Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Çimento fabrikası

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Elâzığ Çimento Fabrikasının kuruluş tarihi, “Elâzığ Altınova Çimento
Sanayi Ticaret A.Ş. ismiyle 12 Nisan 1954 tarihinde kurulur.” 1959
tarihinde ise şirket tarafından faaliyete geçecektir.
Çimento Fabrikası, 12 Haziran 1996 tarihinde OYAK-GAMA gurubu
tarafından Özelleştirme Kurulundan satın alınacaktır. Hâlihazırda,
Elâzığ Çimento Fabrikası, “Çimentaş!” adlı bir firma tarafından
işletilmelidir. Çimentaş, bir yılda yaklaşık, “160 bin ton çimento
ihracatı gerçekleştirmektedir…”
Elbette ki, çimento sektörü ülkemiz için bir ihtiyaçtır. Öncelikle,
‘yer seçimi…’ diyoruz. Bu şehrin, suyunu, havasını, toprağını
kirletmeyecek bir yer seçimi… 1959 tarihinden itibaren, bu şehrin
münevver aydını yapılan yanlışlara/ duyarsızlıklara isyan ediyor... O
isyanında da, yerden göğe kadar haklı…
1959 yılından günümüze kadar geçen 66 yıl içerisinde şehirde,/ şehir
insanı zehirleniyoruz diye feryat ediyor… Çığlıklar birbirini takip
ediyor… O çığlıklara, o feryatlara kulak verenlere, doğruları artık,
‘sağır kulaklara işittirecek şekilde…’ yüksek sesle ifade edenlerinde
elbette yanında olacağız.
İnancımız ne diyor, “Bir insanı kurtarmak, bütün insanlığı kurtarmak
gibidir. Bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir!” Bir
defa insan odaklı düşündüğünüz zaman, “kesinlikle şehrin merkezinde
kirliliğe / veya birçok rahatsızlıklara sebebiyet veren Çimento
Fabrikası, mutlaka, ama mutlaka şehrin dışına taşınmalı…” dersiniz…
Mesela günümüzde, Muğla İlimizde açılması düşünülen Çimento Fabrikası
için, “Türk Toraks Derneği rapor hazırlıyor…” Raporun başlığına,
“tehlikeye davet!” diyor.
Türk Toraks Derneği, 1992 yılında Göğüs ve Solunum Hastalıkları uzmanı
doktorların öncülüğünde Ankara’da kurulan sivil toplum örgüsü…
Derneğin, 1900’ün üzerinde kayıtlı üyesi bulunuyor.
Dernek hazırladığı raporda, Muğla İlinde açılması düşünülen Çimento
Fabrikası için de, “geri dönüşümü olmayan sonuçlara yol açacaktır!”
diyor. Raporda; “yerleşim yerinden, bağ, bahçe ve zeytinliklerden,
tarım alanları ve su kaynaklarından, bütün bunların kirlenmesinden…”
söz ediliyor. Solunum hastalıkları, akciğer rahatsızlıkları ve bütün
bunları tetikleyen etkenler…
Bütün bu etkenleri Elâzığ Şehri yaşadı… Özellikle de, Çimento
Fabrikasına komşu olan bu şehrin en eski tarihi mahalleleri
gelişemedi! Bir fabrikanın sadece zararı doğayla kalmadı, şehrin
tarihine, kültürüne de zarar verdi...
Bu şehrin havasını, suyunu, toprağını kirleten her türlü yatırıma,
‘kesinlikle hayır…’ diyoruz. Öncelikle, insan sağlığı ve ‘yaşanabilen
bir Şehir…’ diyoruz.
Bizleri derinden üzen bir durum, “Çimentaş” Elâzıpspor’a isim sponsoru
oluyor; “Çimentaş Elâzığspor!”
Bu şehir insanının yüreğinde taşıdığı sevdası, “Bordo-Beyaz Elâzığspor
desteklensin…” Ama diyoruz! Şehrin vicdanıyla oynamadan bu desteği
veriniz… İkilemler bizlerin zoruna gider…
“Çağrım Var!” şiirimi öncelikle de sizlerle paylaşmak istiyorum;
Sağduyuya, akla, izana çağrım
Şehrimiz için bir yürek, kıvılcım!
Bitsin artık dinmeyen sancım, ağrım
İrade koymamak gibi utancım!
Eğilme hiçbir zaman der, inancım!
Çağrım var, bilirim yanıktır bağrım
Gün olur sanki sanıktır çağrım (!)”
Elâzığ Şehri, bir çanak içerisinde… Zaten, hava sirkülasyonu ağır olan
bir şehir… Böyle bir şehir, kirliliği nasıl kaldırır… “Çevre,
Şehircilik, İklim Değişikliği İl Müdürlüğü…” her yıl, haklı olarak;
“kapsamlı olarak 5 Haziran tarihinde Dünya Çevre Günü Etkinlikleri
Düzenler…” Acaba, bu etkinliklerde, “Şehrin kirliliği ve bunun ana
sebepleri gündeme gelmiyor mu?” sormak isterim.
Sormak isterim, “Şehrin En Çirkin Yeri Neresi!”
Belediye Başkanı, şehrin zevk ve estetiğine oldukça önem veriyorlar.
Bu bir gerçek… Şehrin hemen merkezinde yer alan, “Çimento Fabrikası…”
sadece şehrin havasını kirletmekle kalmıyor, ‘gözlere batacak şekilde
görüntü kirliliği de veriyor…’
Suyuyla, Havasıyla, Toprağıyla, zevk ve estetiği sürekli ön plana
çıkaran, kendi tarihi, kültürü, sanatı ile barışık bir şehir bizlerin
en büyük sevdasıdır…
Yıllarca, “Çarpık Şehirleşme…” dedik!  Utancımızdı değil mi? Biraz
olsun kendimize geldik!
İnsanımızla, tarihimizle, kültürümüzle bütünleşmeye doğru bir yola
çıktık… O yolculuğumuz şehrin insanıyla, güzel ufuklara doğru
ilanihaye devam etsin…
Bu şehirde, bütün kirliliklere artık yüksek sesle “HAYIR” demeliyiz.
Şehir insanı olarak da, bir akıl ve bir yürek olmalıyız… Selam ve
Muhabbetle

Yazarın Diğer Yazıları