Vefa sözlükte “sözünde durmak, sözünü tutmak, özü ve sözü doğru olmak, dostlukta ve bağlılıkta sebat etmek, kendini sevenleri, kendisine iyiliği dokunanları unutmamak, dostları ile ilgiyi kesmemek, sevgi, dostluk, samimiyet …” gibi anlamlara gelir.
21. yüzyılda insanoğlu bilimde ve teknolojide çok büyük gelişmeler elde etti. Bu gelişmeler insanların hayatını kolaylaştırdı ve yaşam kalitesini arttırdı. Yaşam tarzlarımızda değişimler meydana geldi. Mesela günümüzde artık dışarıya çıkmadan, çarşıya, pazara gitmeden evimizde oturduğumuz yerden alış veriş yapabilmekteyiz. Aldığımız şeyleri en kısa sürede kapımıza kadar getirmekteler.
Elde ettiğimiz bu teknolojik gelişmeler bize hayatımızı kolaylaştıran birçok şey verirken, bazı şeyleri de bizden aldı. Bu aldıklarının en başında bence “vefa” geliyor. Dostlukları, arkadaşlıkları, hatırı, ahde vefa göstermeyi ve bu tür güzel hasletlerimizden uzaklaştık.
Eskiler ne güzel söylemiş; “bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” diye. Gerçekten günümüzde bir fincan kahvenin hatırı kaldı mı? Üç günlük dünya hayatı için gözlerimizi hırs bürüdü. Para, mal ve makam dostluktan, arkadaşlıktan, sevgi ve samimiyetten bize daha cazip geldi. Bunlar için yeri geldi arkadaşlarımızın, dostlarımızın arkasından iş çevirdik. Yeri geldi arkadaşlıklarımıza, dostluklarımıza son verdik. Hatırı unuttuk. Ahde vefa göstermeyi hiç söylemiyorum bile. Ne yazık ki bir sıcak çay eşliğindeki o güzel dost muhabbetleri kalmadı artık.
Bayramlar küslüklerin, dargınlıkların ve kavgaların unutulduğu günler olarak bilinir. Ama bayramların bu özelliği de artık mazide kaldı. Birbirimize karşı o kadar nefret duymaya, kin gütmeye başladık ki hatır saymayı unuttuk. Belki de vefa artık bir semt ismi olarak kalacak.
Vefalı olmak insanın en güzel özelliklerindendir. Vefanın en güzel örneği yine Peygamber Efendimizin (sav) hayatında görülür. Peygamber Efendimiz (sav) Mekkeli müşriklerin eziyetlerinden kaçarak hicret eden Müslümanlara iyi davranan Habeş Necâşîsini daima hayırla yâd etmiştir. Hatta Kralın oğlu Medine’ye geldiğinde, muhacirlere gösterdiği samimiyetin karşılığında vefa göstererek kendi elleriyle hizmet etmiştir.
Maalesef günümüzde hayata anlam katan “vefa” duygusu hatırlanması güç olan bir değer olarak kaldı. Artık çıkar ilişkileri bittikten sonra insanları arayıp hatırını sormanın anlamsız hatta boş bir davranış olduğu düşünülmekte. Unutulmamalıdır ki vefadan kaçmak, sevgiden kaçmaktır. Sevgi insanı hayatta tutar ve hayata bağlar.
Vefası olan, sözü ve sevgisi geçici olmayan kimseye de vefakâr ya da vefalı denir. Bunun zıddı ise nankördür, hatır, gönül bilmeyendir. Kadir kıymet bilmeye, kendisine yapılan iyiliği unutmamaya da vefakârlık denir. Vefakâr olanlar kendilerine iyilik edenleri unutmazlar.
Dostlarını daima vefa ile hatırla can !
Arayan sen ol, bulan sen;
Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen.
Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz !
Mevlânâ’nın bu dörtlüğündeki gibi vefanın yaşandığı, vefanın sadece bir semt adı olmadığı, güzel dostlukların, arkadaşlıkların, sevginin ve samimiyetin yaşandığı o güzel günlerin tekrar yaşanması ve çevremizde vefakâr olanların çoğalması dileğiyle.