Av. Talip Ersöz

Soros'un Sığınmacılar Üzerinden Türkiye'de Kadife Devrim Planı

Av. Talip Ersöz

Özdağ-Soros ve Mülteciler Olgusu

Ümit Özdağ, yaptığı bir açıklamada, mültecilerle ilgili şunları söylemişti: “Biz, onlara ev yaparız, dönerler demiyoruz. Burası dünyanın lunaparkı değil. Her önüne gelen buraya gelemez. Biz 8 milyonunu da vatanlarına yollayacağız.” (Özdağ da Koroya Katıldı, Aydınlık, 7 Mayıs 2022) Örtülü istilaya direneceğiz....Zafer Partisi iktidarında Türkiye’deki tüm sığınmacılar 1 yıl içinde vatanlarına geri dönecek, gerekirse zorla..."

Eş zamanlı olarak sosyal medyada servis edilen sığınmacı karşıtı “Sessiz İstila” filminde, Türkiye’nin 3 Mayıs 2043’te sığınmacılar tarafından işgal edildiği ifade edilmekte, yönetimin bunlara sessiz kalması eleştirilmektedir. Özdağ ayrıca, Sessiz İstila Filmi için kendisinin para temin ettiğini ifade etmişti. 

Ümit Özdağ’ın bu sözleri ve “Sessiz İstila” filminde yer alan iddialar analiz edildiğinde Türkiye'de, göçmenler mottosu üzerinden bir kriz yaratılmağa çalışıldığı anlaşılıyor.

İçişleri Bakanı Soylu, Özdağ'ın bu sözleri üzerine; “Muhatabım değil. Ben bu adamı adam yerine ve insan yerine koymam… Bu hayvandan aşağı bir adamdır… ‘Esfeli safilin’dir… Bu kadar basit… Adam yerine koymam… Kendisi adam yerine girmeğe çalışıyor… Soros çocuğu ve operasyon çocuğudur… Bu kadar açık… İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir…” şeklinde bir açıklama yapmıştı. (Selcan Taşçı, “Ört ki Ölem!..” Yeni Çağ, 7 Mayıs 2022)

Yeni Şafak yazarı Bülent Orakoğlu, "Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ MOSSAD ajanı mı?" başlıklı yazısında; "Kirli operasyonlar ile batı ekseninin Türkiye’yi karıştırmak için kullandığı fonlanmış medya ve vakıflara para tedarik işlemlerini yönettiği iddia ediliyor. Türkiye’de sığınmacılar ile Türk toplumu arasına nifak-kin ve nefret tohumları ekmeği amaçlayan fonlanmış medya ne yazık ki Türkiye aleyhindeki faaliyetlerini sürdürmeğe devam ediyor. Üstelik Ümit Özdağ bu kez sığınmacı karşıtı ‘Sessiz İstila’ isimli provokatif filmi kendisinin fonladığını itiraf ederek bir nevi devlete meydan okuyor" ifadelerini kullanmıştı.

Ümit Özdağ ile yıllar önce bir tv programına katıldıklarını ve ona bir soru sorduğunu hatırlatan Bülent Orakoğlu, yazısının devamında şunları söylemişti. 

"Ben size 'Bu değirmenin suyu nereden geliyor?' diye sormuştum Siz hiç cevap vermeden yayını terk etmiştiniz. Neyi kastettiğimi anlamıştınız. O gün bu gün bu sorunun cevabını vermemiştiniz. Ama artık cevap vermenize gerek kalmadı. İçişleri Bakanı Soylu ne diyor 'İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir.' Başka söze ne hacet!"

MHP’li Yalçın'dan Özdağ’a Sert Sözler 

Orakoğlu'nun ardından tartışmalara katılan,  MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın  sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarda şu ifadeleri kullanmıştı:

"Özdağ, İsrail ve Yahudi lobileriyle ve ABD’deki Yahudi think-tank kuruluşu JINSO ile kurduğu gizli ilişkilerin, Rant Corporation ile görüşmelerinin sebebini açıklamalıdır...

...Özdağ, ASAM bütçesiyle gerçekleştirdiği İsrail gezilerinde, Mescid-i Aksa’yı mı yoksa MOSSAD’ı mı ziyaret etmiştir?

...Ümit Özdağ’ın, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olup olmadığı araştırılmalı; bu sözde milliyetçinin, aslında Türk milliyetçiliğinin kripto düşmanı ve Türkiye’de küresel aktörler adına görev yapan pis bir ajan olup olmadığı acilen aydınlatılmalıdır."

Bu noktada unutulmaması gereken gerçek kadife darbelerin seçim merkezli operasyonlar olduğudur. Göçmenler üzerinden gerçekleştirilecek eylemler, ekonomik krizle birleşince çok büyük sosyal patlamalara neden olabilir.

Soros-Göçmenler Denklemi

Bu bağlamda sorgulanması gereken çok önemli bir nokta, Türkiye’ye gelen; Suriyelilerin, Afganlıların, Pakistanlıların, Afrikalıların, AB ülkelerine gitmesini, Türkiye’nin niçin engellediği, AB’ye göç etmeleri için kapılarını niçin açmadığıdır. Buna Türkiye’yi kim ve nasıl ikna etmiştir? Bu sorunun cevabını aradığımızda ilginç bir isim ve yapı ile karşılaşmaktayız. George Soros ve kurucusu olduğu Açık Toplum Enstitüsü.

Soros, Açık Toplum Enstitüsü’nün faaliyetleri ve sığınmacı sorunuyla ilgili temaslarda bulunmak üzere Kasım 2015’te Türkiye’ye gelmiş ve 8 Kasım 2015’te Wall Street Journal gazetesinden Emre Peker ile yaptığı röportajda iki noktaya vurgu yapmıştır:

“Sığınmacılar Türkiye’de kalmalı, bu daha ucuz ve verimli çözümdür. Avrupa’ya giden mültecileri Türkiye’de durdurmak için iş birliği şart ve başta Almanya Başbakanı Angela Merkel olmak üzere Avrupalı liderler bu iş birliği için isteklidir.” (Mehmet Ali Güller, “Soros İstedi, AKP Türkiye’yi ‘Tampon Ülke’ Yaptı”, Cumhuriyet, 9 Mayıs 2022)

Soros, mültecilerle alakalı olarak ayrıca şunları söylüyordu: 

"Türkiye'nin üstlendiği maliyetler telafi edilmeli ve maliyetlerin geçmişte olduğundan çok daha fazla artırılması gerekmektedir. Türkiye ile AB’nin yakınlaşmağa ihtiyacı var. Bir süre önce Türkiye Rusya ilişkileri çok yakındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Putin’i rol model olarak kabul ediyordu. Ancak bu ilişkiyi Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi bozdu. Rusya büyük Katherina dönemine döndü. Bu Ortodoks Hristiyanların çıkarlarını savunmak yani haçlı seferlerini başlatan zihniyettir. Rusya kendi geleneksel modeline döndü. Ve Erdoğan’ın amaçları arasında mutabakat mümkün değil. AB de, Türkiye de birbirine muhtaç.” (George Soros, “Suriyeli Mültecilerin Yıllık Maliyeti 11 Milyar Euro”, Hürriyet, 9 Kasım 2015. Murat Sabuncu, "Erdoğan’ın Rol Modeli Putin’di", Cumhuriyet, 9 Kasım 2015)

Soros’un bu konuşmasından sonra, 20 Mart 2016’da, Türkiye ile AB arasında, ”Yeni Düzensiz Göçmenlerin Geri Kabulü Antlaşması" imzalanmıştır. Bu antlaşma kapsamında; Türkiye’den Avrupa’ya çeşitli yollarla geçen sığınmacılar, 4 Nisan 2016’dan itibaren Türkiye’ye gönderilmeğe başlanmıştır. Böylece; Suriye, Afganistan, Pakistan ve Afrika’dan Türkiye’ye gelen sığınmacılarla; Türkiye’den Avrupa’ya geçen sığınmacıların Türkiye’ye geri gönderilmesi sağlanmıştır. Bu antlaşma ile birlikte Türkiye’deki göçmen sayısı gittikçe artmıştır. 

Kapalı olan sınırların açılıp basitçe geçişin kolaylaştırılması ifadesini göz önüne aldığımızda, Türkiye’nin Irak-Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi, şer ittifakı tarafından önceden planlanan Arap Baharı kadife devrim sürecinin bir parçasıdır? Türkiye, Soros tarafından tuzağa düşürülmüştür. O dönemde zaman mayınları temizledik, şimdi de duvar örmekteyiz.

Soros, muhtemelen stratejik göç mühendisliği kapsamında, belli bir bölgede yaşayan nüfusun güçlendirilmesi, zayıflatılması ya da muhtevasının değiştirilmesi ile ilgili olarak AB ile Türkiye arasında arabuluculuk yapmıştır. Bu girişimi ile Türkiye’de bir kadife devrim için gerekli ortamı sağlayacak bir zemin oluşturmağa çalışıyordu.  

Son dönemde Açık Toplum Vakfı, Suriyeli mültecilerle ilgili olarak, Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (HUGO) ile İltica ve Göç Araştırması Merkezi (İGAM)'ne, 2017 tarihli Suriyeliler Barometre Raporunu hazırlamak üzere fon aktarmıştır. Ayrıca GAP Gençlik Derneği'nin, Suriyeli mültecilerin haklarını öğrenmelerini destekleyen ve Suriyeli öğretmenlere Türkçe ders verilmesini öngören proje Açık Toplum Vakfı tarafından desteklenmiştir.

Suriye, Afgan, Pakistan, Afrika göçmenleri arasında CIA, MOSSAD, MI6, Fransız, Alman istihbarat ajanlarının olmaması mümkün değildir. Bunlar şimdilik uyuyan hücrelerdir. İleride sığınmacılarla ilgili gerekli toplumsal düzlem oluştuğunda, bu unsurlar harekete geçirilecektir.  

İltica ve Göç Alanındaki Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Planı, 2005 yılında son hâlini aldı. 2005 yılında sanki Arap Baharı’nın yaratacağı göç dalgası bilinerek Türkiye’nin göç politikasına müdahale edilmesi tesadüf müydü?

Durum açıktır. Türkiye bu konuda Soros'un tuzağına düşmüştür. Yapılması gereken şey açıktır. Türkiyenin ivedi olarak Suriye ile ilişkilerini normalleştirmesi ve Suriye rejimi ile anlaşarak, mültecilerin ülkelerine dönmelerinin sağlanmasıdır. Türkiye-Rusya-Suriye arasındaki üçlü görüşmelerin yapılması takdire şayandır. Üçlü görüşmeler sonucunda Soros'un plânının bozulması mümkündür.

Türkiye, AB tarafından kendisine dayatılan eylem planını iptal ederek, ülke çıkarını önceleyen yeni bir göç ve sığınmacı eylem plânını oluşturmak zorundadır.

Yazarın Diğer Yazıları