Bizim toplumumuzda bölünmüşlüğün bir önemli sebebi de, “antipati kavramıdır!”
Bu kavramla ilk hafızalara gelen, ‘soğukluk, iticilik, sevimsizlik’
Bizim inancımız, ‘sevgiyi’ ilk sıraya taşırken, insanı da, “yaratılanların en şereflisi” olarak nitelendirir.
Gel görelim ki, ‘siyasi, sosyal, kültürel ve iktisadi hayatımızda…’ maalesef bölünmüşlüğü yaşamaktayız! STK’larda da, ‘aynı dağınıklığı…’ görebiliyoruz!
Sebebi, ‘derinleşen sevgisizlik…’ Onun meydana getirdiği, ‘soğukluk veya iticilik’
Antipati sözlükte, “Bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan, içgüdüsel ve güçlü sevmezlik duygusu!”
“İnsanlara soğuk gelen, samimiyet kurmayan, uzak, yabancı, itici.”
“İstenmeyen insan olmak.”
Antipati kavramında, ‘sevgisizlik’ ve onu besleyen nefret…
Bir iç isyan ve onu körükleyen hırs…
Hemen şunu da ifade etmeliyim; Antipati, bizlere ait olan bir kavram değil…
Fransızcadan bizim dilimize geçmiştir…
Kelimeler, ait olduğu milletin kültürünü taşırlar!
“Antipati kelimesi” günümüzde sıklıkla kullanılmaktadır
Antipati kavramıyla demek ki ilk hafızalara; “Sevimsizlik, soğukluk, iticilik…” gelecektir
Siyaset dilinde bu kavrama, ‘karşı duygu’ diyebilirsiniz
Taassup, insanlarda ‘aşağılık kompleksini’ oluşturabiliyor!
Dikkat edilirse, “empatinin tam tersi bir durum!”
Bir yerde ‘duygu birliği’ Diğerinde, ‘ayrışma’
Sizin oluşturduğunuz bir etki alanı, yakın çevreniz…
Bu etki alanına karşı ‘antipati duymak’
Halk dilinde, ‘kan uyuşmazlığı’ Halk dilinde, ‘doku farklılığı’ diyebiliriz.
Antipati oluşması, ‘haklı veya haksız gerekçelere’ dayanabilir
Antipati duyulan bir insan için nasıl sözler sarf edilir;
“Duvar gibi adam…”
“Somurtkanın teki…”
“Başı havalarda…”
Antipati duyduğunuz bir insan için, “Yıldızımız hiçbir zaman barışmadı…”
Antipati, “nitelik ve durumları birbirine aykırı olan…”
Demokrasi kültürü bizlere ne diyor;
“Zıtlar ikilem değil,
Hayatın senfonisi
Ak, karayla bilinir,
Birbirinin hamisi”
Hoşgörü, ‘gece ve gündüz birbirini tamamlar’
Kamil insanlar, ‘nefis mücadelesi’ içerisindedir;
“Ben olmasın,
Al yanakta ben olmasın
Sen var iken, biz var iken
Her sözün başı ben olmasın”
Israrla ne diyoruz,
“Parça bütünde güzel/ Hakka esaret güzel…”
Empati kavramı, bizleri bütünleşmeye götürür!
Hırs, nefret, ihtiraslar, ‘benliği besler’
Enaniyet, ‘bütünleşmenin içerisinde infilak eder’
Öyle bir infilak ki, ‘sürekli şüphe üretir’
Kendi içerisinde, ‘vesveseler’ doğurur
Gözleri kör eder, basireti kapatır… Körü körüne nefret budur, işte…
Bir dörtlüğümüzde ne diyoruz?
“İnsan, insanın kurdudur” denildi
Öfke, şeytanın yurdudur denildi
Nefsine hâkim, öfkesini yenen;
Zafer kazanmış ordudur denildi!”
Bu toplum, ‘imanla, ihlâsla beslenen’ sevgiye aşina olmalıdır.
Bilge Kişilere bakınız, ‘pozitif enerji…’ üretirler!
O sebepledir ki, sözleriyle de, eylemleriyle de, ‘itici olmazlar’
Toprağa hiç baktınız mı? Ondaki mütevazılığı gördünüz mü?
Ondaki mütevazılık, ‘kaynaştırıyor’
İnancımız, “Biz insanı en güzel şekilde yarattık!”
O güzelim fıtratın dışına kaymak…
İşte, Antipati budur!
İnsanın, kendi cazibesinden uzaklaşması…