Dünya, tarih boyunca acılara tanıklık etti. Savaşlar, yıkımlar, zulümler... Ancak, içinde bulunduğumuz yüzyıl, belki de en büyük utancı taşıyor: Gazze’de yaşanan insanlık dramı karşısında dünyanın duyarsızlığı, bu çağın en ağır yüklerinden biri.
Bugün Gazze’de 7 Ekim 2023'ten bu yana bombalar altında hayatını kaybeden 50 bin 752 insan var. Yıkılmış evler, enkaza dönüşen hayatlar ve umutlarını kaybetmiş çocuklar… Yaralıların sayısı ise 115 bin 475’i aşmış durumdadır. Sayılar korkunç; ancak daha korkutucu olan şey, bu trajedi karşısında insanlığın sessizliği. Uluslararası toplum tepkisiz, medya büyük ölçüde suskun, bireyler ise çoğu zaman bu acıyı yalnızca ekranlardan izlemekle yetiniyor.
Peki, bu sessizlik neden? Korku mu, çıkar ilişkileri mi yoksa basit bir duyarsızlık mı? Belki hepsi birden. Ancak ne sebep gösterilirse gösterilsin, Gazze’de yaşanan zulüm karşısında sessiz kalmak, insanlığın vicdanına vurulan en büyük darbelerden biri.
Üstelik bazı araştırmalar, Gazze’deki gerçek ölüm sayısının 186 bini bulabileceğini öne sürüyor. Savaşın doğrudan etkileri kadar, sağlık altyapısının çökmesi, gıda ve suya erişimin azalması gibi dolaylı faktörler de bu korkunç tabloyu daha da ağırlaştırıyor.
Gazze’de yaşananlar, sadece bölgesel bir savaşın değil, insanlığın ortak değerlerinin yok oluşunun bir simgesi. Açlık, susuzluk, sağlık hizmetlerinin çöküşü ve İsrail’in ateşkesi ihlal ederek bu tabloyu derinleştirmesi... Bu dram, yalnızca Gazze’nin değil, tüm dünyanın vicdanına sesleniyor. İnsanlık, bu zulüm karşısında birleşmeli ve adil bir çözüm bulmak için çaba göstermelidir. Aksi takdirde, sessizlik vahşeti beslemeye devam eder.
Gazze’de ölüm ve yaralanma sadece birer istatistik değil. Her rakam, kaybedilen bir hayatı temsil ediyor. Gazze Sağlık Bakan Yardımcısı Yusuf Ebu er-Riş, İsrail'in 18 Mart'tan bu yana düzenlediği saldırılarda 505 çocuğun hayatını kaybettiği, 1249 çocuğun da yaralandığını belirtti.
Bu tablo karşısında sessiz kalmak, yalnızca Gazze halkını değil, tüm insanlığı yaralıyor. Gazze’de yaşananlar, insanlık tarihine kara bir leke olarak kazınıyor. İsrail'in bu saldırıları, uluslararası hukuka ve insan haklarına aykırıdır. Sivil alanlara yapılan saldırılar ve yerinden edilen insanlar, uluslararası toplumun gözleri önünde yaşanmaktadır. Ancak, yeterli tepki gösterilmemektedir. Bu çatışma, yalnızca İsrail ve Gazze arasında değil, tüm dünya için bir uyarıdır. İnsanlık, bu tür vahşetlere karşı bir araya gelmeli ve adil bir çözüm bulmalıdır.
Gazze'de yaşanan bu dram, yalnızca Gazze'nin değil, tüm insanlığın sorunudur. Bugün sesimizi yükseltmezsek, yarın adaletin sesi tamamen kaybolabilir.
Bu köşe yazısı, yalnızca bir çağrıyı değil, bir vicdan muhasebesini de içinde barındırıyor. Gazze’de yaşananlar, uluslararası hukukun ve insan haklarının ne kadar savunmasız olduğunu ortaya koyuyor. İnsanlık, bu sessizliği bozmalı ve adaleti çağırmalıdır. Bu yüzden, suskunluğun karşısında bir ses olmalı, adaleti besleyecek bir çığlık yükselmelidir.
Zalimler için yaşasın CEHENNEM.
