Av. Talip Ersöz

Zaza Aşiretlerinin Sünniliğe Geçiş Serüveni 2

Av. Talip Ersöz

Şah İsmail Döneminde Güneydoğu Anadolu
Şah İsmail’in iktidarı ele geçirmesinden (1501) Çaldıran Savaşı öncesine kadarki 13-14 yıl içinde Kermanşah’tan Sivas’a ve Erzincan’a kadar bütün topraklar Safevilerce ele geçirildi. Bradost, Mükriyan, Van, Bitlis, Musul, Cizre, Hasankeyf, Diyarbekir, Harput, Çemişkezek Beyliği (Dersim) ve Erzincan başta olmak üzere, ele geçirilen tüm yerlerde Kürt beyleri görevden azledildi. Bazıları tutuklandı, sürgün edildi ya da öldürüldü. Onların yerine Şii komutanlar atandı.

Böylece imtiyazlarını yitiren; Bitlis Hâkimi Şerefüddin Bey, Hizan Meliki Emir Davud, Hısn-ı Keyfâ Emiri Eyyubîlerden II. Halil, İmâdiye Hâkimi Sultan Hüseyin olmak üzere 25-30 kadar Kürt beyi (Ümerây-ı Ekrâd), İdris-i Bitlisi'nin riyasetinde bir araya gelerek bir arîza (dilekçe) kaleme alıp Yavuz Sultan Selim'e sundular. Arîzanın içeriği aynen şu şekildedir;

"Can ü gönülden İslâm Sultanı’na biat eyledik, İlhâdları zâhir olan Kızılbaşlar’dan teberri eyledik. Kızılbaşların neşrettiği dalalet ve bid’atleri kaldırdık ve ehl-i sünnet mezhebi ve Şafi’î mezhebini icra eyledik. İslâm Sultanı’nın namı ile şeref bulduk ve hutbelerde dört halifenin ismini yâda başladık. Cihada gayret gösterdik ve İslâm padişahının yollarını bekledik. Duyduk ki, padişah, Zülkadriye Eyaleti’ne gitmiş; bunun üzerine biz de Mevlana İdris-i Bitlisî'yi makamınıza gönderdik. Hepimizin arzusu şudur ki; bu muhlis ve size itaat eden bendelere yardım edesiniz. Bizim beldelerimiz Kızılbaş diyarına yakındır, komşudur ve hatta karışıktır. Nice yıllar bu mülhidler, bizim evlerimizi yıkmışlar ve bizimle savaşmışlardır. Sadece İslâm sultanına muhabbet üzere olduğumuz için, bu inancı saf insanları o zâlimlerin zulümlerinden kurtarmayı merhametinizden bekliyoruz. Sizin inâyetleriniz olmazsa, biz kendi başımıza müstakil olarak bunlara karşı çıkamayız. Zira Kürtler, ayrı ayrı kabile ve aşiret tarzında yaşamaktadırlar. Sadece Allah’ı bir bilip, Muhammed ümmeti olmakta ittifak halindeyiz. Diğer hususlarda birbirimize uymamız mümkün değildir. Sünnetullah böyle cârî olmuşdur. Ancak ümitvarız ki, padişahtan yardım olursa, Arap ve Acem Irakı ile Azerbaycan’dan o zâlimlerin elleri kesilir. Özellikle Diyarbekir ki, İran memleketlerinin fethinin kilidi ve Bayındırhân sultanlarının pay-ıtahtıdır, bir yıldır, Kızılbaş askerlerinin işgali altındadır ve 50.000'den fazla insan öldürmüşlerdir. Eğer padişahın yardımı bu Müslümanlara yetişirse, hem uhrevî sevap hem de dünyevî faydalar elde edileceği muhakkakdır ve bütün Müslümanlar da bundan yararlanacaktır. Bâki ferman yüce dergâhındır."

Yavuz, hemen harekete geçip Müftü Hamza'ya ait olup aynen şu mealdedir;"Ey Müslümanlar, bilin ve  ve haberdar olun ki! reisleri Erdebil oğlu İsmail olan Kızılbaş topluluğu, Peygamberimizin şeriatını, sünnetini, İslam dinini, iyiyi ve doğruyu açıklayan Kur'anı küçük gördüler. (...) Onlara sempati gösteren, batıl dinlerini kabul eden veya yardımcı olanlar da kafir ve dinsizdirler. Bu gibi kimselerin topluluğunu dağıtmak bütün müslümanların görevidir. Bu arada müslümanlardan ölen kutsal şehitlerin yeri yüce cennettir. O kafirlerden ölen ise, hakir olup cehennemin dibinde yer tutacaklardır. (...) Bu türlü topluluk hem kafir ve imansız hem de kötülük yapan kimselerdir. Bu iki sebepten onların öldürülmesi vaciptir."

Diğer bir fetva da Şeyhülislam İbni Kemal'e ait olup içeriği şu şekildedir;
 "...Kızılbaş topluluğu şeri yasalar gereği öldürülmeleri helaldir. İslam askerlerinden onları öldürenler gazi, ellerinde ölenler ise şehittirler."

Yavuz, bunlarla yetinmeyip bir planını daha uygulamağa koymuştur. Bu plana göre, İç Dersim ile Diyarbakır Diyarbakır ve Harput arasında kalan Çemişgezek- Sağman- Pertek- Mazgirt- Peri- Kiğı- Adaklı- Yedisu ve Karlıova hattı tampon bölge haline getirilecekti. Böylece Dersim coğrafyası ile Palu-Çabakçur bölgesi arasında irtibat koparılacak ve alevi nüfus, iç Dersim'e hapsedilecekti.

Yavuz planını derhal uygulamağa koyarak; Güneydoğu Anadolu bölgesinde ikamet eden, Sünni Kürt aşiretlerini tampon bölgeye yerleştirmiştir. Plan gereği Çemizgezek bölgesi dörde ayrılmış ve Çemişgezek Sancağı'nın yanında; Sağman, Pertek ve Peri merkezli 3 yeni sancak daha kurulmuştur. Bu bölge bu nedenle, Çarsancak (dört sancak) şeklinde anılır olmuştur. 

Ayrıca plan gereği Urfa'da yerleşik olan Milan aşireti mensuplarının bir kısmı Pertek ile Hozat arasındaki bölgelere; İzol aşireti ise Mazgirt'in güneyine yerleştirilmiştir. Yavuz'un planı tutmuş; Çemişgezek, Sağman-Pertek-Peri hattı (Sünni hat) ahalisi sürekli Osmanlı ile hareket etmiş ve ileri karakol vazifesi görmüştür. 

Güneydoğu Anadolu’nun Osmanlı Devletine bağlanmasında en çok emeği geçen Bıyıklı Mehmet Paşa ile İdris-i Bitlîsî’ye, Sultan Selim; hil’at, bahşiş ve kılıçlar hediye etmiştir. Ayrıca Kürt beyleri için yirmi beş yük akçe, beş yüz hil’at ve on yedi sancak ihsan buyurulmuştur. 

Şeyh İdris-i Bitlisi’nin önerisi ve planlamasıyla Anadolu’nun Doğu ve Güney Doğusundaki aleviler sürülerek ya da katledilerek hakim oldukları idari beylikler ve toprakları Şafiî aşiret ağalarına verilmiştir. Yavuz Selim’in imzaladığı boş fermanlar, İdris-i Bitlis-i tarafından doldurarak, O'nun belirlediği ağalara dağıtılmıştır.

Bu süreçte, Zaza şii/alevi aşiretlerinin büyük bir kısmı Osmanlının ve yandaşı beylerin dayatması sonucunda Sünniliğin Şafii ekolüne geçiş yaptılar. Çok az bir kısmı da Hanefilik ekolüne geçiş yaptılar. Sünniliği benimsemek zorunda kalan aşiretler; Palu, Bingöl, Çermik, Çüngüş, Dicle, Hani, Lice, Eğil, Maden, Siverek, Hilvan, Gerger, Mutki, Bingöl, Genç, Solhan, Karlıova bölgelerinde yaşamaktadır. Geriye kalan Zaza aşiretleri, ulaşılması zor bölgelerde (Dersim, Erzincanın güneyi, Sivas'ın doğusu) şii/alevi kimliği ile yaşama tutundular.
 

Yorumlar 2
Zaza Kurdîzade 21 Aralık 2022 21:06

Yavuz Selime mektup gönderen, hatta Kürd beylerinin sözcülüğünü yapanlar arasında Palu beyi Cemşid bey de vardır. Yani Zazaların sonradan şafii olduğuu doğru değildir. Zazalar o dönemde de Kürtlerin öncülüğünü yapmış ve çoğunlukla şafii mezhebindeydiler. Fakat, her millet gibi onların içinde de alevi olanları vardı. Bunlar da eskiden şeklen şafii ama meşreben ehli beyt muhibbi mutasavvıf ocakzadeler olup Safeviler döneminde siyaseten Safevilere meyletmişler, osmanlı-Safevi çekişmesi sonucu İrana göç eden kesimleri şiileşip dil-etnik olarak da asimile oldular. Kürd coğrafyasında kalan kısımları da bugünkü alevi fomrunu aldılar. Geri kalan ise eskiden olduğu gibi Osmanlı döneminde şafiilik üzerinde devam etti. Hanefi olan Zaza ve Kurmanclar ise Kürd beyliklerinin yönetiminde olmayan veya Türklerle çok içiçe yaşayan bölgelerdir. Kendi başına ister Zaza ister Kurmanc olsun, Kürd beyliklerinin idaresinde olanlar genellikle Şafiidirler. Sadece Dersim kesimi Alevidir, onlar da Osmanlı tabiiyetini tanıdıkları için kendilerine ilişilmemiştir. Zaten Şah İsmail'in göndediği dersim alevisi Pir Hüseyin beyin de öncülüğü ile yenilmiş ve Melkışi yani Çemişgezek-Dersim beyliğini bu alevi soyu yönetmiştir.

MALCOLM-XX 18 Aralık 2022 15:37

MUHTEŞEM BİR TARİHİ BELGE NİTELİĞİNDE YAZI DİZİSİ OLMUŞ GERÇEKTEN ; BU ÇOK BAŞARILI ÇALIŞMALARINDAN DOLAYI SAYGIDEĞER YAZARIMIZI YÜREKTEN KUYLUYOR VE ALKIŞLIYORUM !!!... ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ???? ????

Yazarın Diğer Yazıları