Hiç düşündünüz mü, bir göz kırpışıyla bir şey anlatabilir misiniz? Peki ya sadece göz
kırparak bir kitap yazabilir misiniz? Üstelik bu kitap 150 sayfa olacak… Şaka yapmıyorum,
dalga da geçmiyorum. Gerçekten mümkün mü sizce? Hele bir de bunu felçli bir halde,
bedeninizin neredeyse hiçbir yerini hareket ettiremiyorken yapabilir misiniz? Eğer cevabınız
“Hayır” ise, bu haftaki yazımı dikkatle okumanızı öneriyorum. Çünkü birazdan okuyacağınız
hikâye, insan iradesinin sınırlarını zorlayan, umudun ne kadar güçlü bir yakıt olduğunu
gösteren bir yaşam öyküsü.
Jean-Dominique Bauby… Başarılı bir gazeteci, renkli bir hayatın içindeyken bir gün
beyin kanaması geçirir. Uyandığında artık eski hayatından geriye yalnızca zihni kalmıştır.
Vücudu ona ihanet etmiş gibidir; konuşamaz, hareket edemez, yazamaz… Ama bir şeyi
yapabilir: sol göz kapağını oynatmak.
İşte bu küçük hareket, onun dünyaya açılan tek penceresi olur. Göz kırparak iletişim
kurmayı öğrenir. Harfleri tek tek seçerek, kelimeleri birleştirerek, cümleleri kurarak… Göz
kapağının ritmiyle bir kitap yazar: Dalgıç ve Kelebek. Her harf bir mücadele, her kelime bir
zafer, her sayfa bir direniştir.
Bu kitap belki hacim olarak kısa olabilir. Ama anlattığı şeyler, açtığı düşünce yolları,
insan ruhunun derinliklerine uzanan mesajlarıyla çok daha büyük bir anlam taşıyor. Çünkü
Bauby’nin hikâyesi sadece bir hastalıkla mücadele değil; aynı zamanda hayata, umuda ve
insanın içindeki sonsuz güce dair bir anlatıdır.
Göz kırpmak… Ne kadar basit bir eylem gibi görünse de, doğru ellerde bir sanat
eserine, bir yaşam manifestosuna dönüşebilir. Jean-Dominique Bauby bunu başardı. Çünkü
inandı. Çünkü vazgeçmedi.
Jean-Dominique Bauby’ın hayat hikâyesi bize hayatımızda umutsuzluğa yer vermemiz
gerektiğini öğretiyor. Hayatta başımıza her şey gelebilir. Varlıklıyken her şeyimizi
kaybedebiliriz. Sağlıyken bir anda sağlımızdan olabiliriz. Ama nefes alıp veriyorsak hayat
devam ediyor demektir. İşte o zaman da hayatımızda umutsuzluğa yer vermemeliyiz.
Antik Yunan şairlerinden Theokritos’in dediği gibi; “Yaşayanlar için umut her zaman
vardır. Umutsuzluk, ölüler içindir.”
Güneşin doğduğu her ufukta umuda giden bir yol mutlaka vardır. Sağlıcakla kalın.