Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

10 Kasımlar

Bed­ret­tin Ke­leş­te­mur

Bugün şöyle bir masanın başına oturdum. Sağıma, Soluma; ötede ve
beride olanlara şöyle bir baktım, ‘müthiş bir gerilim’ Ve o gerilimi
sürekli besleyen, ‘haber ve yorumlar’ Ne oluyor diye kendi kendime
daha sesli bir şekilde söylenmeye başladım. Anadolu'yu bir baştan bir
başa dolaşınız; her adımınızda bir büyük Veli’nin manevi makamı ile
soluklarsınız.
Bu coğrafyanın insanı 13. asırda bir yandan, ‘Haçlı Seferlerini’
yaşadı! 1096 tarihinden 1270 tarihine kadar, 8 Haçlı Seferi
yapılıyordu! O tarihlerde, yüz binleri bulan orduların bir tek hedefi
vardı; ‘Türkleri Anadolu'dan atmak’ O kin, O nefret sağanak halinde
asırlarca yağdı! Bir asır öncesi, Çanakkale’de tarihlerin yazdığı ‘en
çetin hesaplaşma’ anı yaşanıyordu! Çanakkale Mahşerini belki de bütün
yüzüyle bizlere tefekkür ettiren şairimiz, AKİF YAZACAKTI!
Çanakkale’den Sakarya’ya, Kocatepe’ye giden o muhteşem yolculukta;
Anadolu Türk’ü kim bilir kaç cephede bir imtihandan diğerine
koşuyordu! Niksar Belediyesinin katkılarıyla, Mehmet Emin Ulu’nun
yazdığı; “Onbeşliler Gidiyor Niksar’ın fidanları” isimli muhteşem
eseri(romanı) bu milletin 93 Harbinden sonra İstiklâl Savaşına kadar
verdiği mücadelenin ruhani iklimine bizleri bir anda götürdü. Her
beldeden, nerede ise her evden nice fidanlar, ‘toprakla
kucaklaşıyordu’ Şehit kanlarıyla yıkanan Anadolu’mun tek dayanağı
belki de, ‘aşk derecesinde imanıydı’ Yüce Yaratan’a teslimiyetiydi!
Onlar, bu mücadeleyi ‘sabırlarıyla’ kazandılar!..
Böyle bir ruhun, böylesine müthiş bir iklimin özünde şüphesiz ki; bir
deha lider, Gazi Mustafa Kemal vardı!.. Ve şöyle düşündün; Gazi Kemal
bugün hayatta kalsaydı ne yapardı? Bu milletin düşmanlarına karşı
tavrı nasıl olurdu?
İşte, her On Kasım geldiğinde, ‘tarihi tefekkür ederim’ O tefekkür
ikliminde yazdığım, “ŞİİRLERİMİ” sizlerle paylaşmak istiyorum;

10 Kasımlar,
Tarihin anıldığı gün
Koca Türkü bir daha,
Düşüne aldığı gün
Kutlu hatıraların,
Emanet kaldığı gün…

10 Kasımlar,
Tarihin destanlarla, uyandığı gün…
Atanın destanlarla, anıldığı gün…
Hürriyet bedelinin,
Kanla okunduğu gün…

57 yıla sığan bir hayati
Bir daha düşlüyorum,
Bir gergef misali,
Ruhuma isliyorum…
Milletin muradı onda,
Onda çarpıyor yüreği…

Çanakkale’deki ruhla
Erzurum’a tasınmış
Sivas'taki yürekle
Sakarya’ya akınmış…
O akınlar tevhitle,
Bezm-i eleste okunmuş

Zorun çığlık, çığlığa kaldığı,
Esarete isyanı…
Cephelere kağnı yoluyla vardığı
Onurlu duruşa hasret,
O hasretin yazdığı destan

10 Kasımlar
Milletin topyekûn cepheye,
Cepheden Cumhuriyete,
Toprağın kutsi örtüsünden,
Bir çelik irade örgüsünde,
Devlete yürüyüşü destanı…
O destanı bir daha,
Ezberden okuyorum bugün
O iradeyi özleyerek,
Yüreklerimizde anarak…

ATA’YI YÂD ETTİĞİMİZ GÜNDE
Ata’yı yâd ettiğimiz bu günde,
Tefekkür ederim, Çanakkale'yi
Dumlupınar'da hey! Anadolu'yu
Türk'ün son kalesi, Anadolu'yu
Şehitlerim, Gazilerim; On Kasım
Tarihi yaşadığımız, gündeyiz
Akıl, idrak, izan, şuur, son nefes
Ata'yı, yâd ettiğimiz gündeyiz

SAKIN UNUTMA GAZİ ATANI
“Tarihler ismini andığı vakit”
Bir devre mührünü vurdu diyecek
Düşman bağrına dayandığı vakit
Bir metin dağ gibi durdu diyecek

“Ya İstiklâl, Ya Ölüm” parolası
Hürriyete giden yolda molası
Milletin özünde yaşar kalesi
O kaleler, vatan yurdu diyecek

Türk’ün başında yaşayan bir deha
Bu millet topyekûn kalkıyor şaha
Dualar! Açılır eller Allah’a;
Yarabbi! Aziz kıl yurdu diyecek

Kökün üstünde gövde, dal verecek
Her dalda çiçek, nice bal verecek
Ey yükselen nesil, bedel verecek!
Canı, kanıyla yoğurdu diyecek!

Bak bir ömre, kim bilir kaç asra bedel
Koyma Yarab! Şu vatanda bir yâd el
Çalış, hizmet eyle,  güzel bir ad al
Adıyla yürüyen ordu diyecek!

Her On Kasım, hüzün sarar vatanı
Sakın unutma ha, Gazi Atanı
Hele binlerce kefensiz yatanı
Dualar, âminler sordu diyecek

AYDINLANMA
Aydın insan, aydın şehir yolunda
Yol, uygarlık; bilgiye açılan yol
Dinle, aydınlığa yürüyen insan;
Nezaket, incelik, tavrın, duruşun
Lükse, ihtişama, kaprise kapılma!
Aydın, Türkçe’nin en nezih kavramı
Nişan düşer, aydın marifetiyle
Mana dünyam daha zengin, daha şuurlu
Aydın şehrin münevver insanına
Bedri, selâm olsun aydın bakışa…

ON KASIMLAR
On Kasımlar, Şeb-i Aruz günümüz
Ölüm sadece göçtür, Hak katına,
Vatan sevgisiyle kaynar gönlümüz
Gaza meydanı, şahadet katına
Vuslata ermekle kalır ünümüz

ORDUMUZA
Anadolu, İslâm’ın son kalesi
Son sığınak, Türk’ün son güven yurdu
Yarab! Sen muzaffer eyle, bu ordu;
Kendini Allah'a adayan ordu!

17 KASIM ATATÜRK ELAZIĞ'DA
On yedi Kasım, takvimden bir yaprak
Düşürmedi, bizleri yerlere bayrak
Asil ve soylu bir bakış, tarihe;
Şanlı zaferle, vatanlaştı toprak…

Milletle birlikte, bir yürek oldu
İman etti, dil kalbe teslim oldu
Tek sözü, “Ya Şehit, Ya Gazi” oldu
Şanlı zaferle, vatanlaştı toprak…

Elazığ insanıyla kutlu bir gün
Yaşasın hafızanda en güzel gün
Gazi’nin sözü; “Öğün-Çalış-Güven”
Şanlı zaferle, vatanlaştı toprak…

Elazığ’dan, bir türkü yankılanır
O sese hasret, gönül sevdalanır
Ay, yıldız, sema kol kola dolanır
Şanlı zaferle, vatanlaştı toprak…

Gönlünde taht kurmuş Anadolu’nun
On yedi Kasım, Elazığ yolunun
“Başöğretmeni, Millet Okulu’nun”
İlim, İrfanla, vatanlaştı toprak…

İsmini, “Cumhuriyetle” yaşattı
“Hür İrade” asırları kuşattı
“Cehaleti” bu topraklardan attı
Millet yolunda, bayraklaştı toprak…

ÖKSÜZ KALIR
Âlim göçerse, âlem öksüz kalır
Adalet göçerse, kalem köksüz kalır
Ey insan! Erdeminle daha güzel,
Ah desem, boynu bükük lâlem kalır

Yazarın Diğer Yazıları