Hayatta bazı insanlar vardır ki, onlara en büyük tepkiyi sessizliğinizle verirsiniz. Ne
bağırırsınız ne kırarsınız. Sadece susarsınız. Çünkü bazen kelimeler yetersiz kalır, bazen de
fazladır. Sessizlik ise tam dozunda bir tepkidir. Ne eksik ne fazla. Sadece varlığınızı geri
çekersiniz. Ve işte o an, sizin yokluğunuzun ne kadar çok şey anlattığını fark ederler.
Birini cezalandırmak istiyorsanız, onunla muhatap olmamayı seçin. Cevap vermeyin.
Bekler… sabırsızlanır… anlamaya çalışır. Ama siz sadece hafifçe gülümsersiniz. O
gülümseme, bir duvar gibi durur aranızda. Ne öfke içerir ne kin. Sadece bir kararın, bir sınırın, bir farkındalığın ifadesidir.
Kendinden mahrum etmek, görünmeyen ama hissedilen bir cezadır. Varlığınızın
kıymetini bilmeyenlere yokluğunuzu tattırmak, bir tür sınır çizme biçimidir. Çünkü iyilik de bir yere kadar. Terbiye, görgü, sabır… hepsi sınırlıdır. Sonsuz değildir. Terbiyenin, görgünün,
sabrın… Her şeyin bir dozu vardır. Ve o doz sürekli zorlanıyorsa, bir yerde “yeter” demek
gerekir. Bu “yeter” bazen bir haykırışla değil, bir geri çekilişle gelir. Kendinden mahrum etmek, bir tür içsel zarafettir. Varlığınızın değerini bilmeyene yokluğunuzu sunarsınız. Bu, bir cezadan çok bir öğretidir aslında. Ama anlayana…
Bazı insanlar, sizin sınırlarınızı test eder. Ne kadar vereceğinizi ne kadar tahammül
göstereceğinizi ölçer. Ama unutulmamalı ki, sürekli veren değil, gerektiğinde vermeyendir asıl güçlü olan. Çünkü gerçek değer, dozunda verilenle ölçülür. Her şeyin fazlası zarar, eksikliği ise kıymetli. Varlığınızın kıymetini bilmeyenlere, yokluğunuzla ders vermek; bağırmadan, kırmadan, incelikle yapılan bir duruştur.
Yok saymak, görmezden gelmek, sessiz kalmak… Bunlar anlayana en etkili mesajlardır.
Çünkü herkes yüksek sesle konuşulanı duyar ama sessizliğin ne anlattığını sadece gerçekten dinleyenler anlar. Sessizlik, bazen bir çığlıktan daha gürdür. Ve o sessizlikte, karşı taraf kendi sesini duymaya başlar. Kendi davranışlarını, kendi eksikliklerini görür. Elbette görmek isterse…
Kendinden mahrum etmek, içsel zarafettir ve bir tür aynadır. Karşıya kendi yansımasını
gösterir. Siz geri çekildikçe, o kişi kendiyle baş başa kalır. Ve belki de ilk kez, sizin varlığınızın
ne kadar değerli olduğunu fark eder. Bu fark ediş, bir dönüşümün başlangıcı olabilir. Ama her dönüşüm, önce bir kayıpla başlar. Ve bazen en kıymetli kayıp, sizin sessizliğinizdir.
Kimsenin kimseyi kendinden mahrum etmeden birbirine saygı duyarak yaşayabilmesi
dileğiyle sağlıcakla kalın.