Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Akrostiş şiirlerim

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

ADALET
(Akrostiş Şiir)
Adalet hak, hukuk, ahlakla yürür
Doğruluk terazinin ibresinde,
Arifane yürekle vicdanı taşır
Lüksten, kibirden kaçarak, tevazu
Eleğinden yüreğine dökülür!
Tartıda hilesiz merhamete yürür

AHMET KABAKLI HOCAYA
Ah desem, şu köhne günler için
Haykırabilsem içimdeki yangın,
Mazlum bakışlara, şefkat türküsü
Erdemli insan, Alperen Yolcusu
Tarihe adını düştüğün vakit;
Kahpe yüzlere dersini verdiğin,
Alnı açık, bir bilge tavrıyla hey!
Bayrağında, sağduyunun kalesi
Ağır yük, omuzlarında bir nesil;
Kelimeler, yağmur serinliğinde
Lisan-ı hal ile temayüz etmiş;
İnce elekten, geçirmiş zamanı

BIR OLMAK
Bir olmak, öyle güçlü bir şuur ki,
İyilikler, nehir yatağı gibi
Rıza makamı, öyle bir vakar ki,
Olmak, tan vaktinin şafağı gibi
Lebbeyk, öyle yüreklerden akar ki,
Meydanların fethe atağı gibi
Arkadaş hislerim öyle vurur ki,
Cenk naralarının otağı gibi

AHMET TEVFİK OZAN’A
Ayın on beşi, Ocak soğuğunda
Haber salındı, ‘şiir göçtü’ diye
Martılar uçtu, Buzluk Bağlarından,
Efkâr rüzgârı göğüs kafesinden
Toz bulutu gibi çarparak yükselir
Ozanlar yasta, ayrılık yaman hey!
Zaman döner, devran döner, baş döner
Akşam hüznü, şafak kızıllığında
Nazar eder her söz edep dersinde

NİYAZİ YILDIRIM’A
Nil, Tuna, Fırat’ı Türk’ün suyolu
İçinde Oğuz’un yirmi dört boyu
Yürür meydanlarda Horasan gülü
Adım, ‘Niyazi’ destanlar burcunda;
Zafere adanmış, Genç Osman Soyu
İfadem, bir nesli ihya harcında

AZERBAYCAN’A
Aynı keder, sevinci paylaşırız
Zor günlerde birlikte eyleşiriz
Ezelden ebede emelimiz bir
Rüzgârla dalgalar, ay-yıldızım bir
Bedri, köklü ağacın iki dalı;
Azerbaycan can, Türkiye’m can suyun!
Yeryüzünde ne güzel yer beğenmiş
Can siparane birbirine kalkan
Aynı ülküye; Turan Yoluna hey!
Ne de güzel yakışmış birbirine

CUMHURİYET
Cumhuriyet içinde insan öznesi
Ulusum, tercihlerin en âlâsı
Mutlu sabaha uyanır hanesi
Hürriyetin, istiklalin Kale’si
Uzun soluklu yolun nişanesi,
Ruhumda taşırım beyaz lalesi!
İrade milletin, yücedir manası
Yüz geri oldu düşman avenesi
Erdemli insanla tarih molası
Türk Asrı, Cumhuriyet nişanesi

DOĞU TÜRKİSTAN’A
 (Akrostiş Şiir)
Derler size,  Ata Yurdun neresi?
Ordu-Millet bir olduğu yerdedir
Gönülle, sevdanın candan yöresi
Ulu Türkistan olduğu yerdedir
Türküm demenin erdemli töresi,
Ülke davası olduğu yerdedir
Rüzgârla birlikte, Kürşat narası,
Kızıl kıyamet koptuğu yerdedir
İstiklal uğruna nice yarası,
Sabırla derdi söktüğü yerdedir
Tan yerinden bak, görürsün teresi,
Ağuyla zehir döktüğü yerdedir
Nice destanın doğduğu yerdedir

DOKTOR SADIK AHMET’E
Sadakat nedir? Ahmet’ime sorun
Adalet, hukuk istedi, Türk için
Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe
Istırabında, kanayan yaranın!
Kalbinde hasreti, Türk Yurdunun
Alnı açık, adımları hak için
Hürriyet, insanı yaşatan ruh da…
Memleket isterim, gözleri aydın
Erdemli yolda yürürken de rahat
Ta ki, kahramanlar şehadet eder.

EDEP YAHU
Edep, insanın haddini bilmesi
Dil ile sabır, sükûta ermesi
Erdemli duruşla kendini bilmesi
Pervane misali dönersen aşkla
Yer ehlini de huzurla bulması
Âlâ-i illiyin mertebesine
Hak diyerek doğru yolu bulması
Ufuk, kâmil insan, yaratılış gayesi

EY HAMİYET
Hamiyetli, gönül ereni insan
Âşıkım istiklâle, bayrağına
Merhamet bağıyla dileğim, ihsan
İstemem namahrem eli toprağına
Yitiğim ilim, odağında irfan
Ehli marifet nimettir bağına
Taşır aklında, fikrinde ihlası…

FETHİ GEMUHLUOĞLU’NA
“Fethi Ağabey” oldu gönüllerin,
Emeği, gülistan oldu, güllerin
Terkisinde, sevgi dolu heybesi
Hırkası, ‘Yunus kokulu’ ellerin
İhlasla yıkanmış, duru dillerin
Gel der, ‘nefis duvarını’ yıkarak
Ebede doğru takvayla akarak
Muhabbet ister, söze hikmet gerek
Ulu bir çınara döndü gölgesi
Hilkati aşk olanında serveti
Lisân-ı hâl ile dolar halveti
Usulü cedittir, ilme daveti
Merhaba derim, ‘asrın muhtarına’
Sevgi dolu yürekle yürüyüşüne

FİLİSTİN’E
(Akrostiş Şiir)
Feryadın tesbih ettiği yerdeyiz!
İşit, kulak ver hâk diyen sedaya
Lâkin vahşetin tüttüğü yerdeyiz
İhlasın ayağa kalktığı edaya,
Sükûtla siper kazdığı yerdeyiz!
Taşı, toprağı, hayata vedaya,
İçin için tutuştuğu yerdeyiz
Nedametin arandığı yerdeyiz

GASPIRALI’YA
Gördüm seni, bir asır öncesinde
Ata Yurdun, Ana Yurdun sesinde
Sarsılmaz bir irade nefesinde
Parlayan bir yıldızsın fikirlerinde
Işık oldun, rehbersin eğitimde
Rüyalarımı süsler, hecesinde…
Âlimler sofrasında, nicesinde
Lirik bir ses, bir duygu, sefer gibi
İlkler, ilkelerle, dünyama ilham

İSTİKLAL MARŞINA,
(Akrostiş Şiir)
İçimde yanar, hürriyet ateşi
Selâmdır, o ateşin saadeti!
Tâ ezelden Rabbim takdir eylemiş
“İsteme benden” esaret zinciri
‘Kırarım göğsümde’, zillet ağını
“Lâhavle” okur; ,idrakim, şuurum
“Alçaklara çiğnetmem!” vatanı
Lâl değilim, susarsam iffetimden

İSTİŞARE
İlim ehli, ‘bir bilene danış’ der
Selâmdır, ‘sözün özü’ cana konar
Terazi, ‘hukuk sevdasıyla’ tartar
İhlasla, hikmetle bu devran döner
Şehri Elazığ’dır, dostlara yanar
Azizim dökülür gözyaşı yangına…
Riya değil, ‘şura ehli’ ahvalim
Edep içre; ‘akar-gider’ hayatım

ELÂZIĞ KAPALI ÇARŞI
(Akrostiş Şiir)
Kurulur tezgâhlar büyük özenle,
Açılır her dükkân hayır duayla
Paylaşır, yürek tartısı mizanla
Aşk ile şevk ile işine hayla
Layıktır şehre tarihim izanla,
Işığı Elâzığ'ın doğasıyla,
Çarşımız tadını, rengini taşır
Ak alınlar ter döker, adaletle
Resmini çizer, bu gönül hasretle
Şarkısıdır, "dükkânlar karşı karşı"
İçinde eser şehrin latif rüzgâr

MİMAR SİNAN'A
      (Akrostiş Şiir)
Memleket aşkıyla yürüyen gönlü,
İhya ettin, nakış nakış işledin
Mimar Sinan ismiyle, imar mührü,
Âlem-i İslâm'a, şevkle işledin
Ruhundaki bütün hüneri döktün
Selimiye'de, ihlâsı işledin
İlimle marifeti tezyin ettin,
Nesillere zarafeti işledin
Akıl dökermiş harcı, bir gör hele
"Nun" emrinde, hidayeti işledin.

SABIR
(Akrostiş Şiir)
Sabırla imtihanmış meğer hayat
Azimle işe koyulmada niyet
Bildim, dualarda saklı hamiyet!
Ilgıt ılgıt esen rüzgârda safiyet
Rabbim, sabırla vermiş afiyet

NİHAL ATSIZ’A
     (Akrostiş Şiir)
Nerede ülkemde yiğitler burcu?
İrfan Ocağında dökelim harcı
Hal ehlinin gönlündesin ebedi
Atsızlar tutar, Kürşat’ça nöbeti
Lakin haykırdı, her zaman dik durdu
Âlem-i Türk’ün adsız neferleri
Tarih boyunca bitmez seferleri,
Sizlerle yürüyecek büyük ülkü
Issız yüreklerin çığlığındayız
Zafer hakkındır elbet; Hak olacak

NURETTİN ARDIÇOĞLU’NA
“Nevi şahsına münhasır” şahsiyet
Ulu orta, gösterişlerden uzak
Rüzgâr gibidir, hayat serüveni
Emreder tavrı, ikiliği bozar!
Tarihi kahraman Belek Gazi,
Türk Yurdu Harput’u, ihya gayreti
İnşadır en büyük emeli, yurdu
Nöbetinde, ‘git-geldir Harput Yolu…’

RESUL İZİNDE
Resul izinde yürüyüşe çıktım
Ağladım, gözyaşı sel oldu, aktım
Merhamet çağlasın içimde feryat
Aşk nehri, hüzünüm yıkayan servet
Zuhur eder semada bulut, bulut
Arzın nağmesinde huzurla, umut
Nişanı zikir, haktan rahmet kapısı…

SADIK AHMET'E
Sadakat nedir? Ahmet’ime sorun
Adalet, hukuk istedi, Türk için
Dedeağaç, Gümülcine, İskeçe...
Izdırabında kanayan yaranın,
Kalbinde hasreti, Türk Yurdunun
Alnı açık, adımları hak için
Hürriyet, insanı yaşatan ruh da
Memleket isterim gözleri aydın
Erdemli yolda yürürken de rahat
Ta ki, kahramanlar şehadet eder

SAMİMİYET
Salih bir amelle başlar, sadakat
Azim, irade, gayret, ihlas, sabır
Merhem olur, hayatın özsuyuna
İstikâmet, saadet burcuna çıkar
Merhamet, hasmı bile eritir
İste gönül, feryadın kafi gelir
Yüzüstü bırakmaz doğru kulunu
Ey samimiyet ihlas sana muhtaç
Ta ki ebede yürüsün erdemlik

SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİ
(Akrostiş Şiir)
Sarıkamış, ‘beyaz güller’ içinde!
Açılır, ‘gül bahçesine’ şehidin
Ruhları kuşattı, güzel yurdumu!
Işıktılar ülkeme kandil kandil
Kalpleriyle ‘hürriyeti’ yazdılar!
‘Alp’tiler, bu vatanın erenleri!
Muştular bize, şanlı geleceği!
Irak değil, daha dün kadar yakın
Şükrünü eda ederiz, tarihin!

Şahitleridir, onlar bu vatanın
Elbet, ‘destanlaşan kahramanları’
Hatıralar, onlarla ‘bayraklaşır’
İçimizde ‘yeşerir’ ümitleri!
‘Tefekkür’ dünyamızda ışıl ışıl;
Laleler, her dem karanfiller açar
“Elif” der, bu mevsim kar taneleri
Rüzgâr, reyhan kokularıyla eser!
İliklerimize kadar, kıyamda

SEFERBER OLALIM
Sevgiye hayra seferber olalım
El birliği, akıl ve iş birliği,
Feraset yolu içinde olalım.
Erdemli insan dolunay misali
Rehber, Kur'an ışığında olalım
Birlik şuuru ruhumuzu sarsın
Emr-i bil Maruf yolunda olalım
Resmet cihanı, çalışma ibadet
Bu kutlu adet yolunda olalım

SEHER VAKTİ
Seher vakti uyanık, daha diri
Esen seher yeli, bir dua gibi
Her yer karanlık, sükûtun alevi
Ellerle yüzler semaya açılmış
Rahmet kapısına gözyaşı döker
Vuslat Köprüsünde çığlık çığlığa
Bin ah çekeriz derinden derine
Kader ağına attığı zamandan

SERVETİM
Servetim; aklım, sağlığım, imanım
Edeple ördüm kale duvarını
Rıza makamına el açtım, ‘aman’
Vuslatım, “halk içinde hak yoludur”
Erdemli insan olmak, ‘hayat kavgam’
Tartıya alır; her anı, günümü
İhtiyarım, ‘saçıma yangın düştü’
Mizan vakti, uykularımı böler

SIDDIK KOKUSU
         (Sadık K. Tural’a…)
Sadık isminde sıddık kokusu
Açar içimizde bahar muştusu
Derviş gazilere asrın yokuşu
Ilık rüzgâr gibi gönülden eser
Kâmildir, ilminden nasiplenen çok,
Kâr ve kisbde olmamıştır gözü yok
Töreyle yaşatır ahde vefayı
Ulus vefalıda bulur sefayı
Rüya gibi güzel günler anar
Anılar birer mum içimde yanar
Lâ demez illâ Hak diyen sedayı

SİYASET
(Akrostiş Şiir)
Siyaset, sinirleri alınmış dil!
İhlas ile yürüyüşünde adil
Yüreği titrer, milletin derdiyle
Âşıktır vatana her bir ferdiyle
Selâm-Kelâm arasında, gel-gitler
Elem, keder, dünyamızda ağıtlar
Tâ ezeldendir, siyasette mahfil
Girmesin aramıza şerle, gafil!

ŞEYH ŞAMİL’E
Şamil Kafkasların doğan güneşi
Aslan yürekli, cihâd onun işi
Mertlik bohçasında iman çeyizi
İlim Meclisinde gelmemiş eşi
Lebbeyk sedası dinletir dağı, taşı
Şamil Kafkasların iman kalesi
Erdemli bakışlara düşer halesi
Yalnız Kurt, it sürüsüne dalası
Hasretinde yürür Kafkas Oyun!

ŞİİR NEDİR?
Şiir nedir, sırrını bilen var mı?
İhlas ile gönlüne dönen var mı?
İlim, Hikmet, İhsan, Marifet Yolu;
Resul Yolunda, “Hasan” olan var mı?

ÜMİTSİZLİK
Ümitsizlik, bizim dinimizde yok
Mahkûm mu edelim irademizi
İtibarsız mı kılalım söyleyin
Tarihe mi, kadere mi küselim
Sakın ha! Yurt bizim, ebed de bizim
İlacı, inancımız ihlâsımız
Zaferde, yükselen bayrak da bizim

VASFİ AKYOL’A
Vakıf insan, bir ömrün özleminde
Aziz şehir, Elâzığ’a âşıktın
Sesine, musikisine her zeminde;
Feyzinle bir nesle ilham bıraktın
İştiyakın zamanın dümeninde
Asrın irfanıyla gönüllere aktın
Kalemin güfte, kelâmda bestekâr
Yansın, efkârın nuru şamdanında
Olaydı Vasfi zamanın deminde
Lisan-ı hal ile hoş seda bıraktın

VEFA
Vefa, garip kuşum, gönül bayrağım
Edebimle, o bayrağı taşırım…
Feryadımla inler, canım toprağım!
Aşk içre yanar, imanım taşırım…

YAĞMUR
Yağmur, her damlası şefkat tohumu
Açılır gönlüme tomur tomur bulut
Gezinir ufkumda, rahmet rüzgârı
Martılarla kanat çırpar bulutlar
Usul usul latif nağme yükselir
Resmini çizebilsem o nağmenin
Sevinç gözyaşı açılır semaya

Yazarın Diğer Yazıları