Derde uyanır, gözlerim düştedir
Mazlum ahıyla gözlerim yaştadır
Dertsiz gönül ya kışta, ya ölüdür
Yerden kesilir dizlerim taştadır
DERTLİLERİN BAŞIYIM
Dertlerin sesi, mertlerin yoldaşıyım
Ben bir garip çilenin adaşıyım!
Ufuklara dalan gözün kaşıyım!
Taşlar var, gül kokar siner içime
Gariplerin, dertlilerin başıyım
DERMANIM GİTTİ
Gök boşluğuna gözlerim dalıp gitti
Sonsuz azametine dermanım gitti
Örümcek yuvasını yapmaktan aciz
İdrakim ilahi vecdi tadıp gitti
DERTLE DEVA
Lokman Hekim’e sor; dertle devayı
Her derdin içindedir, saklı ilacı
Toprağın bağrında nice dehayı;
Hak yolcusu bilir, âlem duacı
Dertte bu âlemin deva da sırrı
DERT ETME DÜNYAYI…
Dert etme dünyayı, dünyada kalsın!
Er kişi ola; yükü hayır ola
İyilik heybesi yanına alsın
Gönlün yüreğin âminlerle dola!
DERT İLE DERMAN
Bir yanda acı, bir yanda sevinci
Dert ile dermanı düşünür insan!
Bir yanda ihlas, bir yanda kazancı
Halk ile helâli arzular insan
Hak ile imanı düşünür insan
DERYA DERLER
Derya derler bizde, ‘akan ırmağa’
Yürek dayanır mı hiç kalp kırmaya
Taştan taşa çarpa çarpa akan su,
İnleyen bir nağmedir yatağında!
Göz dayanmaz feryadını görmeye
DERTLI KONUŞUR
Dertli konuşur, dertli yazar olduk!
Kalemimizle, konar-göçer olduk
Ferdi değil, cihanşümul bir gözle
Baktık, her bir canlara nazar olduk
DERTSİZ OLANDA
Ot, rüzgârın estiği yöne eğilir
Köksüz olanda, sadakat arama!
Es rüzgâr, hoyratça duran dağılır
Dertsiz olanda, delalet/ inayet arama
DERDİ OLURMUŞ...
Büyük dağın büyük derdi olurmuş
Lokman Hekim derde deva bulurmuş
Vicdan sızlar, sızısı göl olurmuş
Sevda siler gözyaşını Hazar'ın…
DERT ÖĞÜTÜR
Derinden bir, “OY” çekerim yanlışa
“Yanlış hesap Bağdat’tan döner” derim!
Dönmezse derdimi eker, içime;
İçimde yangın, derdimle halleşir
Sabır değirmen, ‘dert öğütür’ derim!
DERDİ DEVASI TAŞIR
İnsan denen muamma; sır denen bilmecede
Kökü iffet ağacı; kurdu, meyvesi taşır.
Zaman mekâna duvak, takva nurlu gecede
“Perde ötesi perde” derdi devası taşır
FİGAN KOPTU
Figan koptu, bahçede gül kurudu
Sanki dağlar üzerime yürüdü!
Canlar düştü, dermanım buz kesti
Bülbül kanadın kırık, yas bürüdü
Aklım, dehşetine yandı, sarsıldı
Sükût etti, yüreğime asıldı!
DERS ALIRIM
Her ölüm her vaka derstir bizlere
Gün doğar aydınlık akar içimize
Gün batar soğuk eser dışımıza
Dünya bir salıncak hüzün bizlere
DEĞİŞTİ
Değişti, dünyanın hali değişti!
Rengi, çizgisi, deseni değişti…
Sözü, sohbeti, manası, halveti;
Değişti; arzın, gidişi değişti!
GAFİL NE BİLİR?
Gafil ne bilir, hayır, infak nedir?
Seher vaktinin nuru, imsak nedir?
İstemem ülkemde, fesat yatağı!
Basireti bağlanmış, tutsak nedir?
Sözleri belli eder, ifsat batağı…
GAFLET UYKUSU
Ağrı dağı, ağrıyan başım mı olacak
Fırat ve Dicle Suyu, gözyaşı mı olacak
Merhamet dilencisi, ha gaflet uykusu;
Heyhat! Zehirle pişmiş aşım mı olacak! ..