“Biz Ahi Evranlıyız, ocaklıyız
Tâ Türk Yurdu, Horasan’dan Yolumuz!
Kök salmış gönüllere bucaklıyız
Çarşı, pazarda ahlaktır, yolumuz
Ahilik der, kardeş kardeşe yar olur
Birlikte her yer bahar, gülzar olur
Huzuru adımlar, bahtiyar olur
Bu kuru sevda değil, hak yolumuz”
Bu yıl 38.nci Ahilik Haftası Kutlamaları ülkemiz genelinde, 22-28
Eylül tarihlerinde “Ahilik Haftası…” olarak idrak ediliyor. Bu
kutlamaların öncülüğünü, ‘Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Odası’
gerçekleştiriyor. Bu kutlamalar bizleri ‘kendi tarihi kimliğimize…’ ne
kadar taşıyabiliyor? Ahilik ilkelerine, ‘çarşılarımız ve
pazarlarımızla ne kadar dokunabiliyoruz?’ Maalesef, soru işaretleri o
kadar çok ki! Yazımızın/ veya sohbetimizin en başında ifade etmeliyim,
“13.ncü asır bu milletin aydınlanma asrıdır!” Ahi Evran (1171-1261),
Hacı Bektaşi Veli (1209- 1271), Şeyh Edebali (1206-1326),
Yunus Emre (1240-1320), Mevlana (1207-1273), Nasrettin Hoca ( 1208-1284)
13.asrın Anadolu tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Bu dönemi
oturup sağlıklı bir şekilde düşünmeliyiz
Doğuda Moğol istilası, Batıda ise Haçlı Seferleri ile ‘can boğaza
dayandığı’ zamandır!
Bu devrin büyük âlimlerinden ve ‘vatan müdafaasında’ şehit olan Ahi
Evran’ı, bütün Anadolu insanının ve özellikle, ‘meslek erbabı’
esnafımızın imrenme/özenme ve bağlılık noktasında Ahi Evran Ruhuna
sahip olması, O ruhla mesleğini yani ‘ekmek teknesini’ sevmesi, âleme
sevdirmesi ne güzel olur!
Asrın Velilerinden Muhyiddin’i Arabî ve Hocası Evhadüddin ile birlikte
Anadolu’ya gelen Ahi Evran, başta Fahreddin-i Razi olmak üzere asrın
birçok büyük âlimlerinden, Akli(fen) ve nakli(dini) ilimleri
öğrenmiştir. Kırşehir, bu güzel insanın mekân tuttuğu özge diyardır.
Tasavvuf yolunda, Ahmet Yesevi Hazretlerinin derin izlerini
görmekteyiz.
Ahi Evran eşi Fatma Hanım ile birlikte Anadolu şehirlerini
dolaşmıştır. İlk defa, iman ve İslam atlası coğrafyasının en nazende
gül bahçesi olarak tasvir edilen, Güzel Anadolu’da, esnafı
teşkilatlandırdı!
Çok hassastır, Moğol tehlikesine karşı Anadolu esnafının verdiği
kahramanca direnç takdirlere şayandır.
Devlet güçlerinin yanında emeğinin hakkıyla, sanatının verdiği ilhamla
hayata yürüyen bu yürekli insanlar,
Vatan savunmasında, ‘milis güç’ olmuşlardır.
Âlim ve feyiz sahibi bu güzel insan vatan savunmasında şahadet
şerbetini içmiştir. Ahi Evran’ın hanımı, Fatma Hanım’da kadınlar
arasında teşkilatlanmayı sağlayan şahsiyet olarak, ‘Bacıyan-ı Rum’
olarak anılmıştır.
Ahi Evran, bir sanatkârdır. Bir milletin sanatla yürüyeceğini ve
sanatla, ‘eserden müessire’ ulaşacağını gayet iyi bilir. Dinimiz,
“rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu” belirtir.
Bizim inancımız, helal bir çizgi üzerinde yürüyen tacirleri teşvik ediyor.
Ahi Evran Ruhunda, Anadolu esnafının mükemmeliyeti vardır. ‘kardeşlik’
şuurunun önemi vardır.
Fatih’in İstanbul’u fethedişinde ki sırlarının biri de, esnafın ne
derece; kendi içerisinde ahenkli bir dayanışma sergilediği, dışında
ise ticari ahlakı koruduğu sıkça anlatılır.
Ahi Evran ruhunda ne vardır; meslek ve sanat sevgisi!’ O sevgi ile
halka ve etrafına yöneliş…
O yönelişte ki, şükür edası, niyet hayırlı oldu mu mutlaka akıbette
hayırlı olur.
Bizlerin yaşadığımız şehirde olsun; Anadolu’muzun herhangi bir
ilinde/beldesinde olsun bütün arzumuz nedir; Bu meslek kuruluşunun
kendi ulvi gayesi ile Türkiye’yi büyük ufuklara götüreceğidir.
Burada şunu belirtmek isteyeceğim, hayatın iki önemli parçasından
birinin sabır, diğerinin şükür oluşudur. Ve her halükarda, ekmek
teknesine sahiplenme! O teknenin alabora olmaması için gerekli bütün
ihtimamı göstermesi… Kendisi kadar, komşu esnafını/sanatını/mesleğini
koruması…
Helal ve haram çizgisi üzerinde; esnafımız, bu dünyada sırat
köprüsünden nasıl geçileceğinin sırrına da vakıftır herhalde!..
Doğruluk, dürüstlük, sadakat, işine bağlılık, ehliyet, liyakat gibi
kavramları, hayat elbisesi olarak üzerine geçiren esnafımıza ne mutlu!
Özelliklede günümüzde, 22 Eylül tarihinde başlayan “Ahilik Haftasını…”
teknolojinin de imkânlarını kullanarak idrak etmeliyiz. Osmanlıyı, 6
asır ayakta tutan, ‘o ruhun verdiği saadettir, sadakattir, hamiyettir,
iltifattır.’
AHİLİĞİN BİLİNEN GENEL KURALLARI
“Eline, diline, beline sahip ol.
Kalbini, kapını, alnını açık tut. Ahi'nin eli, kapısı, sofrası açık
olmalı; gözü beli ve dili kapalı olmalı. Eşine, işine, aşına özen
göster. Harama bakma, haram yeme, haram içme. Doğru, sabırlı,
dayanıklı ol. Yalan söyleme. ... Gelen gelsin saadetle, giden gitsin
selâmetle…