Elâzığ Şehrimizde iz bırakan Emniyet Müdürü Feyzullah Arslan (1998-2001) geçmişi yâd eden güzel anılarını bizlerle paylaşırlar. Her insanın, “Bir Hikâyesi Olmalı!” başlıklı yazıları, kısa ama özlü ifadelerle dolu… Öncelikle, Feyzullah Arslan Müdürümüz,
“…Bir hikâyesi olmalı insanın;
Biriktirdiği;
---iyisiyle, kötüsüyle,
---Acısıyla, tatlısıyla.
--Bir yerde ismi geçince, dua edeni de olmalı, gönül koyanı da,
--Bir hikâyesi olmalı insanın;
--Kendi kuşağı gıptayla bakmalı, tabi ki haset edeni de olmalı, gelecek nesil örnek almalı, hayırla yadetmeli,
--Meyvesiz, gölgesiz ağaç olmamalı insan,
--Kimini doyuran, kimini koruyan ağaç misali olmalı,
--Büyük çoğunluğun; hiç eyvallah etmedi, kimseye boyun eğmedi,
--Samimiyetinden hiç taviz vermedi,
--Adam gibi adamdı diyeceği,
--Bir hayat hikâyesi olmalı insanın.
--Hoş bir seda bırakmalı, bu gök kubbede…”
O hikâyeler arasında şüphesiz ki, “Huzura Çıkan Yol; Elâzığ!” eserini bizlere, bu şehrin insanına kazandıran ve sınırları gönül coğrafyamızı kuşatan, “Bıçağı Bırak, Kalemi Al!” kampanyasıdır. Bir yılı aşan bir süre içerisinde, ‘sahada olan bir çalışmadır…’
Elâzığ Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Fırat Havzası Gazeteciler Cemiyetinin İşbirliğiyle, ‘öğrencilerimizin kalemlerinden oluşan…’ güzel bir eser vücuda gelecekti… Bu eserin tanıtımı da, nezih bir toplantıyla gerçekleştiriliyordu… Şehrin insanını bütünüyle kucaklayan başarılı bir serüvene şahit oluyorduk… Öyle bir serüven ki, “Ulusal Medyada da sıklıkla yer alıyordu…” Bu şehir insanı için ortak bir kanaat oluşuyordu, “erdemli insandan, erdemli şehre yürüyüş…”
Bu şehrin insanına günümüzde de, ‘sağduyu çağrımız…’ içerisinde bulunduğunuz ortamı çok iyi bir şekilde değerlendiriniz… Her insanın hayatı şüphesiz ki, “birçok hikâyelerden oluşan bir romandır…”
Âl-i İmrân Suresi 104.ncü ayette şöyle buyrulur; “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir…”
Her halükârda, ‘iyiliği, güzelliği, nezih yaşanabilir bir hayatı birlikte oluşturmak için…’ asrın ihtiyaçlarına uygun bir şekilde, ‘tatlı bir serüveni…’ veya ‘kutlu/ veya ideal bir yolculuğu…’ milli bir his olarak/ bir şuur olarak realize edebiliriz… Ecdat ne güzel söylemiş, “Niyet hayır, akıbet hayır…”
Hadis, “Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz.”
Geriye dönüp baktığımızda, “Bir hikâyesi olmalı…” bizlere huzuru, güveni, yüksek bir morali yaşatacak; onunla mutlu olacağımız, ‘güzel izler bırakan bir hayat serüvenimiz…’
“TÜRK DÜNYASI KADIN ŞAİRLER BİRLİĞİ!”
Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Serhat Kabaklı’nın bir açıklamaları dikkate şayan… İçimize, huzur veren bir esinti… Geleceğe merhaba diyeceğimiz kutlu bir yolun inşası… Serhat Kabaklı (İstanbul)’un açıklamaları şöyle, “Türk Edebiyatı Vakfı tarafından, Türk Dünyasının çeşitli vatan topraklarında gönül ve amaç birlikteliğini sağlamak amacıyla, ‘Türk Dünyası Kadın Şairler birliği’ kurulmuştur.
Bu birliğin başkası olarak, Huraman Muradova, Başkan Yardımcıları olarak ise Türkiye’den Sayın İnci Okumuş ve Kuzey Makedonya’dan Sayın Leyla Şerif Emin görev yapacaklardır.
Türk Dünyası Kadın Şairlerini bir araya getirecek bu birlik edebi ve kültürel işbirliklerinin güçlendirilmesi, kadın kalem erbaplarının destek ve dayanışmasının artırılması yönünde önemli bir rol üstlenecektir.”
Türk Dünyası Kadın Şairler Birliği Başkanı olarak da, Huraman Muradova şu açıklamaları yapmışlar;
“Değerli Türk Dünyası şair dostlarım! Öncelikle Türk Edebiyatı Başkanı, kıymetli kardeşimiz Sayın Serhat Kabaklı Bey’e en samimi teşekkürlerimi sunuyorum. Bana gösterdiği güven, verdiği değer üçün minnettarım.
Can Azerbaycan’dan, güneşli Azerbaycan’dan her birinize kucak dolusu selamlar gönderiyorum. İyi ki varsınız, varlığınızla bu birliği güçlendiriyorsunuz.
Ümit ediyorum ki, biz daha sık bir araya geleceğiz. Çünkü bu dostluğun, bu birliğin asil sebebi, --Türk Dünyasının sevdalı kalplerimizin tez- tez buluşması, aynı sofrada sözümüzü, şeirlerimizi paylaşmasıdır.
Her birinize saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Çok sağ olun, var olun!
Ben de bu güveni doğrultmak için elimden geleni yapacağım.
Selam ve hürmetle!”
Yapılan açıklamalarda, “her ülkeden birer başkan yardımcısı Huraman Hanım’ın istişareleri ile atanacaktır. Bu oluşum bir gönül birlikteliği şeklinde gelişecektir”
Türk Edebiyatı Vakfı Bakanı Serhat Kabaklı’nın bu tarihi açıklamaları bizlerde, Necip Fazıl Kısakürek’in, “Utansın” şiirini hafızalara taşıdı;
“Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!”
Hamiyetli bir gayret ve nefis duvarlarını bütünüyle yıkan tertemiz bir irade… Vakıf insan şuuruyla hadiselere bakan/ veya yorumlayan bir irade… Her türlü şüphelerden ve tereddütlerden kaçan, yüksek bir inancı besleyen irade… Türk Dünyasının sanat erbapları, “Türk Dünyasını bir baştan öte başa kadar kuşatacak yedi rengi birlikte harmanlayacak gökkuşağı oluştururlar, inşallah!”
Selam ve Muhabbetle