Bu ülkenin ve insanının en büyük iki düşmanı, “yoksulluk ve cehalettir!”
Hadis, “Fakirlik neredeyse küfür olacaktı!”
Bütün kötülüklerin anası, ‘yoksulluk/ veya fakirliktir’
Fakirlik bir bakıma, “kire veya pasa bulanmışlıktır!”
2025 yılının ilk yarısında, “Ortalama Emekli Aylığı, 17 bin 252 Lira…”
Aynı dönem içerisinde, “dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması
tutarı (açlık sınırı);
28 bin 412 Lira…” Yoksulluk sınırı ise, “92 bin 547 Lira…”
2025 yılı, Net Asgari Ücret, “22 bin 104 Lira…”
Net Asgari Ücrette, “Açlık Sınırının Altında…”
İstanbul İlimizle ilgili bir haber geçiyor; “İstanbul’da artan silahlı
çete faaliyetlerine yönelik son bir ayda düzenlenen operasyonlarda, İş
Yerlerine Saldırı, Yağma Teşebbüsü ve Silah Kaçakçılığı suçlarına
karıştığı belirlenen 145 şüpheli gözaltına alındı…”
Suçun niteliğine bakıyorsunuz değil mi; ‘hırsızlık, yolsuzluk,
dolandırıcılık, gasp, şiddet…’
Bütün kötülüklerin anası, ‘yoksulluk/ veya fakirlik…’ Bunu, inancımız
bizlere teyit ediyor. O halde, bu ülkenin en büyük düşmanı,
‘yoksulluğa karşı amansız bir mücadele başlatılmalıdır…’
O mücadelenin en büyük aktörü de şüphesiz ki, ‘siyasi iradedir…’
2025 Yılının Kasım ayının son haftasındayız… Türkiye’nin öncelikli
gündemi, “Maaş ve Ücret Politikalarıdır…” O politikalarda ilk akla
gelen de, “Enflasyon artı ‘REFAH PAYIDIR’
Refah payında düşünülen, “en düşük emekli aylığının açlık sınırının
üzerine çıkarılmasıdır’
Şeyh Edebali ne diyorlar; “İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın!” İnsanı
bizler, “Yaratılanların en şereflisi” olarak biliriz. İnsana, insani
değerlere karşı, ‘kıymet bilir olmak’ ne güzel şey…
Prof. Dr. İbrahim Ortaş, tarihi bir bilgiyi paylaşıyorlar;
İnsanlık tarihinde MÖ 2500- yıllarında yaşamış Mısırlı şair Anhui’nin
Talat Halman tarafından çevrilen “bozuk düzen” şiirinde anlaşılan
dünden-bugüne, bozuk düzen gelişerek devam ediyor.
Şair Ankhu'nın dizeleri şöyle;
“Memleket baştanbaşa tedirgin,
Ama ağzını açıp tek kelime söyleyen yok.
Masum insan kalmadı artık,
Herkesin işi gücü fesat…
Ama düzeltmek için çabaya girişmiyoruz.
Dün neyse bugün de o…
Miskinlik sinmiş insanların yüzüne,
Anlayıp kızanlar bile dilini tutuyor.
Yaman bir acıyla kıvranıyorum durmadan:
Yoksullar zengin karşısında güçsüz…
Ne acıklı bunu görüp de haykırmamak.
Ama anlamayanlara dil dökmek daha acı…”
M.Ö. 2500 yıl önce yazılan bu şiir, günümüzden; “4500 yıl önceki
manzarayı anlatıyor…”
İnsanlık tarihinin serüveni… Şu fani dünya gemisinde elbette iyilerde
kötülerde bir arada…
Bu mücadele de niyetimiz, iyilerin kazanmasıdır…
Bu ülkenin en büyük düşmanı şüphesiz ki, “Enflasyon ve Faizdir…”
Faizleri, bu ülke insanı üzerinde; “bir bela, bir musibet, bir
felaket…” olarak yorumlarım.
Analistler, 2025 yılı sonunda, “enflasyonun yüzde 32, politika
faizinin yüzde 38 olacağını öngörüyor”
2026 yılı sonunda ise “enflasyonun yüzde 20, faizleri ise yüzde 20
olarak tahmin ediyor!” İnşallah, tahminlerinde yanılırlar da, 2026
sonunda, ‘enflasyon rakamları yüzde 10’ların altına düşer…’
DÜNYA BORÇ BATAĞINDA…
Dünyanın kamu borcu, “111 milyon trilyon dolar…” Bu borcun yüzde
51’ini ABD ve Çin paylaşıyor…
ABD’nin 2025 yılı itibariyle borcu, “38 trilyon doların üzerinde…”
ABD’nin bu borcu, Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın (GSYH), “yüzde 125’ine
karşılık geliyor!”
ABD’yi, Çin 18,7 trilyon dolarlık kamu borcuyla takip ediyor. Japonya,
9,8 trilyon kamu borcu… İle 3.ncü sırada yer alıyor. İngiltere,
Fransa, İtalya, Hindistan, Almanya, Kanada, Brezilya borç batağında
yüzüyorlar… Dünyayı karıştıran da, ‘sıcak bir harbin eşiğine
taşıyanda…’ bu borç batağında yüzen sözüm ona gelişmiş ülkeler değil
mi?
Özlem Türeci ve Uğur Şahin isimlerini Covid’den bilirsiniz… Bu
insanların, “kanseri bitirecek özel aşının kamu finansmanı yüzünden
risk altında olması…” düşündürücü olduğu kadar, manidardır.
Velhasıl özetle söylemek gerekirse, “dünyaya iyiler hâkim olmalıdır!”
GAZZE Katliamını ve DOĞU TÜRKİSTAN’ da, insanlık dramının önüne
geçemeyen böyle bir dünya, ‘katiyetle değişmelidir… ‘
