Kendinizle baş başa kaldığınız bir anı hatırlıyor musunuz? Dış dünyanın gürültüsü
sustuğunda, içinizdeki sesin fısıltısını duyabildiniz mi hiç? Sessizlikte yankılanan o iç sesiniz
var ya… Belki de onu hiç duymadınız. Belki de duymaktan hep kaçtınız. Çünkü insan,
kendine dönmeyi bilmediğinde, başkalarının sesine sığınır.
İçinize akıttığınız cümlelerin ne kadar kıymetli olduğunu fark etmediniz. O cümleler,
sizi size anlatan aynalardı aslında. Ama siz, kulağa sığmayan o derin sesin peşinden
gitmediniz. Yüreğinize ulaşan yolu aramadınız. İç sesiniz, kapalı kapılar ardında yankısız
kaldı. Oysa ruhunuzu arındıracak kelimeler hep sizinleydi. Siz sadece onları duymayı
unuttunuz.
Kendinizden bihaber yaşadınız. Günler geçti, mevsimler değişti, ama siz hâlâ
kendinizle tanışmadınız. Kendinizle konuşmadınız. Oysa en gerçek sohbet, insanın kendisiyle
yaptığıdır. En derin yüzleşme, kendi gözlerinin içine bakabilmektir.
Bir insanın; kendisiyle konuşması, bir hesaplaşma değil; bir barışma sürecidir.
İçindeki kırgın çocuğu dinlemek, bastırılmış hayalleri yeniden hatırlamak, suskun yanlarını
cesaretle kucaklamaktır. Kendinle konuşmak, kendini affetmektir bazen. Geçmişteki hataları,
eksiklikleri, pişmanlıkları kabul edip yeniden başlamak demektir.
Ama biz hep kendimizden kaçıyoruz. Aynaya baktığımızda sadece yüzümüzü
görüyoruz, ruhumuzu değil. Kalabalıklar içinde yalnızız, çünkü kendimizle bağımız kopuk.
İçimizdeki ses bize ulaşamıyor. Oysa o ses, bizim en sadık dostumuz. Bizi bizden daha iyi
tanıyan tek kişi.
Şimdi duralım. Derin bir nefes alalım. Sessizliği dinleyip, içimizdeki sese kulak
verelim. Belki ilk kez gerçekten duyacağız onu. Belki ilk kez kendimizle konuşacağız.
Ve belki o zaman, kendimize döneceğiz. Böylece Tolstoy’un söylediği; “Toprağında
zengin bir altın damarının olduğundan habersiz toprak sahibi gibi, insanlar da kendi zayıf ve
kuvvetli taraflarını çok zaman bilemezler.” gibi kendimizdeki altın damarını bilmeden
yaşamayacağız. Büyük işler yapmak istiyorsak kendimizi keşfetmek için iç dünyamıza
yönelmeliyiz.
Sizce içimizde kanat çırpan güvercini görme zamanı gelmedi mi? Unutmayalım ki
içimizdeki çağlayanın önünde ki engeli bizden başka kaldıracak kimse yok.
Ruhumuzu temizleyecek kelimeleri bulmamız dileğiyle sağlıcakla kalın.