Bazı günler zihnimiz, bir girdap gibi bizi içine çeker. Düşünceler döner, geçmiş hatalar sorgulanır, gelecek kaygıları üzerimize çöker. Peki, bu dalgalanmalar arasında kendimizi nasıl dinginleştirebiliriz? İşte burada, meşguliyetin şifa veren yönü devreye girer.
İnsan zihni boşlukları sevmez. Boş kalan zihin, kendi içinde kurgular üretir, bazen gereksiz endişelerle bizi yorup tüketir. Oysa üretkenlikle, uğraşlarla, bir işe odaklanmakla bu içsel karmaşadan sıyrılmak mümkündür. Elimizin altında bir uğraş olduğunda, zihnimiz o işe yönelir ve duygusal dalgalanmalar yerini dinginliğe bırakır.
Bu, sadece fiziksel işler yapmakla sınırlı değildir. Sanatla uğraşmak, kitaplara dalmak, yeni bilgiler öğrenmek ya da el emeği gerektiren bir iş üzerine odaklanmak, zihnin rahatlamasını sağlar. Çünkü ilgilendiğimiz her uğraş, bizim için bir çeşit meditasyon gibidir, bizi şu ana taşır, kaygılarımızı susturur ve içsel huzuru besler.
Özellikle modern çağın koşuşturmacasında, çoğu zaman kendimizi sosyal medyanın akışına kaptırıp zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. Ancak pasif tüketim yerine, bilinçli bir üretim sürecine girdiğimizde, zihnimiz ve ruhumuz arasındaki bağ güçlenir. Basit bir el işi yapmak, bir günlük tutmak ya da yeni bir tarif denemek bile insanın içsel dengesini sağlayabilir.
Meşguliyetin iyileştirici gücü, sadece bireysel bir deneyimle sınırlı kalmaz. Toplumsal etkileşim içinde olmak da ruhu besler. Bir yardım kuruluşunda gönüllü olmak, yeni insanlarla sohbet etmek, ortak bir projeye katkıda bulunmak zihni diri tutar. Çünkü insanın sadece kendisi için değil, başkaları için de fayda üretmesi, ona daha büyük bir anlam kazandırır.
Bunun yanı sıra, doğayla vakit geçirmek de insanın zihnini sakinleştiren güçlü bir yöntemdir. Doğayla iç içe olmak, toprağa dokunmak, kuş seslerini dinlemek insanın zihinsel yükünü hafifletir. Küçük bir yürüyüş bile farkındalığımızı artırarak bizi ana döndürebilir ve kaygılarımızdan uzaklaştırabilir.
Meşguliyetin bir diğer yönü de kişisel gelişime katkıda bulunmasıdır. Yeni bir beceri öğrenmek, bir konuda kendini geliştirmek, zihni aktif tutarak hem bilgi dağarcığını genişletir hem de bireyin kendine olan güvenini artırır. Başarı hissi, küçük de olsa insanın moralini yükseltir ve motivasyonunu güçlendirir.
Belki de bugün biraz yazı yazmak, bahçede birkaç çiçek dikmek ya da eski bir hobiye dönmek bize iyi gelecektir. Unutmayalım ki, meşgul olmak bazen en büyük şifadır. Çünkü hareket halinde olmak, ruhu besler ve zihni serbest bırakır.
İnşirah Suresi; ruhen iyileşmenin yolu olarak, “Öyleyse, bir işi bitirince, diğerine koyul.” diyor. Anlayacağınız meşguliyet şifadır.
Öyleyse, bugün hangi uğraşımıza sarılacağız?