire diyoruz!” Ve günümüzde giderek artan, ‘yanlış beslenmeden doğan hastalıklar…’
Türkiye’miz, doğal gıda açısından o kadar zengin bir ülke ki, her bölgemizin kendisine has özellikleri olduğuna da burada vurgu yapmak isteriz. Elâzığ İlimiz, “Doğal Gıda ve Kültürü…” açısından o kadar zengin ki, maalesef günümüzde bizler bu zenginliğimizi istenilir ölçüde sofralarımıza taşıyamıyoruz.
24.01.2007 tarihinde kaleme aldığımız yazılarımızda neler söylemişiz?
‘Giresun kültüründe fındık’ konulu bir çalışma i-meil adresimde! Bu yazı bile bu milletin, ‘doğal ürünler’ bağlamında müthiş diyebileceğimiz bir gıda, bir folklorik kültür, bir hayat üslubu olarak bizleri kuşatan zenginliğe sahip!
İmal edilen fındık o kadar çeşitlenmiş ki, fındık unundan fındık ezmesine; fındıklı lokumdan fındıklı baklavaya, tel kadayıfa, kurabiyesine kadar arz ediliyor! Özellikle Giresun ve çevresinde fındık, ‘mutfak kültürü’ ile birlikte anılmaya başlanmış. Fındıklı süt şekeri, fındık dolması, fındık ezmesi, fındıklı muhallebi sofralardan eksik olmaz!
Türkçemizin o zarif, o nazende dokusunda fındık ile ilgili o kadar çok, ‘mahalli kelimeler’ var ki, hayranlığınızı gizleyemiyorsunuz.
“Bir fındığın içini/ Yar senden ayrı yemem/ Bugün gördüm yârimi/ Öldüğüme gam yemem” türküsü ile fındığın bu yöre insanının hayatını nasıl bezediğini görmemiz mümkün!
“Ayran yapar yayıklar/ Kızlar fındık ayıklar/ Harmanın kenarında/ Titrer ince bıyıklar” gibi onlarca mani bu yöre insanının tebessüm eden dudaklarından dökülür!
Burada sadece, bir örnekleme almak istedim. Fındık, “yağ, protein, karbonhidrat ve vitamin bakımından zengin bir gıda maddesi” Giresun ve çevresindeki yöre halkının, ‘geçim ve asıl gelir kaynağı’ olan fındık elbette bu yöre insanının kültürünü dokuyacaktır. Elbette, deyimlerinde, türkülerinde, zarif fıkralarında, ninnilerinde, hikâyelerinde, oyunlarında ve çok önemlidir, ‘halk ilaçlarında’ önemli yer alacaktır. Giresun ve bu yörede fındık, ‘bir büyük istihdam sahası ve sektör’ haline gelmiştir.
Bu örneklemeden yola çıkarak, kendi doğal kültürümüze yönelmenin, ‘özgü’ çalışmalarını ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte başlatmalıyız.
Öyle inanıyorum ki, böyle bir çalışma, ‘toplumun bütün kesimlerince’ destek bulacaktır. Son yıllarda, ‘AB projeleri’ deriz! Elazığ’da, yüzlerle ifade edilen; ‘sivil toplum örgüsü’ mevcut! Öncelikle, ‘sivil anlayışla’ bir hareket başlatılırsa, böylesine özgün ve geleceği olan çalışmalara başta Valilik olmak üzere kurum ve kuruluşlardan azami destek geleceği inancına sahibim.
Evet, Doğal sözlükte, “Tabiatın düzenine uygun, tabii” Veya “kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış; yapmacıksız, tabii” anlamlarına geliyor.
Teknoloji ile birlikte bizler en fazla neden şikâyetçi olmaya başladık. ‘insan sağlığını tehdit eden amansız dertlerden’ İnsan ve çevre dokusunun bozulması ile başlayan rahatsızlıklar, günümüzde sıkça tartışılır hale geldi. Öyle ki birçok insanımız alacağı gıda ürününe ait, ‘katkı maddelerini’ okuma ihtiyatında bulunmaya başladı!
Batı dünyası son yıllarda giderek, ‘doğal gıda ürünlerine’ yönelmeye başladı. Günümüzde birçok Üniversitemizde, ‘gıda mühendisliği’ bölümü artık, çocuklarımızın bile ilk tercihleri arasında yer almaya başladı! Bu okullarımızda, o kadar ciddi araştırmalar yapılmaya başlandı ki, bu çalışmaların ‘bilgi paylaşımı ’na ihtiyacımız her geçen yıl artıyor. Sizler şimdiye kadar içtiğiniz, ‘gazozda’ alkol olabileceğini düşünebilir miydiniz? Alkol bağımlılığının yavrularımızda, ‘küçük yaşlardan’ itibaren bu nev’i içeceklerle bir başlangıç olabileceğini düşünmek bile istemem!
Yaz ve kış mevsimi, ‘yeşil sebze’ soframıza geliyor! Her ürünün belli bir mevsimi olduğunu gayet iyi biliyoruz. Kışın, Ocak ayında sofralarımıza getirilen, ‘domates, salatalık, biber’ türü yaş yiyecekler için artık, ‘sağlıklı’ bir düşünce ile acabalı sorular zihninizi kurcalar değil mi?
Yazımızın başında da belirttik, ‘doğal gıda ürünleri’ bu milletin hala yaşayan öz kültürüdür. Bu kültürü artık günümüzde, çok yönlü hedef ve ilkeleri ortaya konarak yaşatılmalıdır. Öncelikle, “bitkilerin büyülü dünyasına merhaba” diyelim. Neden mi, ‘şifa damarlarıdır’ onlar!
Sağlığımızı tehdit eden ve özelliklede insan sağlığını tehdit eden, ‘katkı maddeleri’ bulunan, ‘suni’ her türlü ürünü tercih konumunda daha dikkatli hareket etmeliyiz.
Evet, bu ve bunun gibi söylenecek çok sözümüz var tabiatıyla… Elazığ, merkez ile birlikte on bir ilçemiz mevcut… Bütün İlçelerimizin Elazığ İl Merkezinde, ‘kültür turizm tanıtma ve dayanışma’ dernekleri mevcut! Bu derneklerimiz ne yaparlar sorusunu sormayacağım, onun ötesinde; bu derneklerimiz bir koordine ile bir araya gelerek, ‘kendi doğal gıda ürünlerini’ ve onun hala yaşayan ecdat kültürünü asrın ihtiyaçları doğrultusunda nasıl geliştirebilirim fikrini şehrin tefekkür ikliminde zenginleştirmelidir. Giresun örneğini verdim… Malatya’da Kayısı; Gazi Antep’te fıstık; Kahramanmaraş’ta dondurma olarak karşımıza çıkan doğal gıda ürünlerimiz, elbette Elazığ’da, her İlçemizin özellikleri ile daha zengin bir gıda kültür iklimini karşımıza çıkaracaktır.
Şu şehrin en sağlıklı dokusu nedir; ‘sağlıklı organizasyonların’ yapılabilmesidir. Kurumlar arasında o kadar verimli bir diyalog var ki, yeter ki onu değerlendirelim. Doğal Gıda Ürünleri Kültürü üzerinde yapılacak çalışmalar bizlere ‘ev ekonomisi’ gibi önemli bir istihdam potansiyelinin doğacağına inancım tamdır. Üreticinin ile tüketiciyi aynı masa etrafına nasıl getirebiliriz sorusu da burada cevabını bulacaktır.”
Hemen burada şu teklifimizi ilgililere arz etmek isteriz; “Elâzığ Şehrimizde her yıl, ‘Doğal Gıda Ürünleri Fuarını…’ hayata taşıyalım!” Fuar mevsimi, Eylül veya Ekim ayı içerisinde olabilir. Zaman seçimini, “Bağ Bozumu Mevsimi…” içerisinde düşünelim. Doğal Gıdalar üzerinde ecdadın bizlere miras bıraktığı, ‘Doğal Gıda Ürünleri Kültürü…’ ile bu vesileyle tekrar buluşmuş oluruz. Mesela, Elâzığ- Ağın İlçesinde yıllar öncesinde kurulan Kooperatif, “Doğal Gıda Üzerinde…” önemli mesafeler aldığını söyleyebiliriz.
Yazılarımızda sıklıkla ifade etmeye çalışırız. “Batı Anadolu’nun birçok şehir ve ilçelerinde kurulan pazarlar, bizatihi üreticilerin marifetiyle pazarlara taşınan Doğal Gıda Ürünlerinden oluşur!” Bizde öyle değil… Artık, bu şehirde/ veya şehirlerimizde, ‘Pazar kültürününde doğal gıda ürünlerine dönüşüm şart efendim’ Selam ve Muhabbetle