Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bir Ramazan Hoca Vardı

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Şu âlemde, Diyarbakırlı Ramazan Hoca vardı
Sözleri dalga dalga yayıldı gönüllerde;
“Korkumu Allah'a verdim, korkumun efendisi oldum.
Korkumu insana verseydim korkumun esaretine girecektim!”
Allah korkusu insanı, ‘kâinatın efendisi’ yapar.
Allah korkusu insanı, ‘yer ehline de, gök ehline de sevdirir’
Diyarbakırlı Ramazan Pişkin, 1972 yılında Diyarbakır’da dünyaya gelir.
Onun dünyasında, ‘tesbih…’ vardır.
Diyarbakır Ulu Cami’de yaptığı sohbetlerle, bilindi/ tanındı…
Sohbetindeki farklılıklar sebebiyle de Diyarbakır halkı arasında,
“Filozof Ramazan…” olarak, anılmasına vesile oldu.
Ramazan Hoca şu fani âlemde öyle sözler eder ki,
“Akıl baştan çıkarsa ‘deli’ diyorlar
Dünya senden çıkarsa, ‘veli’ diyorlar
Sen dünyadan çıkarsan, ‘ölü’ diyorlar!”
Bizim Yunus'un gönül diline ne kadar yakın değil mi?
Şu âlemde, her an bir akın var değil mi?
Her insanın hayatı, “içerisindeki kıssalarla birlikte bir romandır!”
O romanı ancak, ‘yaşayan ve hal ehli dostları bilirler…’
Bizim üzerinde titrediğimiz sadece, ‘hüsnü zandır’
Güzel, halis, dupduru bir niyetle o hayata dokunabilmektir.
İbrahim Hakkı Hazretleri ne diyorlar;
“Hakkı gel sırrını eyleme zahir,
Olmak ister isen bu yolda mahir,
Harabat ehlini hor görme şakir,
Defineye malik viraneler var!”
Diyarbakır’dan sessiz sedasız İstanbul Cerrahpaşa’ya göç eden,
Ramazan Pişkin Hocamız, aynı mahallede; “Ramazan Çay Evi…” açarlar.
O çay evine, gönülden kopan bir sesle, “Velime Sofrası…” diyorum.
Bu mazlum insanın şehadet haberini alınca da,
İçimden dökülen mısraları sizlerle de paylaşmak istedim;
“Demlenir çayın sohbet niyetinde
Canlar mutmain, halvet nöbetinde
Ramazan Hoca bir, pir-i derviştir
Gönül yüzü has ipek kıymetinde

Şu âleme nazar et, ne görürsün?
Gönüllerde bin bir hürmet görürsün
Gül Bahçesi’nde, şehadet görürsün
Her biri sâlih âdem kıymetinde
Ervaha vefalı bir dost kıymetinde…”
Geceler, bazen ürpertir insanı…
Gecenin şerri, yıldırımlar gibi
Düşerse, mazlum çığlığına uyanır!
Bir haber salındı, “Ramazan Hocanın şehadet haberi!”
“Nehir gibidir insan, sessizcene akıp gider bilinmez!”
“Gece yorgandır, yorgunluğun üstüne
Sükûtun sessiz çığlığı üstüne
Seher vakti bülbülün şakıması,
Gönül teli titreşir selâlar üstüne!”
Diyarbakır'ın yetiştirdiği ender şahsiyetlerden biri olan,
Cahit Sıtkı Tarancı'nın, “Memleket İsterim!” şiiri o kadar dokunaklı ki,
“Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.”
İnancımız, “bir insanı öldürmek, bütün kâinatı öldürmek gibidir…”
İnancımız, “bir insanı kurtarmak, bütün kâinatı kurtarmak gibidir…”
Bütün gayretimiz, ‘insanı yaşatmak üzerine olsa…’
Onun için de imanla bütünleşen, ‘yüksek bir sevgiye, ihlasa ihtiyacımız var’

Yazarın Diğer Yazıları